Translate.vc / Spanish → Turkish / Cleve
Cleve translate Turkish
113 parallel translation
Cuando el alma de Henry Van Cleve emprendió el último viaje, se dio cuenta de que era... muy improbable que su próxima parada fuese el cielo.
Henry Van Cleve'nin ruhu ebediyete göçüp giderken sonraki durağının Cennet olmasının fazlasıyla olasılık dışı olduğunun farkındaydı.
- ¿ Qué tal, señor Van Cleve?
- Memnun oldum Bay Van Cleve.
¿ Cuándo ocurrió, señor Van Cleve?
Tam olarak ne zaman oldu Bay Van Cleve?
Señor Van Cleve, puedo apreciar que tiene un oído sensible y educado.
Bay Van Cleve, gördüğüm kadarıyla hassas ve işlenmiş bir kulağınız var.
Mi querido señor Van Cleve, un pasaporte al infierno no se concede por generalidades.
Sevgili Bay Van Cleve, belirsizlikler ile cehenneme pasaport alınamıyor. Hayır.
Henry Van Cleve.
Henry Van Cleve.
Pero debo admitir que está empezando a interesarme, señor Van Cleve.
Ama kabul etmem gerekir ki ilgimi çekmeye başladınız Bay Van Cleve.
No. Por favor, mamá Van Cleve.
Lütfen, anne Van Cleve.
- No me hables, Henry Van Cleve.
- Benimle konuşma Henry Van Cleve.
Y no estoy interesada, Henry Van Cleve.
İlgilenmiyorum Henry Van Cleve.
¡ Henry Van Cleve!
Henry Van Cleve!
La señora Van Cleve llegará enseguida.
Bayan Van Cleve birazdan burada olacak.
Éste es el señor Van Cleve.
Bu Bay Van Cleve.
Éste es el padre del señor Van Cleve.
Bu da Bay Van Cleve'nin babası.
El orgullo de los Van Cleve era mi primo Albert.
Tüm Van Cleve'lerin gururu, kuzenim Albert'ti.
Sí, señor Van Cleve.
Buyurun Bay Van Cleve.
Mi padre creó la Compañía de importaciones Van Cleve de la nada.
Babam, Van Cleve İthalat Şirketi'ni yoktan var etmişti.
Sí, padre Van Cleve. ¿ No te das cuenta que cada pieza de carne que comemos... procede de una de las muchas, muchas plantas del señor Strable?
Evet, baba Van Cleve. Yediğimiz her bir parça bifteğin Bay Strable'nin bir dolu imalathanesinin birinden geldiğinin farkında değil misiniz?
Tía Bertha, cuando veas a Henry, ¿ puedes decirle que como Van Cleve... tengo el derecho a pedir que mantenga la sombra del escándalo lejos de nuestro apellido?
Bertha hala, Henry'yi gördüğünüzde ona bir Van Cleve olarak skandalları ismimizden uzak tutmayı talep etme hakkım olduğunu söyler misiniz?
Señor Van Cleve, nosotros la gente del Oeste no hablamos mucho... pero cuando decimos algo, lo decimos de verdad.
Bay Van Cleve, biz batılılar çok konuşmayız ama bir şey söylediğimizde lafı gediğine oturturuz.
- ¿ Sí, señor Van Cleve?
- Efendim Bay Van Cleve?
Te suplico que te quedes y te comportes como un Van Cleve sólo por una vez.
Sadece bir kerelik burada kalıp bir Van Cleve gibi davranman için yalvarıyorum.
- Querida, quiero que conozcas a Henry Van Cleve.
- Hayatım, Henry Van Cleve ile tanışmanı istiyorum.
Muchas felicidades, señor Van Cleve.
Nice mutlu yaşlara Bay Van Cleve.
Eras el único Van Cleve que me importaba de verdad.
Gerçekten umursadığım tek Van Cleve sendin. Seni her zaman sevmişimdir.
- Su nombre es Van Cleve.
- Adı da Van Cleve'ymiş.
- ¿ Van Cleve?
- Van Cleve mi?
Quizás yo sí quiera ver al señor Van Cleve.
Belki de Bay Van Cleve ile görüşmeliyim.
Señor Van Cleve, si me hace el favor.
Bay Van Cleve, lütfen buyurun.
¿ Quieres que crezca para convertirse en otro Henry Van Cleve... y que en su 36º cumpleaños haga a su esposa tan infeliz como yo te he hecho a ti?
Başak bir Henry Van Cleve olarak yetişip 36. yaş gününde seni üzdüğüm gibi karısını üzmesini mi istiyorsun?
Vamos, señor Van Cleve.
Hadi ama, Bay Van Cleve.
Usted sabe, señor Van Cleve, que las chicas son terriblemente listas en estos tiempos.
Biliyor musunuz Bay Van Cleve, bu günlerde bayanlar oldukça akıllı.
- ¿ Ha visto a la señora Van Cleve?
- Bayan Van Cleve'yi gördün mü?
- ¿ Está ya el señor Van Cleve abajo?
- Bay Van Cleve henüz aşağıya inmedi mi?
- Buenos días, señor Van Cleve.
- Günaydın Bay Van Cleve.
Sí, señor Van Cleve.
Tamam Bay Van Cleve.
- Señor Van Cleve - - ¡ Shh!
- Bay Van Cleve - - Sessiz!
Señor Van Cleve, le llaman por teléfono, señor.
Bay Van Cleve, size telefon var efendim.
Pero, señora Van Cleve, por favor -
Ama Bayan Van Cleve, lütfen -
Señor Van Cleve, siento despertarle, pero tengo que hacerlo.
Bay Van Cleve, sizi uyandırdığım için özür dilerim ama bunu yapılması gerekiyordu.
Espero que no me considere poco hospitalario si le digo... lo siento, señor Van Cleve, pero no ofrecemos servicio a la gente de su clase aquí.
Umarım beni konuk sevmez biri olarak görmezsiniz. Üzgünüm Bay Van Cleve, ama sizin gibi insanların ihtiyaçları burada karşılanmıyor.
Sí, señor Van Cleve... Diría que tiene una oportunidad - una muy buena oportunidad.
Evet, Bay Van Cleve söylemem gerekir ki şansınız var - hem de çok iyi bir şansınız.
Sr. Van Cleve, de no haber una razón especial para el interrogatorio el libro...
Bay Van Cleve, Bunu söyletmenizin özel bir nedeni varsa...
Aquella noche, Van Cleve me llamó.
O gece, Bay Van Cleve beni ofisine çağırdı.
Otis no podía creérselo cuando le dije que te han despedido.
Van Cleve'in seni kovacağını söyleyince, Otis buna çok sinirlendi.
Van Cleve ya me ha llamado.
Van Cleve beni çoktan aradı bile.
Si Van Cleve despide a tu chico, la calumnia tendrá un halo de verdad.
Ama eğer Van Cleve senin ufaklığı gerçekten kovuyorsa, emin ol bir bildiği vardır.
Vamos al Elysian para hablar con Van Cleve.
Van Cleve ile görüşmeye gidiyoruz.
Van Cleve les ha echado.
Van Cleve hepsini kapının önüne koymuş.
Póngame con Billy Van Cleve.
Billy Van Cleve ile görüşmek istiyorum.
Llama a Van Cleve a este número.
Mary, bu numaradan Van Cleve'i ara.