Translate.vc / Spanish → Turkish / Debate
Debate translate Turkish
2,454 parallel translation
Herschel fue un instrumento valioso para el debate sobre la posibilidad de vida extraterrestre.
Herschel dünyadışı hayat olasılığı hakkında tartışmaları daha da ileri götüren bir araçtı.
Fue el principio de un debate moral sobre las películas de gánsteres que sigue en pie actualmente. También durante los 30, el periodista Ben Hecht escribió y H. Hawks dirigió Scarface.
1930'da gazeteci Ben Hecht'in yazdığı ve Howard Hawks'ın yönettiği "Yaralı Yüz" gangster film türünü bir Yunan Tragedyasına dönüştürdü.
Y luego tuvimos un pequeño debate, y luego Meredith dijo que ella también cree en ellos.
Biraz tartışıyorduk ve Meredith kendisinin de inandığını söyledi.
Sí, como, um... las cosas que los periódicos ignora, como el brindis, el eterno debate.
- Evet, aynen... Gazetelerin görmezden geldiği şeyler... Kızarmış ekmekteki, kısır tartışmalar gibi.
Jake, ambos sabemos que ése es un tema de debate dentro de la comunidad médica.
Jake, ikimizde bu konunun tıbbi literatürde hala tartışıldığını biliyoruz, değil mi?
- Club de debate, becado.
-... tartışma klubü, okul başkanlığı.
El Capitán Rex se debate entre guardar lealtad a su superior y sus compañeros clones.
... Yüzbaşı Rex, komutanı ve adamları arasındaki sadakati dengelemeye çalışıyor.
En todo caso, le estoy entrevistando, pero preferiría llamarlo un debate.
Bir şey varsa, seninle görüşürüm,.. ... ancak ben buna tartışma demeyi tercih ederim.
lideres empresariales y lideres sindicales discuten asuntos que segun ellos son los responsables por el crecimiento del desempleo en el mundo tales como la subcontratacion de companiias extranjeras o el trabajo de inmigrantes la causa real esta siendo desviada del debate publico y esta es el desempleo tecnologico. es una evolucion natural de la industria. no requiere seguro de salud o prestaciones y no forma parte de un sindicato. muestra el patron de la automatizacion de maquinas reemplazando el trabajo humano definitivamente.
Politikacılar, iş dünyasının önde gelenleri ve iç gücünün liderleri dünyada her gün artan işsizlik için, yabancı şirketlerin dış kaynakçılığı veya göçmen iş gücü gibi nedenleri sorumlu tutma mücadelesi içerisindeyken, asıl gerçek neden olan "teknolojik işsizlik", halk arasındaki tartışmalarda yer almamaktadır. Kapitalist sistemin gelir arttırma düşüncesi üzerinden temellenmesinin sonucu olarak kazanç payını arttırma amacını edindi, makinelerin insanoğlunun yerine geçme eğilimi, endüstrinin ileryişinin doğal sonucudur. Makinelerin ara vermeye ihtiyacı yoktur, sağlık sigortasına gerek yoktur ve işçi sınıfı gibi sürekli taleplerde bulunmazlar.
¿ Luzco como alguien que debate?
Senin gibi biriyle herhangi bir şeyi tartışacak biri mi sandın beni?
No es una oferta para responder sí o no y no es un debate.
Bu bir teklif değil, tartışmayacağız da.
He tenido un debate interno sobre si enseñarte o no el espejo.
Sana aynayı gösterip göstermeme konusunda bir çeşit iç çatışma yaşadım.
Durante el debate el número 242, se nombró.
Konuşma sırasında 242 deyip durdular.
"Rompes el silencio con un debate"
Bir tartışmayla sessizliği bozdun.
Stuart deja de decir eso. El debate ha terminado.
— Stuart, şunu söylemeyi bırak.
No, el debate no ha terminado
— Tartışma bitmiştir. — Hayır, bitmedi.
Una de las cosas que a menudo se oye en el debate sobre el cambio glaciar es que existen glaciares en todo el mundo que también son cada vez más grandes y siguen creciendo, entonces, ¿ cómo puede ser eso? ¿ Cómo puede ser una respuesta a una señal del calentamiento global?
Buzul erimesiyle ilgili münazaralarda sık duyduğunuz şeylerden birisi de "Dünya üzerinde büyüyen ve gelişmekte olan buzullar da var Peki bu nasıl oluyor, nasıl oluyor da bu küresel ısınmanın ispatı?" deniyor.
En realidad, vi su trabajo en la pasada primavera y eso en cierto modo cambió mi vida en el sentido de que tenía que dejar lo que estaba haciendo, que estaba trabajando para Shell, y participar en este debate de una manera mucho más profunda.
O'nun çalışmalarını geçen ilkbahar gördüm. Ve hayatımı öylesine değiştirdi ki Shell adına yaptığım işi bırakmama ve bu münazaraya çok daha samimi şekilde dâhil olmama neden oldu.
