Translate.vc / Spanish → Turkish / Dava
Dava translate Turkish
21,179 parallel translation
Si no me gusta, te meteré una demanda.
Beğenmezsem dava açıveririm.
¿ Por qué nadie las buscó tras declararse el juicio nulo?
Dava düşünce neden kimse gidip onları aramadı?
Venga. Tu marido causó ese juicio nulo.
Haydi ama, dava hükmünün düşmesine senin kocan sebep oldu.
Ellos "accidentalmente" entregarían las pruebas en un caso ya cerrado.
Eğer, kanıtı kazayla başka yere koyarlarsa dava düşerdi.
Aunque mantengas el cargo, estás afectado.
Vali olarak kalsan bile, bu dava iz bırakır.
Este es un caso muy inusual.
Bu sıradışı bir dava.
Lo que queremos es toda la prueba relevante.
Dava ile ilgili tüm kanıtları istiyoruz.
Este es un caso inusual.
Bu, alışılmadık bir dava idi.
Existen algunas preocupaciones sobre que la familia de Thomas nos podría demandar, alegando que no hicimos lo suficiente para detenerlo.
Thomas'ın ailesi onu durdurmak için yeterince uğraşmadığımızı söyleyerek bizi dava edebilir.
Ahora, que por supuesto no es suficiente para atajar una acusación...
Tabii ki bu dava için yeterli bir sayı değil.
Me gustaría poder demandar por la cantidad de dinero He perdido en mi negocio.
Keşke ben de işimden kaybettiğim paralar için dava açabilseydim.
Estamos contrademanda por daños, señoría.
Zararlar için bir karşı dava açıyoruz, sayın yargıç.
Podemos utilizar esto como una acción de clase.
Bunu toplu dava olarak kullanabiliriz.
Usted está preocupado por una demanda?
Dava açmamızdan mı endişeleniyorsunuz?
¿ Quieres serio ser demandado por negar Mi hija, porque la admisión no se puede decir la diferencia Entre el Sermón de la Montaña dentro o sin comillas?
Alıntı ile çalıntı arasındaki farkı bilemediğinizden dolayı kızımı kabul etmediğiniz için size dava açmamı mı istiyorsunuz?
Así que usted está sujeto a juego, también.
Bu yüzden sizi de dava edebilirim.
Y estoy a empezar redondeo a cabo una demanda colectiva Para poner fin a todas las demandas acciones de clase,
Toplu davaların hepsini sonlandıracak yeni bir toplu dava açacağım.
llego a demandar.
ben de sana dava açarım.
Oh.
Cidden bir dava kazanmış birini.
Y si los atrapo trabajando en el caso, los arrestaré por obstrucción.
Eğer ikinizden birini dava üzerinde çalışırken yakalarsam ikinizi birden adalete engel olmaktan tutuklarım.
No mencionó Peter Procesar su ilegítima...
Peter'in yasadışı işler yapan birisine dava açmasından bahsetmedi.
El caso terminó en un juicio nulo. ¿ Por qué?
Dava geçersiz sayılmıştı. Niye ki?
Señoría, la defensa procede a descartar al jurado número 11 por causa justificada.
Sayın Yargıç, savunma dava için 11 numaralı jüri üyesinin reddini talep ediyor.
Señoría, la acusación procede a descartar al jurado potencial número 22 por causa justificada.
Sayın Yargıç, iddia makamı gizli jüri üyesi 22 numaranın dava için reddini talep ediyor.
Porque te lo advierto, la acusación no se conformará con menos, y es un veredicto que espantará a vuestros clientes.
Çünkü sana diyorum bak ; dava tam anlamıyla bitmeyecek ve bu suçlama müşterilerini kaçıracak.
¿ Un caso largo y sin fin?
Uzun süreli bir dava mı?
Sí, pero defenderemos mejor que Masters y Johnson han vuelto a la competición si ambos, Masters y Johnson, están en esa habitación.
Evet ama Masters ve Johnson aynı odada olursa o zaman Masters Johnson'ın işleri rayına oturtması dava için daha iyi olur.
