English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Cin

Cin translate Turkish

14,854 parallel translation
¿ Como un genio?
Cin gibimi?
Cuando sacas al genio de la botella... te concede tres deseos.
Lambadan cin çıktığında üç dileği yerine getirir.
Somos un grupo de Saboteadores patrocinados por China con el mandato de destruir la economía de Estados Unidos, y tenemos el primer paso.
ABD ekonomisini çökertmek için emir almış bir grup Çin destekli sabotajcıyız ve ilk hamle bizim.
Ojos claros, estómago lleno, no puedo perder.
Cin gibi gözler, dopdolu bir mide, bunlarla yanılamam.
Que sean dos ginebras.
- Peki, iki cin olsun. - Birini getiriyim mi şimdi?
¡ Alcaparra, jalapeños y un poco de pimienta negra!
Kapari, cin biber ve bir tutam karabiber.
Estaba como poseído.
Sanki cin çarpmış gibiydi. Negatif.
Si el asunto cobra publicidad, la sola acusación puede arruinar a un fiscal.
Cin bir kere şişeden çıktı mı, sadece iddia bir savcıyı mahvetmeye yeter.
Ammar y el espía chino ya se han visto una vez.
Ammar ve Çin casusu zaten bir kez buluşmuştu.
Hace algunos meses, el CIA interceptó un drone chino que coincidía con las especificaciones de Miller-Bluett.
Birkaç ay önce CIA, Miller-Bluett'in araçlarına uyan şekilde Çin malı bir insansız hava aracı yakaladı.
Como sea... anoche, nuestros traductores averiguaron que Mao Zhang ha estado manteniendo correspondencia con un operativo chino de alto nivel llamado Lin.
Bununla birlikte dün gece çevirmenlerimiz Mao Zhang'in Lin adında üst düzey bir Çin ajanıyla ilişiğinin olduğunu ortaya çıkardılar.
Tiene una licenciatura en ingeniería aeroespacial, cumplió servicio en el ejército chino, y se mudó a New York hace seis años.
Uzay mühendisliğinden derece ile mezun olmuş Çin ordusunda görev yapmış ve altı yıl önce New York'a taşınmış.
Si Kevin Lin es realmente el contacto de Mao en el gobierno chino, va a aparecer tarde o temprano.
Eğer Kevin Lin gerçekten Mao'nun Çin hükümetindeki bağlantısıysa er ya da geç gelecektir.
Él compartió tecnología china conmigo.
Benimle Çin teknolojisinin bilgilerini paylaştı.
Y esta bala que casi me quita la vida en Macau.
Bu kurşun az kalsın Çin'de hayatıma mal oluyordu.
Entrega comida china en el campus.
Kampuse Çin yemeği getiriyor.
¿ China?
Çin mi?
Ha hecho mucho más que hablar.
Cin, Verdiant iddanameleri gibi..
¡ Y decidle al primer ministro de China que me chupe las pelotas!
Ve Çin başbakanına da taşaklarımı yalayabileceğini söyleyin!
Quiero decir, tú y yo sólo podríamos cruzar en la China continental, si tenemos que hacerlo.
Mecbur kalırsak Çin topraklarına geçebiliriz.
¿ Por qué no pedimos comida china y vemos una película navideña moñas?
Neden Çin yemeği sipariş edip anlamlı bir Noel filmi izlemiyoruz?
Eso es altamente clasificado.
Yoksa Çin'i mi? - Bu bilgi çok gizlidir.
De vuelta a China, México, la Antártida, y la última conexión me lleva a
Sonra Çin, Meksika, Antarktika. Son bağlantının çıktığı yer de...
Hay naranja pollo pelado, un poco de carne de la ciudad, y un rollo de huevo de la ciudad!
Nar gibi kızarmış tavuk biraz da boktan biftek ve Çin böreğiniz!
Su nombre es Kang Pil Sung, edad 34, y su profesión, inversor personal de acciones. Inversor personal de acciones es solo el nombre. Lo único que hace es quedarse encerrado en casa y navegar en sitios de acciones.
Çin'deki şubemizde iyi iş çıkarıyor gibi görünüyor ama nasıl olduğunu merak ediyorum.
Eso... identificamos el cadáver y fuimos los que atrapamos al sospechoso.
- İyi olan ne? Çin'de yaşamak.
El logotipo en la gorra pertenece a Café Ogun, un restaurante chino-africano en la Zona Sur.
