Translate.vc / Spanish → Turkish / Closets
Closets translate Turkish
22 parallel translation
Yo ocupo toda clase de métodos no ortodoxos. Por ejemplo, he tenido gran éxito encerrando a la gente en closets oscuros. ¿ Verdad?
Bende her çeşit metot mevcut, örneğin insanları karanlık dolaplarda vurmakta çok başarılıyımdır.
Creo que deberías saber que los closets se hacen de cedro.
Çünkü dolaplar sedirden yapılır.
¡ Todo el mundo civilizado sabe que los closets se hacen de cedro!
Ama tüm medeni dünya dolapların sedirden yapıldığını bilir.
¡ En Elk Snout, no conocemos esos closets!
Biz dolap nedir bilmeyiz, banyo da yoktur tamam mı?
Los closets están aquí.
Tuvaletler burada.
Cariño, lo que quiero es limpiar este piso y los closets. Estan todos llenos de polvo.
- Bütün bu çam iğnelerini ve dolapları süpürmek istiyorum.
Los baños de los aviones son apenas unos closets casi sin ventilacion.
Uçaktaki tuvaletler ancak dolapları havalandırabiliyor.
Si mis closets fueran como este, nunca habría salido de él.
Eğer benim dolabım böyle olsaydı içinden hiç çıkmazdım.
¡ Y sobre izquierdistas y comunistas saliendo de sus closets!
Sapıkların, liberallerin, solcuların ve komünistlerin ortaya çıkışlarını duymaktan bıktım, usandım artık.
¡ Es tiempo que el pueblo de Dios salgan de sus closets! ¡ Salga de las iglesias para transformar America!
Şimdi tanrının insanlarının ve kiliselerin ortaya çıkarak Amerika'yı değiştirmelerinin tam zamanıdır!
Recuerdo cuando los metíamos en los closets les bajábamos los shorts en clase les tirábamos los libros en el inodoro.
Öylelerini dolaba kilitlerdik. Sınıfta şortlarını indirirdik. Tuvalete kitaplarını atardık.
Y los closets son grandiosos.
ve ayrıca elbise dolapları harika.
Seguro que miras en sus closets.
Tuvaletlerine baktığına bahse girerim.
Qué es esta obcecion americana con los closets?
Nedir şu Amerikalıların gömme dolaplara olan takıntısı.
Bueno, mientras perdías, yo estaba limpiando nuestros closets botando cosas viejas.
Siz kaybederken ben de dolapları temizleyip, eskimiş şeyleri atıyordum.
El chico de Armario de California ha estado aquí y tengo un nuevo dormitorio.
Californa Closets'in adamı buradaydı ve yepyeni bir yatak odası aldım.
¿ O de pronto decidiría hacerse cargo de limpiar y pintar los closets de la entrada?
Ya da aniden bütün koridor dolaplarını temizleyip boyamaya mı karar verir?
Las camas separadas, los closets vacios, La valiente cara al público.
Ayrı yataklar, boş gardıroplar, halk içinde takınılan cesur yüz ifadeleri...
Elegantes, con grandes ventanas, pero siguen siendo armarios.
Güzel büyük pencereler ama hâlâ Nice big windows, but they're still closets.
¿ Ni siquiera uno de sus closets?
Odalarınızdan biri bile mi boş değil?
Algunos de esos closets, son muy cómodos.
Sanırım William'ın eşcinsel değilmiş gibi davranmaya çalışmasını anlayabiliyorum ama...
¡ Se sentía como si un bufalo hubiera muerto en los closets de la gente!
tekrar uyuyamadılar, çünkü...