No... no es posible, tengo que revisar esta declaración, y estoy trabajando en una lista de preguntas a los testigos de la acusación.
Gözden geçirmem gereken bir açılış konuşması var ve dava tanıkları için soru listesiyle ilgileniyorum.
Este caso se basa en cargos infundados orquestados contra mi marido por una acusación ambiciosa con el objetivo de acabar con años de trabajo científico.
Bu dava, kocamın yıllardır çalıştığı bilimsel araştırmayı yerle bir etmek amacıyla uydurulmuş bir dava.
Pues la buena noticia es que volvemos a estar en la brecha, y estamos a pocos días de dejar todo ese asunto del juicio atrás.
İyi haber ; ayaklarımızın üzerinde durmaya başladık ve günler sonra bu dava işini arkamızda bırakacağız.
¿ La demanda?
Dava mı?
¿ Una demanda judicial?
Dava açarak mı?
Creo que Jackson va a demandarme... por la custodia.
Sanırım Jackson bana dava açacak. Velayet davası.
Bueno, todos hacemos lo que podemos por la causa.
Dava için herkes elinden geleni yapıyor.
Voy a ser capaz de manchar mis senos con fluoruro y saborizantes hasta ese caso es completa.
Dava tamamlanana kadar sinüslerimi, florür ve aromalarla pisliklerden arındırmam gerekiyor.
Sí, un desagradable caso de furgonetas que dan envidia.
Evet, bir kamyonet dolusu iğrenç bir dava.
No le estamos hablando como abogado, le estamos hablando como cómplice.
Seninle bir dava vekiliymişsin gibi konuşmuyoruz. Seninle suç ortağıymışsın gibi konuşuyoruz.
- ¡ Voy a meterle un puro!
- Seni dava edeceğim.
Entonces podemos demandar a sus asnos.
- O zaman onlara dava açabiliriz?
- ¿ Qué es eso? - Es una clase de acción.
- Toplu dava bildirisi.
que estamos siendo demandados por cada caso Mike Ross ha tocado.
Mike Ross'un içinde olduğu tüm dosyalar için dava açılmış.
que sabían que venía, y salieron así que todos podrían dejar constancia de que ya se habían ido antes el traje vinieron abajo.
Bunun olacağını biliyorlardı ve kayıtlara dava açılmadan buradan ayrıldıklarının geçmesini istediler.
¿ cuánto están demandando a nosotros?
- Ne kadarlık dava açmışlar? - 100 milyon dolar.
Ya tenemos servida con el pleito.
Çoktan dava kağıdı elimize ulaştı. Saati yazmadı.
ver, no sé si has notado, pero estamos siendo demandados por $ 100 millones.
Farkında değilsin galiba ama 100 milyon dolarlık dava açıldı.
y no podrán demandar a nosotros para la devolución del dinero porque va a estar ya desaparecido.
Ve bizi paralarını geri almak için dava edemeyecekler çünkü para gitmiş olacak.
A cambio de que su familia no nos demande, quiere asegurarse de que el vídeo de Bo McClaren actuando con su hermana pequeña es destruido.
Bize dava açmamanın karşılığında Bo McClaren'in kardeşini oynattığı tüm görüntülerin yok edilmesini istiyor.
- Implantes, señora. - ¿ Eso eran implantes?
Poposu için açılmış dört ayrı dava var, implantlar için yani efendim.
Los padres de Heather han decidido pedir la custodia del chico y para hacer eso, quieren que yo renuncie a mis derechos como padre, lo cual haré, sin dudarlo.
Neden etkilesin ki zaten? Heather'ın ailesi, çocuğun velayetini almak için dava açmaya karar vermiş. Bunun için de benden babalık haklarımdan vazgeçmemi istediler.
Tres demandas serias fueron interpuestas contra él - en los últimos seis meses.
- Geçen altı ay içinde hakkında üç ciddi dava açılmış.
Ella también estaba demandando una parte del trato de "tormenta de oro".
O da Chris'i "Altın Kasırga" anlaşmasındaki payı için dava ediyor.