Translate.vc / Spanish → Turkish / Deacon
Deacon translate Turkish
912 parallel translation
Gracias, diácono, pero éste es un asunto familiar.
Teşekkürler Deacon, ama bu bir aile meselesi.
Ned Deacon.
- Ned Deacon.
Coronel, el diácono dice que conoce muy bien esta zona. ¿ Verdad, diácono?
Albay, Deacon buraları çok iyi tanıdığını söylüyor. Değil mi, Deacon?
El diácono ayudaba a escapar al norte a esclavos fugitivos a través del pantano.
Ama Deacon kaçak köleleri bataklıklardan geçirerek kuzeye kaçırıyormuş.
Ann Mary Deacon.
Ann Mary Deacon.
Ann Mary Deacon, enterrada viva.
"Ann Mary Deacon, canlı canlı gömüldü."
Mary Ann y Deacon, ¿ qué hay de sus derechos?
Peki, Ann Mary Deacon, onun hakları ne olacak?
Quisieron implicarme en el asesinato de la chica Deacon.
Bilmiyorum. Beni cinayetle suçlamaya çalıştılar.
"Ann Mary Deacon, enterrada viva".
"Ann Mary Deacon, canlı gömüldü."
¿ Y Ann Mary Deacon, qué hay de sus derechos?
Ann Mary Deacon'un hakları neydi?
Todo el mundo me llama "Fuzzy".
- John Deacon. - Ama herkes bana Fuzzy der.
Nos han dejado su nombre como contacto para John Deacon.
" John Deacon'ın yakını olarak sizin adınızı verdiler.
Soy amigo de John Deacon, y nos preguntábamos si podemos saber...
Ben John Deacon'ın bir arkadaşıyım. Hastalığının gidişatı konusunda bilgi almak istiyorduk.
Deacon, vigila bien a este tío.
Deacon, bu adama çok iyi bak.
Éste es Deacon, el hermano de Ted.
Bu Ted'in kardeşi Deacon.
¡ Deacon!
Deacon.
PARA DEACON
"DEACON'A"
Robaste la cesta de Pascua de Deacon.
Deacon'un Paskalya sepetini çaldın.
¿ El diácono John Larkin?
Larkin, Deacon John Larkin.
- Esta Deacon? - Está en la oficina, pero nadie lo va a alejar de su teléfono.
- Hey, Deacon buralarda mı?
Deacon, esperaba poder...
Selam, Dicon, benim...
Deacon Odell.
Deacon Odell.
¿ Diacono?
Deacon? Ne?
- Su Diaconía.
- Majesteleri Deacon. Merhaba.
Soy el Diacono.
Benim adım Deacon.
¡ Diacono!
Deacon!
a su humilde benefactor. su guía espiritual y eterno dictador! El Diacono del Dez!
Alçakgönüllü koruyucunuz ruhlarınızın çobanı ve hayatınızın diktatörü Deez'in Deacon'ı.
Diacono!
Deacon!
Acostumbra estar en Peep-O-Rama en la calle Deacon.
O, Deacon Caddesindeki yerde oturur.
- Hermano Deacon, lleva el plato de limosnas por aquel lado.
Kardeş deacon, o taraf'dan parayı alsana.
Deacon Frost.
Deacon Frost.
Deacon. Tienes una visita.
Deacon, seni görmek isteyen biri var.
Deacon lo quiere vivo.
Dick Blade'i canlı istiyor!
Así ahorrará en personal.
Deacon bunu sana pahalıya ödetecek.
¿ De qué es esa cicatriz?
O yara izi nasıl oldu Deacon?
No lo entiendes, este tipo es fenomenal.
Deacon, beni anladığını sanmıyorum. Bu adam berbat biri.
Y él me recibió con los brazos abiertos.
Ve Deacon bana kucak açtı.
Deacon.
Deac, ben...
Realmente doloroso, un problema para el equipo, ¿ no?
- Selam Spence. - Selam Deacon. Kalamayacağım.
Hay un chelista realmente famoso de China, Li Fong algo.
Deacon ve Kelly perşembe gelemiyorlar. Gerçekten mi?
No es buen negocio, Carrie Me refiero, la mujer de Deacon...
Çok ta önemli değil Carrie. Demek istediğim Deacon'ın karısı söylediğine göre 7 kilo almış.
Hablaste con Deacon sobre esto?
Bu konuyu Deacon'la mı konuştun?
Tras años de una exahustiva investigación... el departamento llego a la conclución que el detective Samuel Deacon Kraft, un oficial con graves desordenes psiquiátricos y disciplinarios fue el responsable de la serie de asesinatos llamados "Los asesinatos de Candyman".
Uzun ve yorucu bir araştırmadan sonra... dedektif teğmen Samuel Kraft için bir karara varıldı. Pskiyatrik ve disiplinsizlik geçmişi olan bu memurun... seri işlenen Şeker Adam cinayetlerinin sorumlusu olduğu tespit edilmiştir.
¿ No sabes nada de Deacon?
Deacon'dan haber var mı?
Deacon y Kelly nos vendrán a buscar en... ya.
Deacon ve Kelly, bizi almaya her an gelebilir.
Deacon se lo dijo.
Deacon söyledi.
¿ Le contaste a Deacon?
Bunu Deacon'a mı anlattın?
- Deacon.
- Deacon.
El diácono ha hallado un vado.
Deacon ileride bir yer buldu.
- John Deacon.
- Willy.
- Algo sobre su prognosis, o... - John Deacon?
- John Deacon mı?