Translate.vc / Spanish → Turkish / Detesté
Detesté translate Turkish
87 parallel translation
Siempre detesté las armas.
- Silahlardan hep nefret etmişimdir.
La detesté desde el primer momento en que la vi.
"Ondan ilk gördüğün andan beri hoşlanmıyorum."
Tenía dos críos en mis brazos y detesté a mi marido.
- Çünkü zaten başa çıkamadığım iki çocuğum vardı ve kocamdan nefret ediyordum.
Lo detesté.
Ve nefret ettim.
Lo detesté de verdad.
Gerçekten.
Detesté cada minuto de aquella experiencia.
Bunun her dakikasından nefret ediyordum.
Acabo de gastar 400 dólares en un brazalete que siempre detesté.
En baştan nefret ettiğim bir bilekliği yerine koymak için 400 $ saydım.
Siempre detesté a Mahler ;
Mahler'den hep nefret ettim.
Detesté hacer eso.
Bunu yapmaktan nefret ediyorum.
Detesté cuando me pasó.
Ben de öğrendiğimde nefret etmiştim.
Lo detesté.
Nefret ettim.
- Recuerdo ese libro, lo detesté.
- Bu kitaptan nefret etmiştim.
Y lo detesté, volví a casa un día antes, lo detesté tanto.
O kadar sevmemiştim ki, eve bir gün erken geldim.
La detesté por hacerme eso, pero me ayudó a reponerme.
O zamanIar nefret ettim ondan, ama gerçekten beni kendime getirdi.
Siempre detesté las matemáticas.
Matematikten her zaman nefret etmişimdir.
Siempre las detesté.
Hep nefret ettim.
- No lo sé. Siempre lo detesté.
Daima bundan nefret etmişimdir.
Siempre detesté el desierto.
Her zaman çölden nefret ettim.
Sí, yo te detesté también.
Evet, ben de senden ettim.
- Yo te detesté primero.
- Önce ben lanetledim.
Detesté cortar esos troncos que coloqué con tanto cuidado Pero tenía que hacerse
Özenle yerleştirdiğim kütüklerde kesikler açmak hoşuma gitmemişti ancak bu yapılmaz zorundaydı.
Porque yo lo detesté.
Çünkü ben nefret ettim.
Detesté el no poder decirte la verdad sobre quién era yo.
Sana kim olduğumu söyleyemediğim üzgünüm.
Siempre la detesté.
- O kızdan hep nefret etmiştim zaten.
Detesté casi cada minuto que trabajé para ti.
Emrinde çalıştığım hemen hemen her dakikadan nefret ettim.
Detesté dormir sola anoche.
Dün gece sensiz yatmak ölüm gibiydi.
Siempre detesté a los de Overland Park, ¿ y vas a ir a rezar con ellos?
Overland Park'taki nefret ettiğim herkesle beraber gidip, dua mı edeceksin?
Tal vez deteste matar.
- Belki öldürmekten nefret ediyordur.
Porque no hay nada que deteste más que... el olor de las mentiras.
Çünkü yalanların pis kokusundan daha fazla tiksindiğim başka bir şey yok.
Deteste esa posición.
Bu durumdan nefret etmeye başladım artık.
Deteste toda esta gente mirándonos y simpatizando.
Bu insanların bizi seyretmesinden nefret ediyorum, o kadar. Ve iyi davranmalarından.
Por mucho que lo deteste, necesito a Buddy.
Ne kadar nefret etsem de Buddy'e ihtiyacım var.
Si hay algo que deteste más que un policía corrupto, es un periodista buscando una historia sensacionalista.
- Pis polislerden daha fazla nefret ettiğim tek şey sansasyonel hikaye peşindeki skandal tüccarı gazetecilerdir.
Santo Dios, no hay nada que deteste más que una fiesta de despedida de la radio.
KACL veda partilerinden nefret ettiğim kadar hiç bir şeyden nefret etmem.
Aunque deteste tener una camioneta es peor que estar aquí con la escoria nocturna.
Burada gecelere özgü kirli adamlarla takılmaktan nefret ettiğim kadar minibüs adamı olma fikrinden nefret etmiyorum.
Alguien que deteste tanto su propia vida... que pueda yo dispararlo como un misil... para destruir el blanco y a sí mismo.
Kendi varlığını öylesine değersiz görsün ki... hem kendini hem de hedefi tahrip edecek... bir roket gibi kullanayım onu.
No puedo satisfacerte, así que de tanto en tanto por más que lo deteste, tendré que hacer la vista gorda.
Her ne kadar sinirime dokunsa da zaman zaman senin ihtiyaçlarını karşılayamadığım belli, bu yüzden bazı şeyleri görmezden gelmem gerekecek.
Odio la forma en que haces que te deteste.
Böyle davranmamı gerektirdiğin için senden nefret ediyorum.
Lo de la confianza solo funciona si es reciproca. - Deteste mentirte.
Anne ve iki numaralı kızı şimdi gidiyor.
Al Capitán le diría que hay poco que deteste más que a un informante.
Eğer kaptansa, muhbirleri sevmem.
Por más que deteste estar aquí me asusta lo que hay detrás de la reja.
Bilemiyorum. Buradan ne kadar nefret etsem de kapının dışındakiler beni daha çok korkutuyor. Çünkü her şey bulanık.
No quiero que me deteste. No quisiste herirlo.
Onun benden nefret etmesini istemiyorum.
Es mejor que ella me deteste.
Benden nefret etmesi daha iyi.
Prefiero que me deteste.
Benden nefret etmesi daha iyi.
Sin embargo aunque deteste sus métodos no puedo negar sus resultados.
Ancak yöntemlerinizi onaylamasam da sonuçları inkâr edemem.
Alguien que no me deteste, no como Flanders o Bart..
Bart ve Flanders gibi benden nefret etmeyen biri.
Has conocido a alguien recientemente que te deteste con todo su corazón?
Son zamanlarda, senden ciddi ciddi nefret eden birileri ile tanıştın mı?
Quizá lo deteste.
Nefret ediyor olabilirim.
¿ Qué le hizo para que lo deteste hasta ese punto?
Annemin o kadar nefret etmesi için babam ne yaptı?
Sabes, por más que deteste lo que el tipo representa aún leo "Las cinco maneras de llamar la atención" en la revista Cosmo.
Bu adamın temsil ettiği şeyden nefret etsem de, hala "Cosmo" dergisindeki "Fark edilmenin 5 yolu" yazılarını okuyorum.
Déjala ir, pronto volverá, deja sus burlas y tormentos, pronto verás lágrimas, porque te guste o no, haré que te ame o te deteste ".
İzin vereyim bırakıp kaçsın, çok geçmeden geri dönecek, ve alay edip, didiklesin mi, çok geçmeden göz yaşlarını göreceksin, çünkü ister beğen ister beğenme o seni sevecek veya nefret edecek. "