English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Dañó

Dañó translate Turkish

570 parallel translation
Me temo que se dañó, pero deberemos arriesgarnos.
Maalesef kırılmış ama bu riski almalıyız.
El duque no le dio, el duche no se dañó, y la duquesa se defendió.
Duke eğildi, Douge atladı ve Düşes atlamadı.
- ¿ Y si su cerebro se dañó?
- Sanırım beyni hasar görmüş.
El fuego antiaéreo dañó un poco las alas. Eso es todo.
Uçaksavar ateşinde, kanadımız hafif zarar gördü, hepsi bu kadar.
Claro que nada se dañó.
Elbetteki zarar yok.
Ese torpe de Walsh no sólo dañó su nave para salvar su pellejo...
O sersem, Walsh, yalnızca kendi gemisini değil...
De hecho, específicamente, me dañó el tórax.
Zarar veriyor. Esasen, özel olarak, göğüs kafesim zedelendi.
Se dañó...
O şeydi...
Se dañó en el espacio profundo.
Derin uzayda zarar görmüş.
Cuando se peleó con Compton, dañó algunas de sus células.
Compton'la mücadelende, onun bazı hücreleri zarar gördü.
La colisión seguramente dañó el coche.
Çarpışma sonucu araba epey zarar görmüş.
En consecuencia, se dañó el alerón izquierdo.
Sol taraf hasar gördü.
- ¿ Se dañó Ud.?
- Yaralandınız mı?
- Sólo dañó bastante el automóvil.
- Arabaya çarpmış, o kadar.
Se le dañó el oído cuando estuvo en artillería.
Kulakları zedelenmiş. Askerde mekanizma taburundaymış.
La película se dañó y tuvo que ser reparada.
Fil koptu ve onarılması gerekiyordu.
Él dañó esta institución materialmente, no sólo moralmente.
Bu kutsal kuruluşa yalnızca manevi olarak değil maddi olarak da zarar verdi.
Sin embargo... uno de nuestros Sistemas de Apoyo vitales se dañó gravemente.
Ama, bir yaşam destek sistemi ciddi olarak hasar gördü.
El Arzobispo de Siena aun está en coma, después que en el atentado de la semana pasada, una bala... le dañó la arteria carótida. Lo más grave... es que aunque aún respira normal por la traquea, está muerto cerebral.
Sienna baş piskoposu geçen haftaki saldırıda aldığı kurşun yarası nedeniyle halen komada.
El nunca antes dañó a nadie.
Daha önce hiçkimseye zarar vermedi.
¿ Dañó realmente tu auto? . No.
Gerçekten arabana zarar verdi mi?
Y nada jamás la dañó más que esto.
Şimdiye kadar ki hiçbir şey bundan daha fazla yaralamaz.
Ese cuchillo dañó sólo el hueso, por suerte no tocó nada vital.
Bıçağı çene kemiği üzerinde yakalamışsın böylece yaşamsal herhangi bir şeye dokunmamış.
- Hola, mi lavadora se dañó. ¿ Estás bien?
- Çamaşır makinesi yine bozuldu, iyi misin?
Childs, ve a ver si dañó al tractor.
Childs, gidip bak bakalım, çekiciye de bozmuş mu?
Parece que el negativo se dañó.
Negatif hasar görmüş gibi.
Se dañó la parte superior.
Üst kısım zarar görmüş.
Una tormenta dañó el motor.
Parçacık fırtınasına girdim. Motor hasar gördü.
La pala se dañó.
Motor gitti.
Alguien dañó nuestra propiedad, amigos, y cometió un grave error.
Birileri bizim mekanımıza sataşarak büyük hata yapmış.
Mire señora, solo porque mi abuelo no dañó el ambiente y ni explotó obreros -... eso no me convierte en un pelandrún.
Büyük babamın çevreye tecavüz etmeyip, işçileri sömürmemesi, beni köylü yapmaz! Ve bu onun çevreyi mahvetmek ve işçileri sömürmek istemediğini göstermez, eminim oda isterdi.
Pero no se dañó nada importante. EQUIPO DE PROPULSION SISTEMA DE GUIA
Neyse ki, önemli bir hasara yol açmadı.
El terremoto lo dañó, pero es un buen órgano.
Deprem binayı fena hırpalamıştı ama orgun sesi gayet iyi.
Un poco de polvo nunca dañó a nadie.
Biraz kirin kimseye zararı olmaz.
Desgraciadamente, se dañó tanto el resonador
Ve ne yazık ki rezonatör ciddi şekilde zarar görmüş.
El primer ataque dañó los escudos.
İlk saldırı kalkanlara zarar verdi.
¿ El golpe te dañó el cerebro?
O darbe birkaç tahtanı mı çatlattı?
¿ El panecillo te dañó el cerebro?
O bisküvi beyninin zarar görmesine mi neden oldu?
Apretó y dañó mi cuello en 1988 ".
1988'de boynumu sıktı, çekti ve acıttı.
¿ Apretó y dañó mi cuello en 1988?
1988'de boynunu sıktı, çekti ve acıttı mı?
Si un chico de segundo grado me dañó,
Eğer ikinci sınıftan bir çocuk beni döve biliyorsa
Se dañó la médula espinal por la décima vértebra.
Onuncu omurun çevresindeki omurilik zarar görmüş.
El tener al bebé me dañó los riñones y eso es todo.
Jack Jr.'ı doğurduğumda böbreklerim hasar gördü şimdi de iflas etti, o kadar.
El hombre de negocios judío Nathan Krakauer fue condenado a la cárcel porque dañó la reputación del gobierno.
Göster. İşte. Dinle.
" La sobrecarga dañó los circuitos de tiempo y de vuelo.
" Aşırı yükleme zaman devrelerinde kısa devre yaptırdı ve uçuş devrelerini bozdu.
Una bala dañó mis instrumentos.
Mermi aletlere hasar verdi.
Gracias a Dios, la bomba no dañó el área de investigación. No comprendo.
Tanrıya şükür bomba araştırma bölgesine zarar vermedi.
¿ Qué tanto dañó el Jag?
- Jaguar'a ne kadar hasar vermiş? - Tamir edilebilir durumda.
Y al hacerlo dañó el orgullo y la dignidad de los nobles.
"... ve böylece asillerimizin gururunu kırıp, onları incitmiştir. "
El coche de mi tío se dañó en la puerta.
Dayımın arabası tam kapısının önünde bozulmuştu.
el pelotazo parece que lo dañó un poco.
Son yavaş atışı biraz sarstı gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]