Translate.vc / Spanish → Turkish / Comer
Comer translate Turkish
45,867 parallel translation
Fui directamente a la cocina a buscar algo de comer y vi a Roberto.
Bir şeyler yemek için doğruca mutfağa gittim ve Roberto'yu gördüm.
Normalmente, me gusta pensar en cómo me gusta comer cuando creamos un plato.
Bir yemeği yaratırken... nasıl yemek istediğimi düşünürüm.
Oaxaca es un lugar mágico si te gusta comer.
Yemekten hoşlanıyorsanız Oaxaca sihirli bir yer.
- ¡ Se lo va a comer!
- Yiyecek!
"Me voy a comer la nuez".
"Yemişini yiyeyim." Hayır.
Te acabas de comer un exquisito seso de cabra.
Az önce harika bir keçi beyni yemişsinizdir.
Tardabas un año en conseguir una mesa para pagar dinero por comer.
Orada paranızla yemek yemek için bile... bir yıl kadar bekliyordunuz.
Entonces vieron que a O'Nano se lo podían comer.
Sonra gördüler ki Dwarf ile başlayabilirler.
Voy a dar de comer al animal. ¿ Quiere venir?
Seni böyle görmeye dayanamıyorum, kalkmalısın.
Así que, comienza a comer y disfruta el silencio.
Madroen'den hoşlanın.
¿ Puedes llevar a tu hermana a la cafetería de abajo y le consigues algo para comer y yo los encuentro allá?
Kardeşini kafeteryaya götürüp... yiyecek bir şeyler alırmısın? Sizinle orada buluşurum.
El chico no puede comer en sitios ruidosos.
Çocuklar sesli yerlerde yiyemiyorlar.
Puedo llevarla a comer torta.
Pasta için götürebilirim onu.
Después a Pietro Savastano lo daremos de comer a los perros.
Sonunda da Pietro Savastano'yu köpeklere yedireceğiz.
Te damos de comer poco porque no te queremos gorda.
Seni çok beslemiyoruz, çünkü şişmanlamanı istemiyoruz.
Es una planta, al igual que tu regalo, pero de hecho te las puedes comer.
Bu da seninki gibi bitki. Ama aynı zamanda yenebiliyor da o yüzden daha iyi bile olabilir.
No. Estaba a punto de contar una historia increíble sobre un concurso de comer alitas que perdí y un concurso de vomitar que he ganado, pero entonces se abrió un agujero en el suelo.
Kaybettiğim kanat yeme yarışması ve kazandığım kusma yarışması hakkında tam süper bir hikaye anlatacaktım ki bir anda yer yarıldı.
No. No voy a comer huevos contigo.
Hayır, seninle yumurta yemeyeceğim.
... hijo maravilloso y fue entonces que le di a comer el yogur.
Harika bir evlat olduğumu söyledi ve sonra ona yoğurdunu yedirdim.
No puedo comer, no puedo soñar, no puedo tener hijos, no puedo morir.
Yiyemiyorum, hayal kuramıyorum, çocuk doğuramıyorum,... ölemiyorum.
Renie, ¿ quieres venir a comer con nosotros?
Renie, yemeğe bize gelmek ister misin?
¿ Tienen algo para comer?
Yiyecek bir şeyiniz var mı?
Vamos a comer.
Hadi yiyelim!
No... envejeceremos, no necesitaremos comer... pero estaremos aquí para siempre.
Yaşlanmayız, bir şey yemeyiz ama sonsuza kadar burada oluruz.
¿ Quieres quedarte a comer algo?
Geç saatlerde bir şeyler atıştırmak için kalmak ister misin?
Tiene 17 años y acaba de comer.
17 yaşında ve yeni yemek yedi.
Fuimos a comer.
Yemeğe gittik.
¿ Sabías que algunas pueden estar un año sin comer?
Bazılarının bir yıl boyunca yemeksiz dayananileceğini biliyor muydun?
Me hacía comer de su mano... como si fuera un perro.
Beni bir köpek gibi parmağında oynatıyordu.
Compraré más en el descanso para comer gominolas.
Şeker molası verdiğimizde alırım.
¿ Deberíamos... salir a comer?
Dışarıda yemeğe mi çıksak?
Comer, leer, dormir.
Ye, oku, uyu.
Sí, voy a... hacerte algo de comer en un momento.
Sana birazdan yiyecek bir şeyler hazırlayacağım.
No sé si llegó a comer algo.
Söylemesi zor, ağzında var mı bilmiyorum.
Ooh. Algo para comer allí?
Bunun içinde yiyecek bir şey var mı?
Quería comer galletas saladas.
Tuzlu kraker yiyecektim.
No puedo comer, así que cada vez que hay una nueva versión de Janet, me gusta tomar un pedazo de pastel y aplastarlo sobre mi boca.
Yemek yiyemiyoruz o yüzden her yeni Janet nesli geldiğinde yaş pastadan bir parça alıp ağız bölgeme yapıştırıyorum.
¡ Puedo comer en cualquier habitación de la casa!
Her istediğim odada yemek yiyebilirim!
No puedo comer cuando veo el espectáculo de una celebridad implosionando.
Ünlülerin ilginç görüntülerini izlerken yemek yiyemiyorum.
embeber es comer y formaldehído es veneno.
İçine çekmek, yemek demek. Formaldehit bir zehir.
Le quitas toda la gracia a comer veneno.
Zehir yemenin bütün zevkini kaçırıyorsun.
Su esposa tiene que comer este cupcake...
Karının da bu keki yemesi gerekiyor.
Acabo de comer varias tartas.
Çünkü bir sürü pasta yedim.
En casos raros, se conoce que causa sonambulismo, comer dormido, incluso conducir dormido.
Nadir durumlarda, uyurgezerliğe neden olduğu biliniyor uyurken yemek yemeğe, hatta uyurken araba sürmeye.
- NO COMER, ¡ PERTENECE A RED! - ¡ Oye, buen trabajo!
Selam, iyi iş!
Suits 6x09 "La mano que da de comer"
İyi seyirler.
Y ahora ese hijo de perra malagradecido quiere morder la mano que le da de comer. Voy a quitarle su cena y demostrarle quién es el que manda.
Ben de yardımı geri çekip ona efendinin kim olduğunu göstereceğim.
Maria y yo teníamos hambre, así que fuimos a buscar algo de comer.
Maria ile karnımız acıktı ve yiyecek bir şeyler almak için çıktık.
Puede ser divertido desollarlo vivo, comer su carne cruda, quizás quitarle el cuerno, molerlo y aspirarlo.
Canlı canlı derisini yüzüp çiğ çiğ etlerini yemek boynuzunu koparttıktan sonra öğütüp kokain gibi çekmek eğlenceli olabilir.
Oye, ¿ qué hay de comer?
Öğle yemeğinde ne var?
Eres como un chico. Eres divertida, te gusta comer basura.
Aynı erkek gibisin.