Translate.vc / Spanish → Turkish / Caín
Caín translate Turkish
477 parallel translation
"Desde la tumba, el ojo mirada a Caín".
Kabil'i izleyen mezardaki göz gibi!
Y eso es lo que el Señor dijo a Caín cuando mató a Abel.
Kabil, Habil'i öldürdüğünde, tanrı ona bunu söylemiştir.
Cuando me alisté, el único acuerdo al que me avine fue el defender a mi patria por todos los medios a mi alcance, no sólo según las reglas de la caballerosidad, sino por los medios que existen desde que Caín mató a Abel.
Orduya katıldığımda, kabul ettiğim tek anlaşma ülkemi her anlamda yok etmek isteyenlere karşı korumaktı. Sadece ulusal golf kulübü kurallarına göre değil,... -...
Has pasado las de Caín.
Çok şey çekmişsin.
Caín se levantó contra su hermano Abel y lo mató.
" Kabil kardeşi Habil'e saldırıp onu öldürdü.
Con esta mano el Hermano Caín... asestó el golpe que abatió a su hermano.
Kabil'in, kardeşine ölümcül darbeyi indiren, sol eliydi.
Fue con la mano izquierda que el hermano Caín asestó el golpe... - que mató a su hermano. - ¿ Los niños son suyos?
Kabil'in, kardeşine ölümcül darbeyi indiren, sol eliydi.
Sería como Caín, señalado.
Kabil gibi, damgalanmış.
"Salió pues Caín de delante de Jehová... "...
"Kabil rabbin huzurundan ayrıldı..."
"Y conoció Caín a su mujer."
"Ve Kabil karısıyla yattı."
- La Sra. Caín.
Bayan Kabil.
Si en el principio sólo existían Caín, Abel, Adán y Eva ¿ de dónde vino esta otra mujer?
Başlangıçta sadece Kabil, Habil, Adem ve Havva varsa eğer bu fazladan kadın nerden geldi?
- Este hombre tiene la marca de Caín, y todos nosotros tendremos esa marca si le enviamos con las manos manchadas de sangre para caminar por los corredores del gobierno...
- Bu adamda Kain'in nişanesi var ve bu adamın, kutsal hükümet koridorlarında dolaşmasına yol açacak olursak hepimizde Kain'in nişanesi belirecektir.
- ¿ Y Caín, entonces?
Peki Kabil'e ne demeli?
¿ Caín?
Kabil?
Caín era un delincuente.
O bir katil değil miydi?
El pecado de Caín caerá sobre vosotros.
Günaha gireceksiniz.
"¿ Soy yo guarda de mi hermano?", preguntó Caín.
Kabil kardeşini öldürmüştü.
¿ Vas a matar a tu hermano como hizo Caín?
Kardeşlerini öldürecek misin?
Tu nombre será Caín.
Adı Kain olacak.
Y Caín significa "posesión".
Kain'in anlamı'mülkiyet'tir.
Caín fue labrador y Abel fue pastor.
Kain çiftçi oldu. Habil ise çoban oldu.
Y Caín recogía los frutos de la tierra y se los ofrecía al Señor.
Ve Kain de toprağın yemişlerinden getirdi ve Tanrı'ya sundu.
Pero no por Caín y la suya.
Ama Kain'i ve onun adağını kabul etmedi.
¿ Caín?
Kain?
Caín.
Kain.
Si alguien mata a Caín, éste será vengado siete veces.
Kain'i her kim öldürürse ondan yedi kere öç alınacaktır.
Y Caín se alejó de Dios y fue a vivir a Nod, al este del Edén.
Ve Kain Tanrı'nın huzurundan ayrıldı ve Aden'in doğusuna Nod diyarına yerleşti.
Caín conoció a una mujer y tuvieron un hijo.
Ve Kain karısını tanıdı, karısı hamile kalıp bir oğul doğurdu.
La semilla de Caín se había multiplicado mil veces.
Kain'in yaptıkları bin katına çıktı.
Pero Dios dio otro hijo a Eva, en lugar de Abel, a quien había matado Caín.
Ama Tanrı Kain'in öldürdüğü Habil'in yerine Havva'ya bir oğul verdi.
Como Caín y Abel.
Kain'le Habil gibi.
Pensaba que Abel mató a Caín y me llamó Caín.
Yanlışlıkla Habil'in Kabil'i öldürdüğünü düşünmüş.
Confundió Abel con Caín.
Benim adımı da Habil yerine Kabil koymuş.
¿ Por qué Caín y Abel hicieron lo que hicieron?
Kabil, Habil'i neden öldürdü? Hem ne fark eder ki?
¿ Creen que nos los pusieron... y nos escogieron para un gran momento de la vida... o que a todos nos cayó la maldición de Caín?
Sizce de bunun için hayatımızın en önemli ânını beklememiz gerekmez miydi? Ya da hepimiz ismimizin anlamını yaşamalıydık.
" Entonces Jehová dijo a Caín : '¿ Por qué te has ensañado,
" Tanrι Kabil'e'Neden öfkelisin?
" Y Caín habló con su hermano Abel.
" Kabil, kardeşi Habil'le konuştu.
" Caín se levantó contra su hermano Abel, y...
" Kabil kardeşinin üzerine çullandι...
- La de cuando Caín mató a Abel.
- Habil'in Kabil'i öldürüşünü.
En comparación, Caín fue un angelito.
Kıyasla, Cain bir melekti.
En el alma humana hay una oscuridad profunda, donde ninguna claridad ha penetrado desde que Caín matara a su hermano.
Ama insan ruhunun karanlık bir tarafı vardır... iltihaplanmış bir yara gibi. Bu film, savaşın dehşetini görsel olarak gözler önüne seriyor... kan ve şehvet nedeniyle..
Da a Caín arrepentimiento
# Pişmanlık nimetini Kabil'e #
Quítale de encima tus manos de Caín.
Onu, onu buraya gömmek istemiyorum.
No es nada, en el lago pasará las de Caín.
Önemi yok, göl ona iyi gelmeyecek zaten.
El guardián me hizo pasar las de Caín. Movió mi horario. Me dijo que tenía que venir hoy antes de que se saliera totalmente de control.
- Bilmiyorum, yöneticiler beni arayıp sizi programıma sıkıştırmamı ve kontrol edilemez hale gelmeden önce bu sabah buraya uğramamı söylediler.
Eres Abel contra Caín, hermano.
Kabileme katıl kardeşim.
Un hombre, llamado Caín, inventó el asesinato y lo probó con su hermana Abel.
Kabil adında bir erkek, kızkardeşi Habil'i öldürerek cinayeti icat etti.
Todos somos hijos de Caín.
Hepimiz Kabil'in çocuklarıyız.
¿ Recuerdas como Caín se cargó a su hermano Abel?
Kabil'in Habil'e yaptığı tek şey onu öldürmekti.
Sigo un poco mareado. " Como Caín, largamente perseguido, su tristeza es profunda.
" Kaçak Kabil gibi üzüntüsü sonsuza dek sürdü.