Translate.vc / Spanish → Turkish / Corazòn
Corazòn translate Turkish
29 parallel translation
Amigo, cuya presencia En mi invernal corazòn
Dostluğun ki, donmuş kalbime giren
Tus ojos tan azules Tu corazòn tan verdadero
Gözlerin mavi Kalbin gerçek
Ser joven de corazòn
# O da kalben genç olmak
La llevo en mi corazòn.
Adı kalbime kazılı.
Pero si acabas de decirme que tu corazòn es de otra.
Ama biraz önce kalbinin başkasında olduğunu söyledin.
Querida Cosette, en la catedral de mi corazòn siempre brillará una vela por ti.
Sevgili Cosette, kalbimin katedralinde senin için her zaman bir mum yanacak.
Pues escriba en su cabeza también lo que el gobierno polaco me debe por un corazòn en mal estado, los nervios destrozados y, si los alemanes me pillan, un Jacobowsky entero.
Kafana şunu da yaz, Polonya hükümeti bana çok zayıf durumda bir kalp, çökmüş bir sinir sistemi, ve eğer Almanlar beni yakalarsa bir adet Jacobowsky borçlu.
En la catedral de mi corazòn, siempre brillaba una vela por ti.
Kalbimin katedralinde senin için daima bir mum yanıyordu.
Cuando te duelen los pies, es más fácil olvidar el dolor del corazòn.
Ayakların sızlarken, kalbinin sızısını unutmak bazen daha kolaydır.
En la sinagoga de mi corazòn, siempre brillará una vela por usted.
Kalbimin sinagogunda sizin için her zaman bir mum yanacak.
-... ¿ no sentís orgullo en el corazòn?
-... göğsünüz gururla kabarıyor mu?
Corazòn, lei, eternidad, estan a nùestro lado
Yüreğimiz, hakkımız, ebediyet bizim yanımızdadır
Si el asesinato está en tu corazòn, que este regalo cambie tu intenciòn y salve tu alma.
Ah, kalbinde cinayet gizliyorsan eğer. Bu hediye fikrini değiştirip ruhunu selamete kavuştursun.
¡ Oh, esa palabra llena de dolor mi corazòn!
Ah, bu unvan kedere boğuyor beni!
Me has puesto el corazòn en un puño.
Annenin yüreği ağzına geldi.
Note el "necesitamos" Watson, necesitamos su ayuda si alguna vez hubo un grito desde el corazòn, este es el que salta del papel.
"Biz" e dikkat Watson, yardımınıza ihtiyacımız var. Eğer kalpten bir yakarış varsa, o da budur, kağıttan şıçramakta olan.
Si, toda mi vida nos conocemos el uno al otro, desde que eramos niños pero el es de tan buen corazòn....... esta acusación es absurda para cualquiera que realmente lo conoce.
Evet, tüm hayatım boyunca. Birbirimizi çocukluğumuzdan beri tanırız, ama onun sineği bile incetemeyecek, şefkatli bir kalbi vardır. Bu işin ona yüklenmesi onu gerçekten tanıyan birisi için çok saçma.
Usted es un hombre brillante, Sr. Holmes desearía tener su intelecto sus teorìas están muy bien pero todavìa no estoy convencido no esta véz tenemos que lidiar con un jurado Britànico de corazòn duro.
siz parlak bir adamsınız, Bay Holmes. Ve sizin ki gibi bir beyne sahip olmak isterdim. Teorileriniz çok iyi ancak hala ikna olmuş değilim.
He hablado ahora si no hubiese sido por mi querida niña le rompería el corazòn le rompería el corazòn cuando se entere que me van a arrestar.
Sevgili kızım için olmasaydı şimdi de konuşabilirdim. Bu onun kalbini kırabilir. Benim tutuklandığımı duyduğunda, kalbi kırılacaktır.
Si los pudieras hacer màs simples y bailaras con el corazòn...
Eğer daha sade ve yürekten dans edersen...
Bienaventurados los limpios de corazòn, porque ellos verán a Dios.
Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Onlar Tanrı'yı görecekler.
Oh, Beso su corazòn y su cabeza!
Oh, kalbini ve kafasını öperim onun!
Tiene un gran corazòn.
Büyük bir kalbi vardı.
Para el corazòn.
Kalbim için.
Pero tiene un gran corazòn. Y trabaja con ordenadores.
Üstelik bilgisayarcı.
Espero que nos volvamos a ver otro día cuando no tenga un cuchillo clavado en el corazòn.
Umarım bir gün yine karşılaşırız kalbime bir hançer saplanmadığı zaman.
Estamos hablamos de Victor y Estrella una pareja que nos ha destrozado el corazòn.
Victor ve Estrella'dan bahsediyorum kalbimizi kıran bir çiftten.
Aora la sombra que yo proyectaba atravesaba el corazòn de Italia.
simdi, rol vermis oldugum o gölge, İtalya'nin kalbine dogru ilerliyordu.
Ese incidente me hizo polvo. Me destrozó el corazòn.
İşte böyle bir olay yüreğimi dağladı.