Translate.vc / Spanish → Turkish / Criminal
Criminal translate Turkish
8,659 parallel translation
No me puedo creer que me obliguen a defenderme otra vez... de los actos de un criminal.
Bir kez daha suçlu olmadığıma dair kendimi savunmak zorunda kaldığıma inanamıyorum.
Un criminal ruso, consejero con el que una vez usted tuvo relación.
Buradaki suçlu bir Rus Müsteşar Bey. Beraber iş yaptığınız bir suçlu.
No hay registro de que el criminal fuera fichado, pero lo revisamos y...
Ancak bu kişiyi teslim ettiğine dair bir kayıt yoktu. Biz de içeri baktık ve...
- Estoy hablando del criminal en el asiento trasero de su coche patrulla... al que arrestó anoche, de quien era el cuchillo que usted puso en Brandon Parker cuando se dió cuenta de que estaba desarmado, al que dejó ir a cambio de su silencio.
Arabanın arka koltuğundaki suçludan bahsediyorum. Brandon Parker'ın üzerine yerleştirdiğin bıçağın sahibi o suçluydu. Brandon'ın silahsız olduğunu fark ettiğinde sessiz kalması karşılığında onu bıraktın.
Y lo próximo que supe, es que estabas en mi puerta viniendo tras de mí como si fuera alguna criminal, y entré en pánico, y mentí.
Sonra tek bildigim, sen kapımın onune geldin sanki bir cesit sucluymusum gibi, ben de panik yaptım ve yalan soyledim.
La junta reconoce que es suya la culpa, pero no ven prudente llevar a cabo una investigación criminal.
Kurul Joe'nun suçlu olduğunu kabul ediyor ancak cezai soruşturmayı uygun görmüyor.
Todo lo que sé es que estaba viviendo con un criminal.
Tek bildiğim, bir suçluyla birlikte yaşadığım.
No exactamente una mente maestra criminal, pero todos tenemos que empezar en algún lado.
Tam olarak kriminal bir dâhi değilsin ama bir yerden başlamak gerek.
Construyó un imperio criminal.
Evet, kriminal bir imparatorluk kurdun.
¿ Tiene Glassman ficha criminal?
- Glassman'ın suç kaydı var mı?
Ray no es el criminal.
Ray fail değil.
La División Criminal del Arte dice que ha estado intentando adquirir el Van Gogh desde que desapareció en 2002.
Sanat Suçları Departmanı 2002'de kaybolduğundan bu yana, Van Gogh'un peşinde olduğunu söylüyor.
¡ Y ahora, damas y caballeros, uno de los artículos más excitantes de la noche, un pilar en la lista de los más buscados del FBI este caballero ha estado en la lista mucho más tiempo que cualquier criminal!
Ve şimdi, bayanlar baylar gecenin en heyecan verici nesnelerinden biri hala FBI'ın en çok arananlar listesinde bu adam, o listede diğer her suçludan daha uzun süre kaldı!
Tal vez tiene esas identificaciones falsas porque es un maestro criminal...
Belki de bu kadar çok sahte kimliğinin olması usta bir suçlu olmasından dolayıdır.
Y así es como Martin Moone se metió de lleno en una vida criminal... sin mirar atrás, como un auténtico delincuente.
Ve Martin Moone, sanki evliliği sona eren bir ördek gibi hayatını suç işlemeye adadı.
Puede haber estado en venta en le mercado, pero la comunidad criminal internacional parece haberlo superado.
Açık artırmaya çıkarılmasına rağmen, uluslararası suç toplulukları peşini bırakmış gibi görünüyor.
Tu padre era rebelde, pero no criminal.
Baban isyancılardan biri olmalıydı, fakat bir dolandırıcı değildi.
- No es un acto criminal.
- Burda biliçsiz diye birşey yok.
Él es un antiguo abogado de defensa criminal, - antiguo profesor de leyes de Berkeley. - Huh.
Eski bir suç savunma avukatı eski Berkeley hukuk profesörü.
Soy parte una unidad operativa clandestina que investiga casos traídos por un informante criminal.
- Suçlu bir muhbir tarafından ileri sürülen dosyaları soruşturan kara kitap bir görev gücünün parçasıyım.
Soy un criminal.
Ben bir suçluyum.
¿ Está sugiriendo que la ex-jefa de la División Criminal de Justicia era una espía?
Eski Ceza Dairesi Başkanının, köstebek olduğunu mu söylüyorsun?
¿ Ese hombre que dijo nunca haber conocido, un notorio criminal, tuvo una relación misteriosa con el hombre que la crió?
Hiç tanışmadığını söylediğin azılı bir suçlunun, seni yetiştiren adamla gizli bir bağı olduğu mu?
Yo creo que cada caso, cada criminal es, de alguna forma, parte de un objetivo más grande. ¿ Qué objetivo?
Her dosyanın, her suçlunun, bir şekilde daha büyük bir amacın parçası olduğuna inanıyorum.
Así que Reddington la está usando para expandir su imperio criminal.