Más cerca de casa, con la forma gobierno adelante en las encuestas de opinión, el foco del debate en las próximas elecciones generales de hoy cambió de la economía a la amenaza terrorista doméstica.
Yurda gelince, hükümetin seçim anketlerinde açık ara önde olmasıyla birlikte yaklaşan genel seçimlerde tartışmaların odağı ekonomiden iç terör tehdidine kaydı.
- Debate.
- Hayır, münazara.
¿ Somos porristas del equipo de debate?
Münazara takımı amigo kızları olarak mı?
Perdona. Sabes cuánto me altero la víspera de un debate.
Münazaradan bir gün önce geriliyorum işte.
- Y abrir el debate.
- Onları gerçek bir tartışmaya it.
No es que tenga sentido tener un debate cultural con una de mis alucinaciones, ¿ pero no piensas que debes tener un poco de respeto?
Kendi halüsilasyonlarımdan biriyle kültürel bir tartışmaya girmenin bir manası yok ama, biraz saygıyı hak etmiyor mu?
Vamos a seguir con el debate...
Bu söyleşiye devam etmesini umuyoruz...
Bien, ¿ qué tal un debate de frecuencia? Cosas que no pueda dejar de pensar.
Peki ya bahsetmeden duramadığı anılar?
Él insiste en que debe ser hecho... Sin grandes discusiones... o debate o algún cambio... del tipo de, tu sabes... una autorización inmediata para usar la fuerza financiera.
Doğru düzgün bir görüşme yapmadan veya üzerine hiç tartışmadan, hiç değişiklik yapmadan finansal gücün acilen kullanılması yönünde kanun çıkması için ısrar etti.
¡ El debate!
Ben sadece tartışma yapmak istiyorum.
Hubo un claro ganador del primer debate.
İlk tartışmanın açık galibi Marty Huggins oldu.
Fue un debate muy animado.
- Beyler. Çok esprili bir tartışmaydı.
Hasta usted vaciló en el último debate.
Siz bile son seferde ikilemde kaldınız.
Hagamos el maldito debate.
Tartışalım
Bueno, McCain no puede cancelar el debate y Palin cancelar la entrevista en la misma semana.
McCain bu referanduma devam etmeli Palin Katie Couric'i aynı hafta iptal etti
... el debate del viernes debe proceder.
Cuma tartışması da başladı
Pero ella hará un buen trabajo en el debate, ¿ verdad?
Şimdi iyi bi iş çıkaracak di mi?
Bien, esto surgió en el debate del 96.
Tamam bu da 96 tane geldi
Mark, mira, el debate es en cinco días.
Mark, bak 5 gün sonra müzakere var
Pienso que ese debate será una deblacle de proporciones históricas y épicas.
Bence bu müzakere tarihe damga vurur çok iyi bir yoldayız
El debate es en cuatro días, y no está funcionando, Gobernadora.
4 gün var referanduma ve böyle olmaz Vali
¿ Recuerdas tu debate con Halcro?
Halcrodaki adayı hatırlıyor musunuz?
¿ Cuántas preguntas debe responder Sarah Palin en el debate?
Sarah Palin kaç soruya cevap verecek?
Te deseo un gran debate.
Sana oylamada bol şans dilemek istedim
Loq ue vamos a ver es probablemmente el más esperado debate entre vice-presidentes que yo haya cubierto.
muhtemelen birazdan çok sinir bozucu bir oylamaya tanık olucaz ki bu önemli bişey
Para que yo gane este debate.
Kazanalım diye
Bienvenidos al primer y único debate vice-presidencial del 2008 entre la nominada republicana, la Gobernadora Sarah Palin de Alaska, y el nominado demócrata, Joe Biden de Delaware.
2008 başbakanlık seçimleri referandumuna hoşgeldiniz cumhuriyet adayı Vali Sarah Palin Alaska, ve Demokratik aday Joe Biden Delaware.
Muy bien aquí vamos. CBS dice que las encuestas de indecisoa le dan al debate Biden, 46 % ; Palin, 21.
CBS bu konuda bir çok açıklama yaptı ama Biden, % 46 Palin, 21.
esta es la gran victoria de debate en la historia de la república.
Bu, cumhuriyet tarihinin en büyük referandum tartışması
El Senador McCain la felicita por el magnífico debate.
Senator McCain sizi tebrik etmek istiyor harikaydınız
El primer dominó es un debate económico que si John McCain no cambia pronto, verán mucho más azul en este mapa y más problemas para John McCain.
Ve ilk ekonomik aday John McCain yakında burda olacak bir çoğu haritada bile yok John McCain içiN.
Mucho pensamiento y debate está en el credo de la prevención del delito.
Suç önleme işine yönelik bir sürü tartışmalar yapıldı.
Esto no esta abierto a debate.
Bu konunun halk tarafından tartışılacak bir yanı yok.