Translate.vc / Spanish → Turkish / Casás
Casás translate Turkish
10,224 parallel translation
¿ La gente no limpia sus casas en el futuro?
Hayda, gelecekte insanlar evlerini temizlemiyor mu?
¿ No hay un dicho sobre piedras y casas de cristal?
Çamura taş atma üzerine sıçrar diye bir söz mü vardı?
No, pero lo que sí tiene es la dirección de las casas de todos los miembros del Concejo la Ciudad y de sus familias, y los medios para dañarlos.
Hayır, ama elinde her konsey üyesi ve ailelerinin adresi ve onları incitebilecek imkânı var.
¿ Entras en casas de la gente y...? Robas sus cosas y luego llamas a tus amigos...
İnsanların evine girip, olup biteni öğrendikten sonra arkadaşlarını çağırıp her şeylerini çalıyor musun?
Las maestras llevaron a las niñas a sus casas.
Diğer öğretmenler, kızları evlerine götürdüler.
Un agente inmobiliario nos va a enseñar casas en Mamaroneck.
Bir emlakçı Mamaroneck de bize evleri gösterecek.
A veces, están conduciendo hacia sus casas desde el apartamento de sus amantes, y de repente sus frenos fallan.
Bazen metreslerinin evlerinden dönerlerken frenleri çalışmaz.
Las unidades tácticas están rodeando ambas casas, y desde el exterior, no hay movimiento.
Taktik birimler iki evi de kuşatmış durumda dışardan bakıldığında, kimse yokmuş gibi duruyor.
Las mofetas no viven en casas.
- Adilerin evi yoktur.
Si tú no te casas con él, yo lo haré.
Sen evlenmezsen onunla ben evlenirim.
Esta cosa ha estado dentro de nuestras casas, con nuestros hijos.
Bu şey evlerimizde, çocuklarımızla birlikte
¡ Usó su magia para obtener acceso a las casas de la gente, hurgar entre sus bienes y destruir todas las copias del libro del Sr. Strange!
Büyünüzü insanların evlerine ulaşmak eşyalarını altüst etmek ve Bay Strange'in kitabının her bir nüshasını yok etmek için kullandınız!
Porque todos ellos tenías esposas que dejaron en sus casas.
Çünkü hepsinin evde býraktýðý eþleri vardý.
Tal vez sólo he estado en el sol trabajando en malditos detalles de las casas de empeños.
Belki de güneşin altında boktan rehin işleriyle uğraşmışımdır.
Bueno, tengo que decirte... Disculpa por esto pero estas casas adosadas están reservadas para los empleados municipales.
Sana bir şey söylemem gerekiyor, bunun için üzgünüm ama bu evler belediye çalışanları içindir.
Sé que la Policía nunca lo encontró en ninguna de sus casas.
Polisin iki evde de bulamadığını biliyorum.
Queremos quedarnos en nuestras casas.
Biz evlerimizde kalmak istiyoruz.
Y salvo que usen la fuerza y la ilegalidad para echarlos de casas de alquiler regulado,
Fiziksel olarak kısaca ve illegal olarak kiracıları evlerinden zorla çıkartırsa Armand Tully mülkünü kaybeder.
Sus casas serán quemadas hasta ser cenizas, sus esposas e hijos serán tomados como esclavos.
Evleri yanarak kül olacak, karıları ve çocukları köle olacaktır.
Porque te casas con otra persona.
Çünkü sen bir başkasıyla evleniyorsun.
¡ Fuera de aquí, todos ustedes! ¡ Vayan a sus casas!
Defolun gidin, evinize!
- Sí, pero no casas de piedra.
- Evet ama taşlardan değil.
En un par de casas de drogas.
Birkaç keş evi vardı.
Es lo que pasa cuando te casas con la mejor.
En iyisi ile evlenince böyle olur.
Sé que estas dos semanas fueron duras y que nadie quería dejar sus casas... pero cada vez que tuvimos un nuevo reto, lo superamos trabajando juntos.
Son iki haftanın zor geçtiğini biliyorum ve eminim kimse evinden ayrılmaktan hoşlanmamıştır. Ama bu kasaba ne zaman bir zorlukla karşılaşsa birlikte çalışarak her seferinde bunun üstesinden geldik.
Escucha, lo entiendo, las casas nuevas dan miedo, créeme,
Anlıyorum, dinle... Yeni evler inan bana korkutucudur.
La mayoría de la gente, espera que alguien como yo venga y les diga, exactamente lo que esta pasando en sus casas,
Çoğu kişi benim gibi birisinden gelip neler olduğunu açıklamamı bekliyor. Dakika dakika evde neler olup bittiğini.
