Translate.vc / Spanish → Turkish / Charles
Charles translate Turkish
12,340 parallel translation
Los demás, traed a Charles al avión y sacadlo de aquí.
Siz de Charles'ı uçağa bindirin ve burayı terk edin.
Tienes a Charles.
Charles var.
Charles...
Charles...
Charles.
Charles.
¡ Charles!
Charles!
Charles, tú no puedes entregarte.
Charles, teslim olamazsın.
Son débiles, Charles.
Bunlar güçsüz Charles.
Se acabó, Charles.
Sona geldin Charles.
- ¡ Le hemos perdido!
- Onu kaybettik! - Charles.
- Ha muerto. - No, Charles.
- Hayır, Charles!
Charles.
Charles...
¿ Charles?
Charles?
Charles, ¿ sabes dónde estás?
Nerede olduğunu biliyor musun?
Charles Xavier.
Charles Xavier.
La agente de la CIA, Moira MacTaggert reveló a un comité de investigación el secuestro de Charles Xavier.
Bugün yapılan bir toplantıda CIA Ajanı Moira MacTaggert... araştırma komisyonuna verdiği ifadede...
Es la naturaleza humana, Charles.
İnsan doğası Charles.
Eres telépata, Charles. Puedes convencerme de lo que quieras.
Psişik güçleri olan biri olarak... bana istediğin şeyi yaptırabilirsin.
Charles, ¿ tienes los anillos?
Yüzükleriniz var mı?
A propósito, ese es Charles Spencer.
Bu arada bu Charles Spencer.
- Krill. Era un verdugo para gente... como Charles Haidler y la milicia de Sudan.
Bu insanlar için bir cellat oldu...
¿ Sabes qué? Charles Manson era un cantante.
Charles Manson da eskiden şarkıcıymış.
Sus expectativas a menudo fueron su ruina, Charles.
Tahminlerin hep düşüşünü hazırlamıştır Charles.
Charles, estoy dispuesto a resolver la demanda colectiva ahora mismo.
Charles, grup dava belgesini hemen imzalamaya hazırım.
- Comprendo, Charles.
- Anladım Charles.
Sin embargo, tu colega Charles aquí, ofreció ayudarme.
Ama meslektaşın Charles zarif bir şekilde yardım teklifinde bulundu.
- Yo soy Charles.
- Ben Charles.
Tu madre y Wilden estan muertos.
Charles adında bir çocuğu varmış. Annen ve Wilden öldü.
Aquí, con Carlos en Francia.
Burada, Fransa'da Charles'la birlikte!
Recuerdo que estuve igual de triste cuando mataron a Josh Charles en The Good Wife.
Bir kez daha bu kadar üzüldüğüm bir an vardır, The Good Wife'da Josh Charles'ın öldürüldüğü an.
Era muy aficionado a varias ediciones raras del príncipe Carlos Estuardo y la Batalla de Culloden.
Prens Charles Stuart ve Culloden Muharebesi hakkındaki birçok nadir nüshayı epey severdi.
Esta batalla, esta guerra... todo lo que va a suceder... todo depende de Carlos. Sí.
Bu muharebe, bu savaş gerçekleşmek üzere olan ne varsa hepsi Charles'a bağlı.
Carlos ha estado padeciendo escorbuto por semanas, y lo he tratado frecuentemente con tinturas.
Charles haftalardır iskorbütten muzdarip ve düzenli olarak onu tentürle tedavi ediyorum.
¿ Matar a Carlos Estuardo?
Charles Stuart öldürecek misin?
Arturo de Gales, Ricardo Corazón de León, el príncipe Carlos Eduardo Estuardo...
Galler'in Arthur'u, Aslan Yürekli Richard Prens Charles Edward Stuart.
El príncipe Carlos y su padre el rey Jacobo quisieron deshacer todo eso.
Prens Charles ve babası Kral James tüm bunları geri almak istemişlerdi.
Carlos era católico y escocés.
Charles Katolik ve İskoçtu.
¿ Qué quieres que haga? Si quieres matar a una serpiente, le cortas la cabeza.
- Bir yılanı öldürmek istiyorsan başını kesersin ve bu isyanın başı da Charles Stuart.
La muerte de Carlos dejará todavía a su padre para ocuparnos.
Charles'ın ölümüyle bile yine de bize babasıyla ilgilenmek kalacak.
"El príncipe Carlos Estuardo solicita la compañía de Lord Broch Tuarach, James Fraser, para discutir asuntos tales como la actual situación política entre los clanes escoceses".
Prens Charles Stuart, Broch Tuarach Lordu James Fraser'la.. ... İskoç klanları arasındaki mevcut siyasi durum gibi konuları tartışmak üzere bir görüşme talep etmektedir.
Y Jared sugirió que te encuentres con Carlos en la Casa de Madame Elise.
Jared, Charles'la Madam Elise'in evinde görüşmenizi tavsiye etmiş.
Yo digo que ambas... es la voluntad de Dios que yo, Carlos Estuardo, una a los clanes.
İkinize de söyleyeyim Tanrı'nın isteği benim yani Charles Stuart'ın klanları birleştirmesi!
Carlos no está listo para zarpar para Escocia en el corto plazo.
Yakın zamanda Charles İskoçya'ya yelken açmaya hazır değil.
Carlos escucha solo a Dios.
Charles yalnızca Tanrı'yı dinler. Bir konuda haklı.
Bueno, él tiene razón en una cosa. Las guerras cuestan dinero. Y sin fondos, Carlos no puede hacer nada.
Savaş paraya mal olur ve para kaynağı olmadan Charles çaresiz.
- Charles, ¿ qué pasa?
- Charles, ne oldu?
Yo soy Charles Wilson, y ella, Charlene Wilson.
Ben Charles Wilson, bu da Charlene Wilson.
- El reverendo Charles Wilson.
- Rahip Charles Wilson. - Uh-huh.
Nuestro hermano, Charles, nos dijo que usted escribe un artículo de la guardia local para la revista The Lady.
Ağabeyimiz Charles dedi ki Lady dergisi için İç Güvenlik Kuvvetleri hakkında bir makale yazıyormuşsunuz.
- Charles.
- Öldü.
Dicen que se come el corazón de... sus victimas.
Charles Haidler milisleri ve Sudan gibi.
Tuvo un hijo llamado Charles.
Mary Drake buranın bir hastası.