Translate.vc / Spanish → Turkish / Dallas
Dallas translate Turkish
2,487 parallel translation
- Dallas.
- Dallas.
Incluso si tengo que dejar a Dallas y Dalia atrás gran parte del año?
Dallas ile Dalia'yı yılın en güzel zamanında yalnız bıraksam bile mi?
Dallas, ¿ qué estas haciendo aquí?
Dallas, ne yapıyorsun burada?
Haría cualquier cosa por ti, Dallas.
Senin için her şeyi yaparım, Dallas.
Gracias, Dallas.
Teşekkürler, Dallas.
El entrenamiento con Dallas me había aclarado las cosas.
Dallas ile takılmak olayları anlamamı sağladı.
Pero hay gente a la que no le gusta que les digan qué hacer, y Dallas...
Bazı insanlar, ne yapmaları gerektiğinin söylenmesini istemez. AYAKKABI İLE GİRİLMEZ
Era una de ellos.
Dallas, o insanlardan biriydi.
Iba camino a Dallas.
Dallas'a gidiyordum.
Soy su compañera de universidad, vengo de visita desde Dallas.
Üniversite ev arkadaşınım ve Dallas'tan ziyaretine geldim.
Debo decir, Dallas, que has sonado extrañamente sincera.
Şunu söylemeliyim. Bu alışılmadık bir şekilde içtendi Dallas.
Pensándolo mejor, quiero lo que se ha hecho Dallas Royce.
Tekrar düşündüm de. Dallas Royce'un yaptırdıklarından istiyorum.
Más te vale hablar con tu chica, Dallas.
Dallas'la konuşsan iyi olur.
Ahora hablan todas las noches por teléfono sobre el nuevo y macizo novio de Dallas, Yoni.
Şimdi her gece Dallas'ın genç erkek arkadaşı Yoni hakkında konuşuyorlar.
Dallas, ¿ quién es ese payaso?
Dallas, bu palyaço kim?
Me voy a quedar con Dallas hasta que averigüe lo que quiero hacer.
Ne yapmak istediğime karar verene kadar Dallas ile kalacağım.
Dallas.
Dallas mı?
No es culpa de Dallas, Noah.
Suçlaman gereken Dallas değil.
La temporada del croquet coincidía con la temporada copulativa, y Dallas parecía disfrutar su nueva vida como soltera, incluso si se alzaban algunas cejas.
Kriket mevsimi, çiftleşme mevsimine denk gelmişti. Ağız burun bükenlere rağmen Dallas da yeni başlayan bekarlığın tadını çıkarıyordu.
Es sobre Dallas.
Konu Dallas'la ilgili.
George, Dallas necesita ayuda y estabilidad y un compañero de croquet que no luzca como si tuviera ladillas.
George, Dallas'ın yardıma tutarlılığa ve bir kriket ortağına ihtiyacı var. Üstelik bu adamın zührevi hastalığı olmamalı.
Está bien, mira, no sé si Dallas querría que fuera su compañero.
Dallas onunla ortak olmamı ister mi bilmem.
Dallas, relájate.
Dallas, sakin ol.
Dejando de lado al tipo en el depósito de libros los Kennedy tuvieron un encantador viaje a Dallas.
Suikaste kadar Kennedy'lerin de Dallas tatili harika geçmişti.
Para Dallas Royce La limpieza de primavera significa afuera con lo viejo y adentro con el nuevo busto de Joy Behar que pidió.
Dallas Royce için bahar temizliği eskilerden kurtulmak ve ısmarladığı yeni Joy Behar kristalini almaktı.
¿ Dallas?
Dallas?
Estamos de acuerdo en una tienda de uniformes semiformal, la cual Dallas proporcionaría, y lo más importante, estamos de acuerdo sobre un salario por hora generosa lo que significaría que yo podría permitirme algún tipo de coche usado
Yarı resmî tezgâhtar üniformasında da anlaştık. Onu Dallas sağlayacaktı. Ama en önemlisi çok yüklü bir yevmiyede anlaştık.
Todavía estaba tratando de encontrar una manera de volar del nido mientras Dallas estaba ocupada llenando su nido vacío con algunos pollitos que no había visto en mucho tiempo.
Dallas boş yuvasını uzun zamandır görmediği piliçlerle doldururken ben kirişi kırmanın yolunu arıyordum.
Pero, Dallas, me sentiría muy asustado estando sola en esta casa grande y vieja.
Ama, Dallas, ben olsam bu koca evde çok korkardım.
Hola Dallas.
Merhaba, Dallas.
De luto como he estado, Dallas, Me sorprendió que no contactases conmigo.
Ben onca acı içindeyken, Dallas benimle hiç irtibat kurmamana şaşırdım.
En realidad no era ir a casa de nuevo, y Dallas lo descubrió, también.
Eski günleri geri dönmek mümkün değildir. Dallas de bunun farkına varıyordu.
Dallas, ¿ has visto a Tessa?
Dallas, Tessa'yı gördün mü?
¿ Dallas, podrías dejarme manejar esto, por favor?
Dallas izninle bana bırakır mısın?
Bueno, gracias, Dallas.
Teşekkür ederim Dallas.
Estábamos en Dallas.
Dallas'taydık.
Dallas es duro.
Ama Dallas zor bir rakiptir.
Fue herido en un automóvil que iba hacia el aeropuerto de Dallas situado en el centro de Dallas, junto con el gobernador Connally de Texas.
ve otomobilinde yaralanmasına sebep oldu. Dallas havaalanından Dallas şehir merkezine gidiyordu, Texas Connally valisi yanındaydı.
Fue abatido por las balas y su comitiva se acercó al centro de Dallas.
Konvoyu şehir merkezine yaklaştığı sırada, kurşunlarla yaralandı.
¿ Juega para Dallas?
Dallas için mi oynamıştı?
Gracias, Dallas.
Teşekkür ederim Dallas.
¡ Dallas!
Mm. Dallas!
Cuando no te veo me preocupo por ti, Dallas.
Seni görmediğimde, Senin için endişeleniyorum, Dallas.
Y yo quiero que Dallas crea que queremos su opinión.
Ben de Dallas'ın onun fikrini almak istediğimizi düşünmesini istiyorum.
Dallas, ¿ estás bien?
Dallas, iyi misin sen?
Dallas, es tu hija Dalia.
Dallas, senin kızın Dalia.
Dallas, Dalia está lista para que la recojas.
Dallas, Dalia alman için hazırmış.
Encontraré la manera de sacar a Dallas de la cama.
Ben Dallas'ı bu yataktan çıkarmanın bir yolunu bulacağım.
No puedes esconderte detrás del lenguaje callejeros, Dallas.
Çapkınım bugün.
Veo a través de ti.
Sokak jargonunun arkasına saklanamazsın Dallas.
¿ Porque Dallas no puede lidiar con el divorcio?
Dallas neden senin baş ettiğin gibi boşanmasıyla baş edemiyor ki?