Translate.vc / Spanish → Turkish / Coker
Coker translate Turkish
599 parallel translation
¡ Gracias a Dios, Sr Coker!
Tanrı'ya şükür, Bay Coker!
- Pero usted no es el Sr Coker.
- Ama siz Bay Cooker değilsiniz.
- Mr Coker, éste es el sr Mason y Susan.
- Bay Coker, bu Bay Mason ve Susan. - Merhaba.
- Srta. Coker, el sr Mason y Susan.
- Bayan Coker, bu Bay Mason ve Susan.
Bettina, Coker y el resto, muertos.
Bettina, Coker ve diğerleri öldüler.
El Teniente George Coker, el héroe del día, estaba de regreso en Linden, Nueva Jersey,
Günün kahramanı Teğmen George Coker, tekrar New Jersey'nin Linden kasabasında.
Escúchame. El CO2 está descendiendo. Está empezando desde el suelo, y te necesito ahora...
- Dinle CO2 aşağı çöker, yerde birikir
La noche cae como una cortina.
Gece bir perde gibi çöker.
Si podemos atrapar a ése, todo el trabajo se resolverá desde adentro.
O kuşu yakalarsak bütün tezgah çöker.
Las ardillas se arrodillarían Ante mí
Sincaplar önümde diz çöker
Entonces Richard se hundió, sin bucear sino como lo hacen las focas. Como asentándose en el agua.
Richard birden suya battı, dalış değil de fokların yaptığı gibi, suyun içine çöker gibi.
Espabila, o tendrás que oír al director.
Fazla uzatma, yoksa yönetmen ensene çöker.
O se arrodilla ante Dagan o muere ante él.
Ya Dagon'un önünde diz çöker ya onun önünde ölür.
Tal como están, si se quita una caen las demás, techo incluido.
Bu haliyle bir taş oynasa tavan dahil her şey çöker.
Hay que ser un buen cocinero para saber hacer un buen pastel de arándanos.
Yaban mersinli kek yapmak için iyi aşçı olmak lazım, Yoksa yaban mersini kekin dibine çöker.
No sea que mañana me pese un sueño de plomo... cuando suba en alas de la victoria.
Yoksa yarın, zafer kanatlarıyla uçacağım yerde uyku kurşun gibi çöker üstüme, kımıldayamaz olurum.
Al poco tiempo, el pedestal tiembla y se cae.
Çok geçmeden, taban sallanır ve sonra da tavan çöker.
Todos se acaban arrodillando.
Herkes önlerinde diz çöker.
Hay que arrastrarse delante de los lobos para poder comer, conseguir un trabajo.
Aş ve iş bulmak isteyen, büyük itlerin önünde diz çöker.
Arrodillaos, por favor.
Diz çöker misiniz lütfen?
Si no, el techo se nos caerá encima.
Tüm tavan başımıza çöker.
Cuando alguien golpea a Inuk contra la pared, la pared se cae.
Biri Inuk'un kafasını duvara çarptığında duvar çöker.
Sam algunos envejecemos sin volvernos cobardes.
Sam bazıları erken çöker.
Quizás sólo se hunda como una carga pesada.
Belki de ağır bir yük gibi çöker üzerimize.
De ser cierto, echaría por tierra mi teoría sexual de la neurosis.
Bu doğruysa, nevroza dair cinsel teorim çöker.
Todo explota, el subterráneo le cae encima. Lo sostiene con los hombros.
Bomba patlar ve mahzen üzerine çöker.
¡ Vamos, Coker!
Haydi, Coker!
¿ Coker?
Coker?
Ellos se iran a casa, las paredes se vendran abajo.
Bırakırsan herkes gider. Duvarlar çöker.
- En cuanto anochezca.
- Karanlık çöker çökmez, efendim.
El dolor después de una relación perdida cae sobre mí como veneno y así es como me siento al acabar un trabajo.
Birkaç gün, kaybolan beraberliğin acısı zehir gibi üzerime çöker. Biten bir işi ben ölüme benzetirim.
Todavía usted no tiene nada En su alcance
Küçük bir kaymayla çöker
Lt no tiene ningún corazón, Hace frío como hielo
Küçük bir kaymayla çöker
Si me viera por la calle, ¿ se pondría a mis pies?
Beni sokakta görseniz, önümde diz çöker miydiniz?
Sino se derrumbará todo.
Yoksa hepsi çöker.
La nación se derrumbaría sin su duro trabajo.
Onların büyük emekleri olmazsa ulusumuz çöker!
No sé qué tengo que hacer.
Böyle mi? " Kızın üzerine çöker.
Va a anochecer.
Yakında karanlık çöker.
Cuando empiece a oscurecer... regresarán.
Karanlık çöker çökmez buraya geleceklerdir.
Ellos hicieron todo lo posible tanques para recuperar cayó enfermo la noche.
Fakat onları daha iyi değerlendirir görünüyorlar ve akşam karanlığı çöker çökmez tamir etmek için, var güçleriyle çalışıyorlardı.
Todo se para, se cierra, y esta es la época en que un invasor podría tomar el país por teléfono si consigue a alguien que le conteste.
Sis çöker ve hayat felç olurdu... ve bu zamanda koca bir memleketi telefonla fethedebilirsin... tabii eğer telefona cevap verecek birisini bulabilirsen.
Pronto el agua se secará en el Kalahari y habrá una larga espera de 9 meses o más hasta que llueva otra vez.
Sonradan su, Kalahari kumlarına çöker ve yağmur gelene dek, 9 ay veya daha fazla süren korkunç bir bekleyiş başlar.
Todo el sistema se va a abajo.
Tüm sistem çöker
- Teniente Coker.
- Teğmen Coker.
Si se cobrara lo invertido, todo se colapsaría :
Eğer nakit ödeme yaparsa, herşey çöker.
A pesar de nuestra grandeza mecánica, si no fuera por este flujo continuo de impulsos motores, nos derrumbaríamos como un castillo de naipes.
Muhteşem mekanizmamıza rağmen motor iletilerin bu devamlı akışı olmasaydı çöker giderdik tıpkı bir tutam brokoli gibi.
La noche llegará pronto.
Gecenin karanlığı yakında çöker.
Seguro que se derrumba todo para la hora de comer.
Muhtemelen öğle yemeğinde çöker.
Preguntémosle al experto ¿ cree que se derrumbará?
Öyle mi? Gerçek bir uzmana soralım. Öğlen çöker mi sizce, Bay Stubbs?
- Eso es asfalto, Se rompería.
- Çatı asfalt kaplı, çöker.
La mayoría se deja caer.
Çoğu insan çöker.