Yani Reddington, suç imparatorluğunu genişletmek için sizi kullanıyor.
Presentamos pruebas falsas en el caso criminal de Cary.
Cary'nin suç davasında yanlış kanıt sunduk.
Soy un cazador de gangas, no un criminal.
Sadece kelepircinin tekiyim, suçlu değil.
Hay una posibilidad de que el mismo criminal actuara de nuevo.
Aynı suçlunun tekrar saldırmış olma olasılığı var.
Me pregunto quá diría un psiquiatra de la tentación de usar este software para convertir la cara de un violento criminal en la de uno.
Merak ediyorum da bir insan neden kendi yüzünü bir suçluya benzetmek için bu programı kullanır ki?
Este tipo no es suficientemente mayor como para ser un criminal de carrera.
Şüpheli katı bir suçlu olacak kadar büyük değil.
Una noche de travieso comportamiento criminal, y por eso cada año en estas fechas el Sr. March celebra su cena anual.
Yerinde duramayan suçluların gecesidir bu yüzden Bay March her yıl bu zamanlar geleneksel bir akşam yemeği düzenler.
Un ejemplo perfecto del Temblor Criminal.
Suçlu titremesinin mükemmel bir örneği.
¿ Qué es un Temblor Criminal?
Suçlu titremesi ne?
Maya Hernandez, una contadora de la organización criminal violenta de Nicaragua conocida como DL, fue baleada ayer mientras era transferida a la corte, apenas pudo salvar su vida.
Maya Hernandez, DL olarak bilinen şiddet yanlısı Nikaragualı suç örgütünün muhasebecisi, dün mahkemeye götürülürken vuruldu saldırıdan canlı olarak kurtuldu.
Los miembros de su equipo ya están cerrando acuerdos implicando no sólo a Menjivar sino también a un miembro de la policía de Los Ángeles quién fue presuntamente actuando como un topo para la organización criminal.
Polisle anlaşma yapan çete üyeleri sadece Menjivar'ı değil aynı zamanda çete için köstebeklik yaptığı iddia edilen... -... bir Los Angeles Polisini de suçluyor.
Totalmente criminal, totalmente amoral, totalmente horrible, pero totalmente brillante.
Kesinlikle fahiş, kesinlikle ahlaksız kesinlikle korkunç ama kesinlikle dahice. Bitir şu işi.
Combinando sus excepcionales talentos, Luciano, Lansky y Siegel comenzaron a establecerse por sí mismos como una prometedora fuerza criminal en el lower east side.
Yeteneklerini birleştirince Luciano, Lansky, ve Siegel, gelecek vaadeden suç ekibi olarak doğu yakasında kendilerini kabul ettirmeye başladılar.
Bajo Joe Masseria, un despiadado jefe criminal...
Joe Masseria'nın, acımasız suç elebaşısının emrinde.
Soy un criminal profesional.
Ben profesyonel bir suçluyum.
Si me aseguras de que pondrás a Defiance primero, si tu prometes poner la organización criminal al servicio y luchas por el bien común, si prometes nunca contrariarme o harás que me arrepienta de esta decisión...
Her şeyden önce Defiance'ı düşüneceğine halkın yararı için suç örgütüne karşı savaşacağına ve bir daha asla sözümden çıkmayacağına ya da verdiğim bu karardan beni pişman etmeyeceğine yemin edersen..
Es una ofensa criminal.
Bu bir suç.
El laboratorio criminal encontró restos de sangre perteneciente a Samuel Aleko.
Suç laboratuvarı Samuel Aleko'ya ait kan izleri buldu.
No es una criminal.
- Suçlu falan değil.
Acaban de llamar del departamento de investigación criminal.
Biraz önce ofise yeni bir çağrı gelmiş.
Iba a incriminar a mi esposa de albergar a un criminal y se llevaría a las niñas lejos de nosotros.
Yoksa karımı tutuklayıp, çocuklarımızı bizden alacaklardı.
Cuidadano modélico, sin pasado criminal, pero luego, sin ninguna razón aparente sin razón alguna, apuñaló hasta la muerte a toda una partida de caza En los bosques de Pearl River.
Örnek vatandaş, sicili temiz ama sonra ortada bir sebep yokken Pearl River Ormanında bir grup avcıyı öldürmüş.
Nuestra marca no puede ser asociada a un producto... involucrado en una investigación criminal en marcha.
"Rodney markamızın, devam eden bir suç soruşturmasının merkezi olan bir markayla işi olamaz."
El peor criminal.
Hayden Price en kötü sabıkalılardandır.
EL CASO LLEVÓ A LA CREACIÓN DEL TRIBUNAL CRIMINAL DE APELACIÓN
Bu dosya temyiz mahkemelerinin kurulmasını sağladı.
Billy Hicks introdujo a Henry en la vida criminal, le contrató como sicario.
Billy Hicks, Henry'yi infazcı olarak işe alıp onu suç dünyasına sokan adamdı.
No soy una criminal.
Ben suçlu değilim.