English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Colôn

Colôn translate Turkish

615 parallel translation
¿ Si Colôn perdía el mapa de América, qué le hacían?
Merak ediyorum Colombus'a Amerika'yı keşfedip ardından da kaybedince ne yapmışlardı.
Es el huevo de Cristóbal Colon.
Püf noktası buymuş demek.
Colon irritable.
Sadece bağırsaklarında kolit varmış.
No tengo nada malo. Colon irritable, ¡ es todo!
Bağırsaklarımdaki kolitten başka bir şeyim yokmuş!
¿ Crees que un trago de ese whisky le hará daño a mi colon irritable?
Sence o viskiden bir bardak da ben içsem bağırsaklarım için kötü olur mu?
Magnífico para el colon.
Bağırsaklar için çok iyi.
Perdido entre huesos rotos... dolores de pecho, laceraciones del cuero cabelludo... un hombre cuyos dedos fueron aplastados por la puerta de un taxi... un niño con una erupción cutánea, otro atropellado por un auto... una anciana asaltada en el subterráneo, un marginado golpeado por los marineros... un adolescente suicida, paranoicos... borrachos, asmáticos, violaciones, abortos sépticos... sobredosis de drogas... fracturas, infartos, hemorragias, golpes, forúnculos, escoriaciones... un cáncer de colon, ataques cardíacos... toda la locura de nuestros tiempos.
Kırık kolların, göğüs ağrısı çekenlerin, kafası yarılanların parmakları taksinin kapısına sıkışmış adamın isilikli bir bebeğin, araba çarpmış bir çocuğun metroda kapkaççıya kurban giden yaşlı bir kadının, denizcilerin dövdüğü bir zavallının intihara teşebbüs eden bir gencin, paranoyakların sarhoşların, astımlıların, tecavüze uğrayanların, bebek düşürenlerin uyuşturucu komasına girenlerin bacağı kırılanların, kanserli hastaların, kalp krizi geçirenlerin yanında yatıyordu. Orası bir tımarhaneden beterdi.
que pueden también infectar el colon dentro vía la membrana mucosa.
Bağırsağın içine girme imkanı var.
Es un instrumento que permite mirar dentro del colon...
O nedir? Bu aletle bağırsağın içine bakılabilir.
¡ Ted Striker tiene más agallas en el dedo meñique que nosotros en el intestino grueso, incluyendo el colon!
Ted Striker burada bulunan herkesten çok daha taşaklı!
No podia ayudar a mamá porque tenia palpitaciones, no podia ir a gimnasia porque tenia el útero ladeado, y nunca hacia nada en casa porque tenia el colon espástico.
Anneme hiç yardım etmezdi, çünkü hep kalp çarpıntısı vardı. Beden eğitimi derslerine de hiç girmezdi, çünkü rahminde sıkıntı olurdu. Ayrıca hiç ev işi de yapmazdı, çünkü bağırsak sendromu vardı.
Entonces... para repasar... los desechos sólidos... esos nutrientes no absorbidos por el estomago... el intestino grueso... el intestino delgado, y el canal alimentario... son desechados a través del colon.
Evet, öğrendiklerimizi gözden geçirelim. Mide ve bağırsaklarda... sindirilemeyen katı atıklar, sindirim kanalı sayesinde kolona geçip... ince ve kalın bağırsakta işlenir.
El colon.
Kalın bağırsak.
Bueno, es tu colon.
Ne de olsa mide senin.
Los lacitos obstruyen los triglicéridos del colon.
Krakerler kalınbağırsağına zarar verir.
El culpable debe ser expulsado de nuestra escuela... como un tumor canceroso debe extirparse del colon.
Kim yaptıysa okulumuza zarar vermek istiyor. Tıpkı kanserin dokularda yayıldığı gibi.
También me cambiaron el bazo y el colon.
Dalağımı ve bağırsaklarımı da değiştirdiler.
Es muy desagradable, pero al menos vi mi colon por TV.
Çok iğrenç bir şey, ama kalın bağırsaklarımı ekranda gördüm.
¿ Es verdad que el colon aparece cinco kilos más en TV?
Kalın bağırsakların ekranda 5 kg daha ağır göründükleri doğru mu?
Abuso verbal e irrigación de colon.
Sözlü istismar, bağırsak sulama.
Sacaréis el colon ascendente del colon transversal.
Yukarı çıkan kolonu ayır çapraz kolondan.
Procederéis hasta el colon sigmoide y hasta el apéndice.
Kalın bağırsağa doğru ilerle sonra apandisti bul.
Espero que no le hayas hecho una biopsia a mi colon.
Evet. Umarım, boğazımdan biyopsi almışsınızdır, barsağımdan değil.
- ¡ No, no miento! Empieza como un pequeño tumor y va hasta el colon.
Gördün mü, tümörle başlıyor bağırsağa kadar gidiyor.
Tócala y te colgaré de tu propio colon.
Kızıma dokunursan seni kendi bağırsağınla boğarım!
El paciente sufre de insuficiencia mesentérica... que resulta en un derrame de sangre en la parte baja del colon, necrosis... y heces esteatorreicas.
