Translate.vc / Spanish → Turkish / Deberías
Deberías translate Turkish
61,543 parallel translation
Deberías irte.
Gitmen lazım.
Deberías... considerando que puedo matarte antes que te dieras cuenta.
Yerinde olsam korkardım. Özellikle de sen farkına bile varamadan seni öldürebileceğimi düşünürsek.
Sí, Mick. Dada tu casa de cristal, no deberías arrojar piedras.
Tencere dibin kara, seninki benden kara.
Lo siento, Jefferson. Deberías regresar al Waverider.
Kusura bakma Jefferson, senin Dalgagüdücü'ye dönmen gerek.
Deberías haberme dejado que los matara en lugar de interpretar este estúpido papel.
Aptal rol yapma fikri yerine direkt onları öldürmeme izin vermeliydin.
Creo... Que deberías acostumbrarte a vivir entre rejas.
Bence kafeslerde yaşamaya alışsan iyi olacak.
Diazepam... podría decirse que tengo tolerancia, pero no deberías preocuparte por mí ahora mismo.
Bağışıklığım var diyebiliriz ama şu an benim için endişelenme.
Deberías sentirte honrado de que te ofrezca mis servicios.
Sana hizmetlerimi sunduğum için onore olmalısın.
Creo que estoy señalando lo obvio cuando digo que maté a tu madre, por solo eso, deberías haberme asesinado.
Bence anneni öldürdüm derken açık gerçeği söylemiş oluyorum ve sadece bunun için bile beni öldürmeliydin.
Deberías elegir a tus amigos más sabiamente.
Dostlarını daha düşünerek seçmelisin.
- ¿ No deberías estar buscando otra cosa?
- Başka bir iş araman gerekmiyor mu? - Hayır, hayır.
Deberías venir.
Sen de gelmelisin.
Deberías preguntarle cómo se siente.
Ona nasıl olduğunu sormalısın. İşler tersine dönebilir.
Y deberías estar orgulloso de ella.
Onunla gurur duymalısın.
Deberías acompañarme esta noche.
Bu akşam burada bana katılmalısın.
- Deberías disculparte.
- Özür dilemesi gereken sensin.
Deberías hablar de por qué se refieren al orgasmo femenino como "venirse".
Kadın orgazmlarına neden "gelmek" dendiğinden söz etmelisin.
- Gus, deberías...
- Gus, sen...
Deberías alegrarte por mí.
Benim için mutlu olmalısın.
Pues, tal vez no deberías hacerlo entonces.
O zaman belki de bunu yapmamalısın.
Tal vez deberías ir a la policía a dar tu declaración.
Muhtemelen Polise gidip ifade vermelisin.
Creo que deberías decirle a tu mamá.
Gerçekten de olanları Annene anlatman gerektiğini düşünüyorum.
Tal vez deberías irte a casa y dejarme hacer mi trabajo.
Belki de evine gitmelisin. Bırak da işimi yapayım.
Callie, tú... tienes 17 años, estás en último año del instituto, deberías estar haciendo cosas normales.
Callie, sen daha 17 yaşındasın lise son sınıf öğrencisisin, daha normal şeyler yapman gerekiyor.
Mi amor, tu mamá y yo lo discutimos y no estoy segura de que quieras oír lo que voy a decir pero ambas creemos que tú deberías aceptar el acuerdo.
Birtanem, Annen ve ben bu konuyu konuştuk ve söylemek zorunda olduğumuz şeyi duymak isteyeceğini sanmıyoruz ama gerçekten ama gerçekten itirazı kabul etmelisin.
Deberías... irte.
Gitsen iyi olur.
Tal vez deberías tomar una clase de defensa personal o algo así.
Belki de kendini savunma dersleri falan almalısın.
Creo que deberías preguntarle.
Bence ona sormalısın.
- Deberías estar un poco agradecido.
- Biraz minnet duyabilirsin.
Deberías sentirte bien por eso.
Bu konuda gerçekten sevinmelisin.
Y también deberías fijarte por donde caminas.
Ve ayrıca gittiğin yerede dikkat etmelisin.
Deberías ir a casa.
Eve gitmelisin.
No deberías haber vuelto a Rusia.
Rusya'ya asla dönmemeliydin.
¡ Thea, deberías haber acudido a mí!
- Thea, bu konuyu benimle konuşmalıydın!
Sé lo severamente problemático que es lo que te voy a decir, pero Susan es tu novia, así que si alguien tiene que arreglar esto, creo que deberías ser tú.
Diyeceğim şeyin ne kadar ağır ve zor olduğunu biliyorum ama Susan senin sevgilin, yani biri bu durumu düzeltecekse bence bu kişi sen olmalısın.
Señor Queen, tú no deberías estar aquí.
Bay Queen, sizin burada yeriniz yok.
¿ Sabes qué? , si eso fuera cierto, quizás deberías haberte anticipado a esto.
Dediğin doğru olsaydı bunun olacağını tahmin etmen gerekirdi.
Tú no deberías estar aquí.
Burada olmamalısın.
¿ Qué es esta monstruosidad? Deberías estar descansando.
Bu nasıl bir gaddarlık?
Maldita sea, Lyla. Deberías habernos informado del plan.
Kahretsin Lyla, bizi plana dahil etmeliydin.
Con respecto a Helix, tú sabes por qué no apoyé tu jugada, y sabes... o deberías saber... que no tiene nada que ver con falta de confianza.
Helix konusunda seni niçin desteklemediğimi biliyorsun. Ayrıca bunun güvensizlikle alakalı olmadığını biliyorsundur ya da bilmelisin.
Deberías estar bien en un par de semanas.
Birkaç haftaya hiçbir şeyin kalmaz.
Bueno, a lo mejor deberías empezar, porque yo no soy Oliver, Johnnie.
- Belki düşünmeye başlasan iyi olur çünkü ben Oliver değilim, Johnnie.
Creo que deberías averiguarlo.
Sanırım bunu öğrensen iyi olacak.
Bien, creo que deberías reconsiderar hacer todo esto de la rueda de prensa.
Bence basın toplantısı yapmayı yeniden düşünmelisin.
Quizá deberías ver de nuevo ese vídeo.
Belki de videoyu tekrar izlemelisin.
Está bien, pero deberías saber que si hubiera tenido mis T-spheres, habría...
Sorun değil ama T kürelerim olsaydı var ya... -... işte o zaman- -
Si hay alguien aquí, deberías saber que sé artes marciales.
İçeride biri varsa dövüş sanatları biliyorum... -... haberiniz olsun.
No deberías haberte enamorado jamás de Burkhardt.
Burkhardt'a hiç âşık olmaman gerekiyordu.
Creo que tal vez deberías hablar con tu padre.
Bence babanla konuşsan daha iyi olur.
Probablemente no deberías quedarte aquí ahora.
Burada kalmasan iyi olur.