Translate.vc / Spanish → Turkish / Dec
Dec translate Turkish
143 parallel translation
Vaya a dec ¡ ries a esos soldados Tejanos que qu ¡ ere llevar al otro lado un carro cargado de pólvora.
Bütün yapacağımız onunla karşıya geçmek ve Bu Texas Ranger'lerine bir araba dolusu barutu karşı tarafa geçirip Apaçilerle alışveriş yapacağımızı söylemek.
Yo dec ¡ r por qué ven ¡ r.
Lassiter'in neden geldiğini söyleyeceğim.
Algo que dec... ¿ Hay algo que quiera decirme?
- Bana söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Irá a dec ¡ rie al p ¡ Ioto que hay n ¡ ebIa. Estará muy ocupado dando vueltas.
Herhalde pilota sisi haber vermeye gitti, kendisi daireler çizmekle meşgul ya.
- ¿ Qué qu ¡ eres dec ¡ r?
- Ne demek istiyorsun?
- No Io puedo dec ¡ r de forma más clara.
- Daha basit ifade edemem.
¿ Cómo puedes estar ahí mojando el vestíbulo s ¡ n tacones n ¡ equ ¡ paje y dec ¡ r que no tenemos hab ¡ tac ¡ ón por m ¡ culpa?
Lobilerini ıslatarak burada durmaya nasıl tahammül ediyorsun? Topuk yok, bavul yok sen de tutmuş oda olmaması benim suçum mu diyorsun?
- Es su dec ¡ s ¡ ón.
- Sen bilirsin!
¿ Cómo puedes dec ¡ r eso?
Böyle bir şeyi nasıl söylersin?
- No quería dec ¡ r eso.
- Bununla bir şey ima etmedim.
Tú haz Io que qu ¡ eras, pero yo he dec ¡ d ¡ do t ¡ rar Ia toalla.
Kendi kararlarını vermek zorundasın şimdi. Ben bırakmayı seçtim.
¿ Qu ¡ ere dec ¡ r que no podemos quedarnos a rezar?
Yani karımın ve benim dua edemeyeceğimizi mi söylüyorsunuz?
¿ No puede dec ¡ ries que no vamos con usted?
Sizinle olmadığımızı söyleyemez misiniz?
Te voy a dec ¡ r algo. No ¡ mporta Io que suceda,
Sana bir şey söyleyeceğim, ne olursa olsun,
Sólo qu ¡ ero dec ¡ ries dos palabras.
Sadece iki kelime söyleyeceğim.
- Adelante. Louis, queremos dec...
Lewis, biz sadece...
DŽjeme dec'rselo.
Dur sana söyleyeyim.
T + ¦ dec + ías que no se consigue la suerte sino que se la fabrica.
"Almazsın, yaparsın."
Dec ¡ s que el cielo no existe.
Cennetin var olmadığını yazmışsın.
¨ Qu dec ¡ s?
Sen neden bahsediyorsun?
Me dec ¡ as que canalizaste tu tasa art ¡ stica por las manualidades, ¨ no?
İçindeki sanatçı damarını elişi yardımıyla mı keşfettiğini söylemiştin?
Te mandaron a vos a dec ¡ rmelo.
Ve bunu bildirmek üzere seni seçtiler.
No, yo ped ¡... venir a dec ¡ rtelo porque... ch , la verdad es que...
Hayır, bunu sana bildirmeyi... ben istedim çünkü... Aslına bakarsan beni çok kötü...
Ni a vos te importa. - Dec ¡ la verdad.
- Bırak gideyim!
Dec ¡ vos. Decime. Vos sab s que tu opini ¢ n es algo que me... que me interesa de verdad, te digo, ¨ eh?
Senin fikrinin benim için ne kadar önemli olduğunu bilirsin.
"Antonito", como vos dec ¡ s, es periodista pol ¡ tico.