Y lo creas o no, esta chocando contra mi energía, me está afectando físicamente, la energía hace eso, o lugares, la energía también los afectas, hasta incluso casas, y se afectan de la misma forma.
Ve ister inan ister inanma bu benim enerjimi çökertiyor. Fiziksel olarak beni etkiliyor, enerjin bunu yapıyor. Ayrıca enerji yerleri de etkiler, evine de bunu yapıyor.
Personas, entornos, casas viejas en Kansas.
İnsanlar, etrafında gördüklerin. Buranın eski evleri.
- Destrozó todos los espejos en todas las casas, no solo para coger los trozos que quería.
- O evlerdeki tüm aynaları parçaladı ama yine de istediğini alamadı.
De otro modo tendrás que entrar en más casas y ver lo que el Dragón ha dejado para ti.
Öbür türlü Ejder'in senin için ne bıraktığını görmek için daha fazla eve girmek zorunda kalacaksın.
Una de verdad, que la gente tema salir de sus casas.
Ciddi bir şeyden bahsediyorum. İnsanların evlerinden çıkmaya korkacakları bir şeyden.
Ahora te casas con el sujeto que nos separó.
Şimdi de ayrılmamıza sebep olan kişiyle evleniyorsun.
Estuviste construyendo casas para los pobres.
- Fakirler için ev yapıyordun.
Si ese fuera el caso ¿ Por que no te casas conmigo?
Madem öyle, neden beni alışveriş merkeziyle evlendirmediniz?
Esta casas a la que la llevó Levesque... ¿ cómo es?
Levesque'nin onu götürdüğü ev nasıl bir yerdi?
Estas casas secretas... ¿ crees puedas darme alguna ubicación de ellas?
O zula evlerinin nerede olduğunu biliyor musun?
Las casas secretas podrían darnos pruebas que conecten a Flass con el homicidio de Littlefield.
Bu zula evleri bize Littlefield cinayeti üzerine Flass ile bağlantılı kanıtlar verebilir.
Llevé a todos los que necesitaban protección de vuelta a sus casas.
Korunmaya ihtiyacı olan herkesi evlerine geri götürdüm.
Dados los desafortunados incidentes en sus casas y lugar de trabajo, el Sr. Stark les ha ofrecido esta residencia a usted y a la Srta. Carter tanto tiempo como la necesiten.
Hem eviniz hem de iş yerinizi etki eden o üzücü hadiseden sonra Bay Stark, hem sizin hem de Bayan Carter'in kullanması için bu daireyi istediğiniz kadar kullanmanız için sundu.
Oye, sea quien sea el que esté detrás de Union Allied o de como se llame ahora, pretende amenazar a gente como Elena, para poder echarles de sus casas y construir apartamentos para ricos que nadie puede permitirse.
Union Allied'ın ya da artık adı ne olduysa, tepesindeki adam Elena gibi insanların gözünü korkutup evlerini yıkacaklar ve kimsenin parasının yetmeyeceği apartmanlar yapacaklar.
¿ Has irrumpido a otras casas del vecindario para decirle eso a la gente?
Çevredeki diğer evlere de dalıp insanlara bunları söyledin mi?
Muchas personas no dejan que sus hermanastros vayan a sus casas.
Pek çok kişi kayın biraderlerini evlerine sokmaz.
Sus tropas han matado a más de 12 palestinos en incursiones en casas.
Ev baskınlarında askerleriniz bir düzineden fazla Filistinli öldürdü.
Debo mencionar, que han pasado semanas de búsqueda de casas para estos dos.
Belirtmeliyim ki, bu ikisi haftalardır ev arayışındalar.
Casas grandes.
Kocaman evler.
Estamos en 1995 y hoy te casas con Sean.
Öyle, ve bugün Sean ile evleniyorsun.
Las casas son transitorias.
- Evler geçicidir.
Desde el 2007, todas las víctimas han sido halladas en casas vacías... con luz ilegal a unos kilómetros de donde fueron secuestradas.
- 2007'den beri kurbanlarmızın hepsi, alındıkları yere 1-3 km mesafedeki eğreti biçimde elektrik bağlanmış boş evlerde bulunmuş.
El Tte. Provenza dirige una búsqueda extensiva... en todas las casas vacías en ese área, pero necesitamos más recursos.
Komiser Provenza bölgedeki tüm terkedilmiş evler için kapsamlı bir arama yürütüyor.
Son muchas casas a revisar, señor.
- Bakılacak çok sayıda mülk var, efendim.