English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Cine

Cine translate Turkish

11,200 parallel translation
¿ Dónde estáis? En la sala de cine.
neredesiniz? Oo, şeyy... İzleme odası.
- con pista de tenis y un cine.
- tenis kortu ve sinema salonu olan.
Claro. Estoy escribiendo una carta de recomendación a la escuela de cine para Tyler.
USC Film Programı'na Tyler için bir tavsiye mektubu yazıyorum.
Tu sobrino ahora hace cine.
Yeğenin film yapımcısı oluyor.
Uno va al cine.
Sinemaya gidiyorsun.
Oye... ¿ Le diste permiso a Jordi para ir al cine?
Sen Jordi'ye sinemaya gitsin diye izin mi verdin?
Soy estudiante, en la escuela de cine, o lo era.
Öğrenciyim, sinema okulundayım, ya da okulundaydım.
Quizá tomes el teléfono y me llames... y yo puedo... Yo puedo llevarlo a comer o al cine.
Belki telefonu kaldırıp beni ararsın ben de onu sinemaya ya da yemeğe götürebilirim.
Paul Rudd, es un actor de cine y televisión estadounidense.
Baba, üç filmden oluşan bir seridir.
"Eres muy guapo. ¿ Alguna vez has pensado en hacerte estrella de cine?"
Çok yakışıklısın, film yıldızı olmayı hiç düşündün mü?
Trabajaba en un cine local.
Carnahan yerel bir sinemada indirim standında çalıştı.
¿ El festival de cine navideño de terror?
Noel Korku Filmi Festivalini mi?
¿ Estoy debajo de un boleto de cine?
Saklanmıyorum!
No me sorprender que te convirtiese en una estrella del cine.
Seni bir film yıldızı yapmama şaşmamalı.
Me lleva a los juegos de los Dodgers, al cine.
Beni Dodgers maçlarına, sinemaya götürür.
Los creativos en Marvel han decidido que íbamos a fundar nuestro propio estudio de cine, que ibamos a hacer nuestras propias películas.
Marvel'daki danışman grubu kendi film stüdyomuzu kuracağımıza kendi filmlerimizi yapacağımıza karar verdi.
Esta es mi décimoséptima Navidad solo en un cine. Esta es mi familia.
Ama bu benim sinemada yalnız geçirdiğim 17. noelim.
Algunos de ellos lo hicieron con los grandes estudios de cine.
Bazıları büyük film stüdyolarıyla anlaşarak başardı.
Y en pleno cine, bien alto, le preguntó qué era la menstruación.
Aniden ona yüksek sesle "regl olma" nın ne demek olduğunu sordu.
Si te tienes que fiar de la industria del cine para adultos, todos lo son.
Yetişkin film sektörüne inanırsak, hepsi öyle zaten.
Sí, más de cine de autor, en realidad.
Doğrusu, kendim yaparım.
Con suerte es cine independiente.
En iyi ihtimalle bağımsız olur.
Pero tendré que cargar con la maldita hipoteca. Buscar a un productor de cine de animación que me la alquile.
Ama sonra ipoteği ben devralırım, sonra kiralayacak bir animasyon başkan yardımcısı bulurum...
Y en éste cine...
- Ve bu sinema salonunda.
Vamos, mira el milagro del cine.
- Yapma, sinemanın büyüsüne kaptır kendini.
Está cerca del cine donde dan "Hard Kill". Ahora es tu problema.
"Zor Ölüm" ün gösterildiği sinemanın yakınlarındaymış.
La solución del camarógrafo submarino especialista Hugh Miller es la construcción de un estudio de cine en el fondo marino.
Su altı çekimi uzmanı Hugh Miller'ın çözümü deniz tabanı üzerinde bir film stüdyosu inşa etmekti.
No hemos ido al cine.
Filme gitmedik.
Tengo vedado 3 bares, 2 clubes y un cine...
Bir kez tutuklattı. 3 bardan, 2 kulüpten, 1 sinemadan kovuldum.
Soy- - el es el piso de un cine.
- Ben... - Tiyatro salonunun yer döşemesi.
Los viajes espaciales han sido recurrentes en el cine desde su inicio pero Interstellar tiene un pedigrí único.
Uzay yolculuğu en başından beri filmlerin önemli bir teması oldu ama Interstellar filminin benzersiz bir kökeni var.
Me di cuenta de que las imágenes que se pueden encontrar eran mucho más extraordinarias que Io que vemos en el cine de ciencia ficción.
Bulabildiğimiz görüntülerin bir bilimkurgu filminde görebileceğimizden çok daha olağanüstü olması beni çarptı.
Se parece más a salido de una pantalla de cine.
Daha çok bir filmden fırlamış gibiydi.
Hace dos meses, arrestaron a Kyle Reese por pelear en un cine.
2 ay önce, Kyle Reese sinemada kavga ettiği için göz altına alınmış.
- Sheila. - Quiero ir al cine con mis amigos.
- Çünkü arkadaşlarımla sinemaya gitmek istiyorum da.
Hay una rica historia de batallas de baile en el cine
Zengin bir geçmişi varFilmde dans savaşları.
- ¿ Un cine?
- Sinema yani?
No pudo tener su cine al aire libre por reglamentaciones locales.
Bölgesel yönetmeliklerden ötürü açık hava tiyatrosu açamadı.
Fanática del Cine de Culto
Kült Film Fanatiği
Quizá en el cine porno.
Pornoda, belki.
Lo ve con deportistas profesionales. Lo ve con estrellas de cine.
Bu olay profesyonel sporcularda, film yıldızlarında oluyor.
Ya corrí 8 km y follé como una estrella de cine adulto.
Çoktan 8 kilometre koştum ve porno yıldızı gibi sikiştim.
Pero esta de aquí, debo decirte... con tu estrella de cine a cargo y todo, tengo curiosidad.
Fakat bu film, söylemeden geçemeyeceğim film yıldızının bütün filmden sorumlu olmasıyla epey meraklandım.
Larsen, mi director... ¿ Tu estrella de cine?
- Larsen, yönetmenim...
¿ Golpeaste a cuatro sujetos por hacer ruido en un cine?
Sinemada fazla ses çıkardığı için dört adamı mı dövdün?
Por eso son estrellas de cine.
- Bu yüzden film yıldızıdırlar.
No voy al cine.
Sinemaya gitmem.
Ve al cine con tu amigo.
Arkadaşınla sinemaya git.
Pareces una estrella de cine.
Dişlerin harikulade!
¿ Qué es, el cine?
Bir film değil bu.
Travis, debes saber que eso hacen las estrellas de cine.
Şunu bilmen gerek Travis.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]