Senin deyiminle "Antonio'cuk"... bir siyaset yazarıdır...
T ¡ enes que dec ¡ r algo.
Birşeyler söylemelisin, hadi...
Un Capitán tiene que ser dec...
Bir Kaptan olacaksan...
Aún no hay nada dec ¡ dido.
- Hiçbir şey kararlaşmadı.
Su gobierno quer'a devolvŽrmela, dec'a la carta, pero mi presencia f'sica se requer'a inmediatamente...
Mektuba göre, bütün mal varlığı bana kalmış, lâkin, acilen hazır bulunmam gerekiyormuş...
Había cumplido un año y medio en 1988... para conectarse a ordenadores diciembre sin autorización.
1988'de DEC ağına sızmaktan dolayı 1.5 yıl ceza aldı...
Perdona. ¿ Qué dec ´ ias?
Üzgünüm. Ne diyorduk?
Deb ´ i dec ´ irselo todo.
Ona her şeyi anlatmalıydım.
Efectivamente así es.
Evet, Ant ya da Dec.
¿ Estás bien, Dink?
Her şey yolunda mı Dec?
¿ Estás con él?
Orada mısın Dec? Kristen.
Y exactamente dec ¡ r parlamentos es lo que ustedes hacen. Pero eso no es doblaje.
Hepinizi dinliyorum ve tek yaptığınız replikleri okumak.
¿ Hay algo que pueda dec ¡ rme?
Bize söyleyebileceğiniz bir şey var mı?
Eres buena en eso también, pero... tú... eras tú. Lo que quería dec ¡ r es esto.
Söylemek istediğim şu.
S � lo dec � a.
Öylesine diyorum.
Muy bien, como dec � a mi amigo Andre sale de Baltimore.
Pekala, diyordum ki, Bizim Andre Baltimore'dan yola çıkıyor.
Dijo que si me dec � a ad � nde iba tendr � a que dec � rselos.
Eğer bana söylerse, size söylemek zorunda... kalacağımı söyledi.
S � que nos recuerdas a los dos sentados en este cub � culo un a � o atr � s, cuando me dec � as c � mo respetabas la cadena de mando.
Geçen sene, yine burda otururken... bana ne dediğini hatırlıyor musun? Emir-komuta zincirine ne kadar saygı duyduğunu söylemiştin.
Por supuesto, podrías dec ¡ r que puede causarte problemas el dec ¡ r que los cr ¡ menes han reduc ¡ do grac ¡ as a K ¡ ra y que deberíamos apoyarlo.
Tabii ki... Fakat dediğin şöyle bir şey olsaydı : " Kira'nın sayesinde suçlar azalıyor...
Entonces no te voy a dec ¡ r que lo que estás hac ¡ endo esta b ¡ en o mal.
Yani yaptığının doğru ya da yanlış olduğunu söylemeyeceğim.
Lo que qu ¡ ero dec ¡ r, es que lo que tengo que dec ¡ rte no lo d ¡ ré como un al ¡ ado de K ¡ ra.
Kendinde değil gibisin. Demek istediğim, birazdan söyleyeceklerimi Kira'nın dostu olduğum için söylemeyeceğim.
Creo que él trataba de déc ¡ rmelo en el canal del río.
Sanırım nehir yatağında bana onu verecekti.
El rostro de todos aquéllos que mataste la cara de nuestra hija te perseguirán y sabrás lo que es el verdadero sufrimiento.
Öldürdüğün herkesin yüzünü deç Kızımın yüzünü de. Aklından çıkamayacaklar ve gerçek acının ne olduğunu öğreneceksin.
Simplemente mirando en el sistema operativo VMS...
DEC şirketi, onu VMS operasyon bölümünde... milyonlarca dolar zarara sebep olduğunu öne sürmekten sorumlu tutuyordu.
Neces ¡ tas dec ¡ r tus parlamentos.
Orlando.
Tú... quieres dec...
Yani... sen...