Şapkanın üzerindeki logo Kafe Ogun'e ait. Güney tarafta bir Afrika-Çin restoranı.
Me puedes llevar a Grauman's Chinese?
Çin Tiyatrosu'na gidebilir miyiz?
Deseo volver a China con tu madre, a nuestra pequeña granja en las colinas sobre el río.
Annenle birlikte Çin'e dönmek istiyorum. Dağda nehir kıyısındaki küçük çiftliğimize.
Tal vez es hora todos nos volvimos a China.
Sanırım hepimizin Çin'e dönme zamanı geldi.
Si me encuentro con un chino Agente de inteligencia...
Çin istihbarat ajanıyla buluşursam...
Tal vez sea hora todos regresamos a China.
Sanırım hepimizin Çin'e dönme zamanı geldi.
Donde los chinos suministra tanto el trabajo como el opio ya que extraen y construido las vías ferroviarias a través del oeste.
Çin'in iş gücünü ve afyonun ikisini tedarik ettikleri yerde tüneller açıp batı boyunca yollar inşa ettiler.
'La cadena de perlas'una estrategia para obtener acceso a los puertos, desarrollar las relaciones diplomáticas, y para proteger intereses comerciales chinos, llevando a muchos a preguntarse, se trata simplemente de un precursor a algo más grande?
Limanlara erişim elde etme, diplomatik ilişkiler geliştirme ve Çin'in ticari menfaatini koruma stratejisi. Bu da birçoklarının merak etmesine yol açıyor. Çok daha büyük bir şeyin öncüsü mü?
Mi padre ha accedido a conocerlo si está en condiciones de garantizar su caja fuerte regreso a China.
Babam Çin'e sağ salim döneceğini garanti edersen seninle buluşmak istiyor.
Me fue publicada en América Latina, vio un poco de el tráfico de cocaína a desarrollar, a continuación, China, entonces el suroeste, el triángulo de oro.
Kokain ticaretinin gelişimine tanıklık ettim. Oradan Çin'e, güneybatıya, sonra da Altın Üçgen'e. İyi bilirim.
Quiero decir, he escuchado historias, en Polonia o Brasil o China...
Yani Polonya, Brezilya Çin gibi yerlerde bu tür hikayeler duydum ama...
Su equipo fue alcanzado por piratas indonesios en alguna parte del mar de China meridional.
Tayfası, Kuzey Çin Denizinde bir yerlerde Endonezyalı korsanlar tarafından kaçırıldı.
El mar meridional de China es un lugar muy peligroso.
Kuzey Çin Denizi çok tehlikeli bir yerdir.
Está bien. Sabemos que Mitra está en alguna parte en el mar meridional de China.
Peki, Mitra'nın Kuzey Çin Denizinde bir yerlerde olduğunu biliyoruz.
Como... todos los idiomas del mar meridional de China.
Kuzey Çin Denizinde konuşulan tüm diller yani.
Esa cosa mejor que sea de aquí a finales de turno, o yo estoy vendiendo a un restaurante chino.
Bu şey vardiya sonuna kadar giderse iyi olur yoksa onu Çin restoranına satarım.
La otra en Chinatown después de que se registraran.
Diğeri ise otele girişinden yarım saat sonra Çin Mahallesi'nden.
Nos lleva hasta la tienda de empeños Waiwai Nui en Chinatown.
Çin Mahallesi'ndeki Waiwai Nui Rehin Dükkânı.
Antiguos militares chinos.
Eski Çin ordusu.
Digamos que levantó la muralla china.
Çin duvarlarınızı örmüşsünüz.
- Me largo cagando hostias de Chinatown.
Nereye gidyorsun? - Çin mahellesinden gidiyorum.
¿ Qué demonios está pasando con el yuan?
Çin parasına neler oluyor öyle?
Ustedes, los monjes, ofrecían refugio a mis enemigos del sur de China.
Siz keşişiler, Güney Çin'deki düşmanlarıma barınak sağlıyorsunuz.
A lo largo del tiempo, 500 hombres han ostentado el título de Emperador de Toda China, Hijo del Paraíso.
Cennetin oğlu ismini taşıyan 500'den fazla Çin İmparatoru oldu.
Rusia, Corea, partes de China y un puñado de países que acaban... en istán tienen misiles nucleares apuntado a Europa y América.
Rusya, Kore, Çin'in bazı bölgeleri ve sonu "istan" lı bir sürü ülkenin Avrupa ve Amerika'ya doğrulmuş nükleer silahları varmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]