Benim teşhisim, ağrı kansızlıktan kaynaklanıyor. Aortun üst kısmından ince bağırsağa yeterli miktarda kan gitmediği için kaynaklanıyor.
EN EL AÑO 1.502, COLON NAVEGO CON FERNANDO EN SU ULTIMO VIAJE AL NUEVO MUNDO.
"Colombus, 1502'de, Fernando ile beraber Yeni Dünya'ya doğru yola çıktı." "Karaya çıktıkları Panama'da, yerliler onlara yeni bir denizin varlığından bahsetti."
LA BIOGRAFIA QUE FERNANDO ESCRIBIO SOBRE SU PADRE DEVUELVE EL NOMBRE DE COLON A SU LUGAR EN LA HISTORIA.
"Oğlu Fernando'nun kaleme aldığı biyografisi, Kolomb'u tarihteki yerine yerleştirdi."
EN 1.992, SU DESCENDIENTE, CRISTOBAL COLON ES ALMIRANTE EN LA ARMADA REAL ESPAÑOLA.
"Soyundan gelen Christopher Columbus, 1992'de İspanya Kraliyet Donanması'nda..." "... Amiral olarak görev yaptı. "
Ahora, bello púbico negro, Diferente al que fue tomado de la paciente,... durante la inspección de colon.
Rektal muayene sırasında hastaya ait olmayan siyah kasık kılları bulundu...
¿ Qué tal tu colon?
Spastik sütun nasıl?
¡ "Dick" Cheney y "Colon" Powell!
"Dick" Cheney, ve "Colin" Powell.
Y no me gusta el Dr. Jennings. Tiene un colon en su escritorio y pone el abate-lenguas en el.
Ayrıca Jennings'i sevmiyorum, dil penslerini masasındaki bağırsak maketinin içinde tutuyor.
Tres científicos, uno de ellos una atractiva joven se reducen a tamaño microscópico. Tienen como misión ir al colon del Sr. Simpson para explorarlo.
3 bilimadamı.... bir tane güzel bir hatun mikroskopik boyutlara küçültülecek ve sonra Bay Simpsonun kalın bağırsağının sonunda buluşacaklar.
Es el colon transverso.
Enine duruyor.
Esto, es un lavado de colon.
- Bu... bir arınma pompası.
- ¡ Por los enemas de colon!
Kim şırınga ister?
¡ Estaba masajeando mi colon!
Kolonuma masaj yapıyordum!
¿ Masajeando su colon?
Kolonuna masaj, öyle mi?
¡ Yo sé donde está el colon! ¡ Y no se para al aire!
Kolonun nerede olduğunu biliyorum ve onun başı göğe bakmıyor!
Mira, antes debo subir y tomar mi calcio para que me aguanten los huesos mi aspirina, para que no se me obstruya el corazón mi Metamucil, para evitar el cáncer de colon y mis estrógenos, para convencer a mi cuerpo de que todavía tengo 23 años.
Pekala, biliyorsun, yukarı gitmem gerek ve kalsiyumumu kemiklerim paramparça olmasın diye aspirinimi, kalbim tıkanmasın diye Metamucil'imi, kolon kanseri olmayayım diye ve elbette, östrojenimi vücuduma hala 23 olduğumu inandırmak için alacağım.
" Siente dolor en extremidad inferior. Historia de cáncer de colon.
" Hastanın sağ bacağının alt kısmında ağrılar var.
Que se construyo su pagoda en mí colon.
Bağırsağımda kendi sarayını inşa etmişti.
No, pero puedo limpiarte el colon mas rapido que... uno de sus burritos con salsa guacamole extra.
Hayır ama seninkilerden birisi tetiğini yağlayamadan senin bağırsaklarından kokoreç yapmış olurum.
Es algo como cuando tomas una macana y le golpeas el cuello... despues de torturarlo, asi el no tiene que ir por la vida con una bolsa de colon?
Bu bir savaş esirini yakalayıp işkence yaptıktan sonra hayatı boyunca bir kolostomi torbasıyla yaşamaması için boynunu kırmak gibi bir şey mi?
Bien, empaca colon, duodeno y estómago.
Tamam, kolonu, duodenumu ve mideyi kapat.
Quizás sea inflamación de colon.
Kalınbağırsakta iltihap olabilir.
Aquí, en este ajuste de cuentas, un concurso a lo David y Goliat entre Scott Lewis, el NBA All-Star y Mike O'Hara, un profesor de gimnasia de Charlestown con un colon espástico y algunas sorpresas bajo la manga.
NBA All Star'ı Lewis Scott, ve Charlestown'dan jimnastik öğretmeni Mike O'Hara arasında, süprizlere açık bir intikam maçı olacak.
Ahora dicen que 6 tazas de café al día previenen del cáncer de colon.
Günde 6 kupa kahvenin kolon kanserini önlediğini söylüyorlar.
Mira. Parezca, si las cosas se ponen tensas, quiero que hagas esa cosa espástica del colon que haces.
Eğer işler ters giderse, senin spastik kolon şeyini yapmanı istiyorum.
- No, no, no voy a hacer el colon espástico. - De acuerdo, ahora, haz... algo.
- Hayır, yapmayacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]