English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Cicero

Cicero translate Turkish

336 parallel translation
- Entonces, ¿ es Bayonne?
- Şu Bayonne mu Cicero mu?
El lugar, la fábrica de su padre, en Cicero, Illinois.
Mekan babanızın Cicero, Illinois'deki fabrikasıydı.
Y aquí, el Sr. Stevenson me daba sus instrucciones por carta o por teléfono desde Cicero.
Bay Stevenson direktiflerini oraya Cicero'dan postalar veya telefonla bildirirdi.
El rostro de Calpurnia está pálido... y Cicerón tiene fuego en la mirada... como cuando en el Capitolio lo contradicen algunos senadores.
Calpurnia'nın beti benzi uçmuş. Cicero'nun gözleri de nasıl alev alev yanıyor. Mecliste gördüğümüz gibi tıpkı, senatörlerle tartışıp çatıştığı zaman.
¿ Cicerón dijo algo?
Cicero bir şey söylemedi mi?
Cicerón, he visto tempestades... en las que el viento rugía hasta derribar robles... y he visto el océano hincharse, bramar y espumar... enaltecido por las nubes amenazantes.
Bak bana Cicero, ben çok fırtınalar gördüm. Meşeleri söktüğünü gördüm hırçın rüzgarların. Azgın okyanusları gördüm köpükler içinde gemi azıya almış bulutlara karşı.
Adiós, Cicerón.
İyi geceler Cicero.
Pero ¿ y Cicerón?
Cicero için ne dersiniz?
Oí que murieron 70 senadores por orden suya... y Cicerón es uno de ellos.
Benimkilere göre 70 senatör ölmüş. Cicero da var içlerinde.
- Cicerón está muerto... y fue por esa orden.
- Cicero da mı var? - Cicero da ölmüş aynı fermanla.
Este de Cicero, Illinois.
Doğu Cicero, Illinois.
Cícero Grimes.
- Cicero Grimes.
¡ Cícero!
Cicero!
Cícero Grimes, te presento a John Russell.
Cicero Grimes, John Russell'a karşı.
En Evanston sacaron $ 14.000, en Gary, $ 16.500 y en Cicero, $ 20.000.
Evanston'da 14.000, Gary'de 16.500, ve Cicero'da 20.000 yaptılar.
Dice que Cicero está preparado para que nos mudemos.
Girmemiz için Cicero'nun hazır olduğunu söyledi.
A propósito, le hemos asignado un nombre en clave "Cicerón".
Bu arada, kendisine bir de kod adı verildi'Çiçero'.
Debemos referirnos a él como Cicerón.
- Artık Çiçero olarak anılacak.
- ¿ Cicerón?
- Çiçero mu?
Excepto revelar el hecho de que Herr von Ribbentrop conoce a Cicerón.
Ribbentrop'un, hayret verici bir şekilde, Çiçero adını duymuş olması hariç elbette.
Se le ha asignado un nombre en clave, Cicerón.
Sana bir kod adı verildi, Çiçero.
Cicerón.
Çiçero.
A las 24 horas de llegar los documentos a la Gestapo Moyzisch fue llamado a Berlín para informar a Kaltenbrunner.
Çiçero belgelerinin Almanya'daki Gestapo merkezine ulaşmasından 24 saat sonra Moyzisch, General Kaltenbrunner'a rapor vermek üzere Berlin'e çağrıldı.
¿ Quién es ese Cicerón?
Bu Çiçero'nun gerçek kimliği ne?
Cicerón es poco cooperativo.
Ne yazık ki efendim, Çiçero işbirliğine yanaşmıyor.
¿ Cuándo volverá a ver a Cicerón?
Çiçero'yla yeni bir görüşme ayarladın mı?
- Bueno si Berlín no sabe cómo utilizar a Cicerón, yo sí lo sé.
- Pekala... Berlin Çiçero'dan nasıl faydalanacağını bilmiyorsa da ben biliyorum.
Obviamente Cicerón paga las facturas de la Condesa.
Kontesin faturalarını Çiçero'nun ödediği ortada.
El desconocido Cicerón y la famosa Condesa famosa por su gran germanofobia.
Bilinmeyen Çiçero ve iyi bilinen Kontes Almanya karşıtı görüşleriyle iyi bilinen.
Coronel von Richter, ¿ cómo podría yo convencerle de que Cicerón es lo que dice, un espía que nos vende documentos auténticos de gran valor por grandes sumas?
