Translate.vc / Spanish → Turkish / Deed
Deed translate Turkish
54 parallel translation
Se ha instalado donde la Sra. Deed.
Bayan Deeds'in pansiyonunda kaliyor.
Mi nombre es Sam Deed.
Benim adım Sam Deed.
Mi contacto me puso "Sam Deed".
Bağlantım bana "Sam Deed" adını verdi.
- Sam Deed.
- Sam Deed.
- Este es mi amigo, Sam Deed.
- Bu benim arkadaşım Sam Deed.
Soy Sam Deed.
Ben Sam Deed.
Quería hablar con el Sr. Deed.
Bay Deed'i arıyordum.
¿ Es usted?
Bay Deed ile mi görüşüyorum?
Soy Tom Deed, Dígame,
Tom Deed, değil mi?
Sam Deed, él...
Sam Deed, o....
Sr, Deed, él ha estado diciendo unas cosas muy extrañas,
Bay Deed, çok tuhaf şeyler söylüyor.
Por allí, con Peter Deed.
Orada, Peter Deed'in yanında.
La familia de Peter es poco respetable.
Peter Deed'in ailesinin çok kötü bir ünü var.
La ruptura con Peter Deed fue horrible.
Peter Deed ile ayrılmaları korkunçtu.
- Ya basta, oficial Deed.
Oh, tanrım! " Şimdi ama gerçekten yeter! - İzahatlarınız kâfi, memur Deed
- Déjame en paz. ¿ Oficial Deed?
Memur Deed?
¿ Oficial Deed?
Memur Deed?
¿ Por qué FRAT está patrullando las calles?
- Memur Deed, F.R.A.T. neden orada devriye geziyor?
Es la primera vez que Deed testifica por un asesinato.
Deeds'in bir cinayet davasındaki ilk ifadesi.
Lo tienen que haber presentado un tal Lazerov o un tal Deed.
Memur Francis'in raporu Lazerov ya da bir memur Raphael Deed.
Después de que el oficial Deed testificó, tú le agradeciste.
Dinleyin, Memur Deed ifade verdikten sonra, siz ona "teşekkür ederim" dediniz.
Oye, Deed.
Hey Deed!
Si Wallace comprueba todo... deberás hacerles preguntas a Tilman, a Lazerov y a Deed.
Wallace hikâyenizi onaylarsa, o zaman sorularınızı Tilman'a yöneltin. Lazerov ve Deed.
Habla Deed.
Memur Deed..
Deed, de la policía de Edison.
Deed. Edison Polisi.
Fui al hospital. Había un tipo. No sé quién era.
Hemen hastaneye, odasına gittim, ve orada bir adam oturuyordu, Hakkında hiç bir şey bilmediğim sonra, orada Deed de vardı.
Deed estaba hablando con él. Entonces me fui. Lazerov dijo...
Deed onunla konuştu, bende gittim.
La noche que atacaron a Pollack, Deed estaba en la disco.
Pollack'ın saldırıya uğradığı gece oradaydı. Birilerini pataklamaya giden insan, sevgilisini yanında götürmez, ve F.R.A.T'daki arkadaşlar evlenmezler. Bu neden şaşırttı?
¿ Deed le dio a la chica un anillo de compromiso?
Siz Deed in bir kıza bir nişan yüzüğü verdiğini tesadüfen gördünüz mü?
Necesito que hables con Deed.
Size ihtiyacım var. Deed'i yakalamalıyım.
Está muerto.
Anlaşılan Lazerov Deed'e silah çekmiş.
Parece que Lazerov quiso matar a Deed. Y Tilman intervino.
Ve Tilman da araya girmiş.
- Habla Deed. Te espero mañana a las nueve en el juzgado.
Mahkeme binasında buluşalım Yarın sabah dokuzda.
¿ Me oyes, Deed?
Beni duyuyor musun Deed?
Deed nunca estuvo aquí.
Ve Deed hiç bir zaman burada olmadı.
Willow se recuperó.
Ve Deed şimdi..
Y Deed se dedicó a otra clase de tareas.
.. başka bir branşta çalışıyor.
Ya saben, los tipos como Dead Prez dicen de todo.
Evet, Deed Prez gibi adamlar, her şeyi söylüyorlar.
Esto es para Dead Prez.
Bu Deed Prez için, buradaki.
Es especialmente para Dead Prez.
Özellikle Deed Prez için, işte bu.
Deed, te menti.
Hi-hi! Yalan söyledim.
Hemos estado mirando en deed records.
Tapu kayıtlarına bakıyorduk.
¶ Ahora se ha hecho la escritura ¶
# Now the deed has been done
Formó su propio grupo... La propaganda de los hechos.
Kendi grubunu kurdu, Propaganda of Deed.
Este es el blog de Shepherd... La propaganda de los hechos.
Shephard'ın blog sitesi, Propaganda of Deed.
Ese barco es nuestra arma del crimen. CSI Miami 10x15 No Good Deed
O tekne bizim cinayet silahımız. CSI : Miami 10x15 Hiç bir iyilik cezasız kalmaz
# El acto salvaje no es una sorpresa #
# Wild deed ain't no big surprise #
Esta noche, antes del acto, escribí un largo artículo y lo dejé para uno de los editores de la National Intelligencer en el cual yo establezco plenamente las causas...
Eylemden önceki gece... This night before the deed,... uzunca bir makale yazıp, National Intelligencer gazetesinin editörlerinden birine bıraktım. Makalede yaptıklarımızın sebeplerini tamamen ortaya koydum.
Sam Deed.
Sam Deed.
Oficial Deed.
Memur Deed.
¡ Está herido!
Deed gebermiş!