Translate.vc / Spanish → Turkish / Dana
Dana translate Turkish
5,144 parallel translation
Tenemos que encontrar a Dana.
Dana'yı bulmalıyız.
Solo-Sólo síganme ¿ de acuerdo? - ¡ Dana!
Peşimden ayrıImayın!
¡ Por favor!
- Dana!
¡ Dana! ¡ Dana!
Dana!
¡ Dana! Mi pierna.
Dana!
Dana bebé, por favor respóndeme.
Dana bebeğim Iütfen ses ver.
- Michael. - ¡ Dana!
- Michael.
Dana bebé ¿ puedes oírme?
- Dana bebeğim beni duyabiliyor musun?
¡ Dana!
- Dana! Dana!
¡ Dana! ¡ Bebé!
Dana!
¡ Bebé, por favor! - ¡ Dana!
Lütfen bebeğim!
¡ Dana ¿ dónde estás?
Dana nerdesin!
- Vamos. ¡ Dana!
- Dana!
Dana. ¿ Qué estás haciendo Dana?
Dana. Ne yapıyorsun?
Dana Sawyer, actualmente vive en un asilo privado en la Costa Este.
Dana Sawyer şu anda güney sahilinde bir akıI hastanesinde yaşıyor. Hala kabuslar görmeye devam ediyor.
Dana, estos últimos días han sido increíbles.
Dana, Seninle şu geçen birkaç gün harikaydı.
¿ Esa cosa sobre chicharones? Perros calientes.
dana kızartması ile ilgili olan şey mi?
Si todas las chuletas de cerdo fueran perfec- -
Eğer her dana eti mükemmel olsaydı....
Pertenece a la teniente de fragata Dana Robbins, aviadora. Destinada a la compañía Benjamin Franklin.
Telefon numarası bir uçak gemisi olan Benjamin Frankli'nde görev alan denizci Dana Robbins'e ait.
Hacer daño a Dana Robbins y a los demás que hay a bordo no resuelve nada.
Dana Robbins'e ve gemideki diğerlerine zarar vermek hiçbir şeyi çözmez.
¿ Cómo llamas oportunidad a inventar una montaña de mierda sobre
Dana Scott hakkında bir sürü saçma sapan şey uydurmak... -... nasıl bir fırsat oluyor?
- Dana Scott? - No me inventé nada.
- Ben hiçbir şey uydurmadım.
Dana Wellington.
Dana Wellington.
¿ O ese hueso de vaca gigante que se está comiendo?
Ya da yediği bu devasa dana kemiğini?
El mismo día que fue el funeral de Dana Wellington.
Dana Wellington'ın cenazesiyle aynı günde.
Dana y yo... nos conocimos cuando ella seguía en la universidad y yo era camarero, intentando mantenerme al día con mis prestamos de estudiante, y nos enamoramos.
Dana ve ben o üniversitedeyken ve ben de barmenlik yaparken tanıştık o sıralar öğrenci kredimi ödemeye çalışıyordum ve aşık olduk.
Al Sr. Fortuna 500 no le gustó que su hija saliera con un pobre basurilla blanco, pero... luego Dana quedó embarazada.
Bay Zengin kızının benim gibi ezik güneyli birisi ile çıkmasını istemedi haliyle ama ardından Dana hamile kaldı.
Así que... un día uno de los lacayos de Wellington se apareció en mi puerta y me dijo que Dana había abortado, y me entrega un cheque, dice que tengo que irme de la ciudad y Wellington me arruinaría.
Vaziyet öyleyken bir gün Wellington'ın uşakları kapıma gelip Dana'nın kürtaj olduğunu bir de bana bir çek verip şehirden ayrılmak zorunda olduğumu yoksa Wellington'ın beni mahvedeceğini söyledi.
Wellington me vio, enloqueció y comenzó a gritar, justo ahí sobre la tumba de Dana.
Wellington beni gördü ve kafayı sıyırdı birden çığlık atmaya başladı tam Dana'nın mezarında.
Dana no tuvo un aborto después de todo.
Meğerse Dana kürtaj yaptırmamış.
La hermana de Dana, Marissa, lo crió como si fuera suyo.
Dana'nın kardeşi Marissa onu kendi çocuğu gibi yetiştirdi.
Dana sabía que una mentira sería lo único que lograría que te marcharas de Boston.
Dana seni Boston'dan ayıracak tek şeyin yalan olduğunu biliyordu.
Lo que quise decir es que conocí a tu tía Dana.
Teyzen Dana demek istedim az önce.
La tía Dana murió.
Dana teyzem öldü.
Si usted es su compañera, entonces, ¿ quién es la Agente Especial Dana Scully?
Siz onun ortağıysanız Özel Ajan Dana Scully kim?
Dana Caldwell iba a pensar que era muy guay con mi bicicleta.
Dana Caldwell bisikletimi klas bir biçimde tamir ederken görecekti.
Vale. Se llama Dana. Tiene 13 años y vive en la esquina.
İsmi Dana. 13 yaşında, hemen öteki sokakta oturuyor.
Entonces, ¿ en qué punto estamos con esta tal Dana?
Şu Dana meselesinde nerede kalmıştık?
¡ Dana!
Dana!
Bien, tenemos que encontrar a Dana.
Pekala Dana'yı bulmalıyız.
- ¿ Dana!
- Dana!
¡ Dana!
- Dana!
- ¡ Dana!
- Dana!
Dana.
Dana.
Ahh. Este lugar daña mi cerebro.
Burası beynimi ağrıtıyor.
Dana era todo lo que tenía en el mundo.
- Bu dünyada tek sahip olduğum şey Dana'ydı.
¿ Por qué mentiría Dana?
Neden Dana yalan söylesin?
Ella está amenazando con traer a la policía al puerto, y eso le daña los negocios a todos.
Limanı şerif departmanına vermekle tehdit ediyor. Herkesin işinin içine eder.
Bien, si daña al bufete, propongo que le descontemos lo que sume... Con gastos generales.
Eğer şirkete zarar verseydi, bu miktar ne olursa olsun genel masraflarla birlikte indirime giderdik.
No, soy la Agente Dana Scully.
- Hayır, ben Ajan Dana Scully.
Se llamaba Dana Caldwell.
Adı Dana Caldwell'di.