Albay, sizi, Çiçero'nun söylediği kişi bir casus olduğuna, bize değeri yüksek... gerçek belgeleri yüksek bir fiyata sattığına ikna edecek şey nedir?
Una charla con Cicerón me ayudaría.
Çiçero'yla bir sohbetin yardımı dokunabilir.
Es preferible que Moyzisch siga siendo el único enlace con Cicerón.
Çiçero'yla tek bağlantımızın Moyzich olması bence daha iyi.
He venido a Ankara para relevarle de toda responsabilidad en nuestras relaciones con Cicerón.
Ankara'ya, sizi Çiçero'yla aramızdaki münasebetlerin tüm sorumluluğundan azad etmeye geldim.
Todos los documentos de Cicerón se enviarán directamente a Berlín.
Gelecekte, Çiçero'nun sağladığı tüm belgeler doğrudan Berlin'e gönderilecek.
Durante las 5 semanas siguientes Cicerón vendió 35 documentos del mayor secreto lo que elevó creciente su fortuna a 155.000 libras esterlinas.
Takip eden 5 hafta boyunca Çiçero Almanlara servetini 155.000 pound'a çıkaracak olan 35 çok gizli belge sattı.
Y a pesar de la exactitud de la información reunida en los documentos el Servicio Secreto Alemán rehusaba actuar por temor a que Cicerón fuera un agente británico.
Belgelerden elde edilen istihbaratın şaşmaz doğruluğuna rağmen Alman İstihbaratı, Çiçero'nun bir İngiliz ajanı olabileceği korkusuyla harekete geçmeye yanaşmıyordu.
En respuesta a su pregunta sobre autenticidad documentos obtenidos de Cicerón, estoy firmemente convencido son auténticos.
Çiçero tarafından sağlanan belgelerin gerçekliğine dair sormuş olduğunuz sorunun cevabı, materyalin hakiki olduğuna inandığımdır.
Cicerón vive dentro de la Embajada Británica. Obviamente tiene acceso a información de alto secreto.
Çiçero İngiliz Büyükelçiği'nde yaşamaktadır ve belli ki üst düzey istihbarata erişebilmektedir.
¿ Cicerón?
Çiçero?
No creo que Cicerón haya dejado nada que le comprometa.
Dostumuz Çiçero geride kendisini ele verecek bir şeyler bırakmamıştır...
Cicerón podría ser cualquiera de nosotros.
Özetle, Çiçero her hangi birimiz olabilir.
Cicerón no ha aparecido ni una vez.
Çiçero bir kez bile görünmedi.
Es curioso lo pronto que adquirió los documentos que quiso vendernos.
Ne garip. Çiçero kendi satmak istediği belgeleri ne de kolay ele geçiriyordu.
Me temo, Moyzisch, que su amigo Cicerón empieza a perder la suya si es que la tuvo.
Ve korkarım Moyzisch, dostun Çiçero kendisinkini yitirmek üzere eğer vardıysa.
Tienen que proteger a Cicerón de los británicos hasta que tengamos la película.
Filmi ele geçirene dek, Çiçero'yu hayatınız pahasına İngilizlerden korumalısınız.
Después, Moyzisch, Cicerón tendrá que protegerse él solo de los británicos y de nosotros.
Daha sonra Moyzisch, kendisini korumak Çiçero'ya kalacak İngilizlerden ve bizden. Hepsi bu.
No van a matar a Cicerón en una calle muy concurrida o delante de un policía.
Çiçero'yu kalabalık bir caddede ya da polisin gözü önünde öldürmeyi tercih etmeyeceksiniz.
Necesitamos a Cicerón, y lo queremos vivo para que nos cuente lo que han averiguado los nazis.
Biz Çiçero'yu istiyoruz ve onu canlı istiyoruz. Böylece bize Naziler'in ne kadarını öğrendiğini söyleyebilir.
¿ Cicerón y los británicos?
Çiçero, İngilizlerle mi?
En el Restaurante le pasaron a Cicerón una nota.
Dahası, restoranda Çiçero'ya bir not ilettiler.
" Acabo de recibir carta personal de la Condesa Anna Staviska. Dice que Cicerón es agente británico.
'Kontes Anna Staviska'dan almış olduğum bir mektup Çiçero'nun İngiliz ajanı olduğunu dile getiriyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]