Translate.vc / Spanish → Turkish / Difícil
Difícil translate Turkish
56,999 parallel translation
¿ Matar a mi familia es difícil?
Ailemi öldürmek mi zor?
No creas que no entiendo tu difícil situación.
Haline empati yapmadığımı sanma.
Dios, sé lo difícil que es.
Ne kadar zor olduğunu biliyorum.
John llamaba desde un teléfono prepago, lo que lo hace más difícil de rastrear.
John kullan at telefondan aradı. Bu da iz sürmeyi zorlaştırıyor.
Es demasiado difícil.
Çok zordur.
Me pone en una situación difícil.
Beni zor bir duruma soktu.
Es un instrumento difícil.
Hiç de bile. Son derece zor bir enstrüman.
Te haces el difícil, ¿ no?
Nazlanıyorsun demek.
¿ Un día difícil?
Zor bir gün müydü?
Es difícil de creer, ¿ no?
İnanması güç değil mi?
Preferiría hablar solo con la Dra. Brennan. Comunicarme con alguien de intelecto menor es difícil para mí.
Daha az zeka düzeyine sahip kişilerle iletişim kurmakta zorlanıyorum.
Dr. Addy, has tenido un día bastante difícil, ¿ no?
Dr. Addy, bir hayli yorucu bir gün geçirdiniz değil mi?
Si lo pienso, creo que es el octavo día más difícil que tuve en los últimos dos meses.
Son iki ay göz önüne alındığında, en sancılı geçen muhtemelen sekizinci gündü.
Y que eres difícil, pero vale la pena.
Katı bir patronsun ama buna değiyor.
- No es tan difícil.
- O kadar zor değil.
Vaya, enseñar es más difícil de lo que pensé.
Bu öğretme işi düşündüğümden zormuş.
Sé que es difícil.
Zor biliyorum.
de lo contrario, estas cosas serán realmente muy difícil de probar, no ir a la policía, no decírselo a su marido, ninguna evidencia forense, podrían llegar a ser... abrumadoras.
Öteki türlü bunu kanıtlamak zorlaşabilir - polise gitmemek, eşinize söylememek, adli kanıt olmaması - bunlar... işi zorlaştırabilir.
Las señoras hacen nuestro trabajo bastante difícil.
Siz hanımlar işimizi zorlaştırırsınız.
Lo hizo muy difícil.
Her şeyi çok zorlaştırdı.
tuvo su comportamiento "normal"... incluyendo los avances sexuales hacia usted... y su "difícil" comportamiento profesional?
George Selway'in tecavüzünden sonra onun tavsiyesini istediğinde, ve George Selway'in ölümünden hemen önceki günlerde, onun "her zamanki" davranışlarıyla size karşı olan cinsel hareketlerini ve "zor" profesyonel davranşlarını kastettiniz.
A algunas personas les resultará difícil de entender... por qué ni siquiera le dijo a su marido... ese horrible y salvaje ataque.
Bazıları bunu anlamakta zorlanabilir, bu korkunç, yırtıcı saldırıyı neden kocanıza bile söylemediğinizi.
Lo habría encontrado difícil, antes de que me sucediera.
Ben de anlamakta zorlanırdım, başıma gelmeden önce.
Muy difícil.
Çok zor.
La razón por la que esa gente va detrás de mí... Sé que es difícil de creer, pero básicamente soy un agente secreto.
Bu adamların benim peşimde olmasının sebebi buna inanmak zor olacak biliyorum ama ben aslında gizli bir ajanım.
Sé que es algo rara, pero es difícil ser nueva aquí, ¿ sí?
Biraz sıra dışı olduğunu biliyorum ama burada yeni olmak zor, tamam mı?
Es difícil recordarlo cuando papá te dejó todo.
Babam her şeyi sana bırakmışken bunu unutmamak biraz zor oluyor.
No fue tan difícil.
O kadar da zor değildi.
- Me encanta cuando te haces el difícil.
Kendini ağırdan satmanı seviyorum.
Sé que es algo difícil de contar.
Bu konuda konuşmanın zor olduğunu biliyorum.
Qué difícil ser rey.
Kral olmak ne zor.
¿ Les fue difícil conseguir cita?
Siz de mi? Randevu almak zor muydu?
Es difícil mejorar.
İyileşmek zor.
- Es difícil creerlo. Lo sé.
- İnanması zor biliyorum.
Es muy difícil de soportar.
Bunu izlemesi çok zor.
Para la parte difícil.
Zor kısma.
Poniéndoselo un poco difícil, ¿ no crees, Buda?
Sence ona fazla yüklenmiyor mu Buddha?
Y con sus recursos financieros... Vemos difícil impedir su vuelo.
Ayrıca ekonomik durumundan dolayı firar etmekte zorluk çekmeyeceğini görüyoruz.
Obviamente, es un momento difícil.
Çok açık ki zor bir zamandan geçiyoruz.
¿ Qué es tan difícil?
Zor olan nedir?
Un huérfano que luchó por abrirse camino en un sistema de acogida difícil para tratar de convertirse en alguien.
Sosyal hizmetlerde geçen zor bir hayattan sonra, kendi çabasıyla bir şeyler yapmaya çalışıyordu.
No puede ser muy difícil localizar una chica blanca con trenzas.
Saçları sıkı örülü beyaz bir kızı bulmak çok da zor olmasa gerek.
Imagino que sería difícil rechazar lo que os ofrezcan.
Ve önerecekleri bir teklifi geri çevirmenin zor olacağını düşünüyorum.
- Es difícil confiar en mí.
- Annalise.
Y lo más inteligente de Poseidon es que lo hace todo sin una red, motivo por el que es tan difícil de encontrar.
Ve Poseidon'un zekiliği de, bütün bunları bir ağı olmadan yapması bu yüzden onu bulmak çok zor.
De todas formas, vuestro trabajo es el más difícil.
İşiniz daha zor.
Aunque sería un poco difícil navegar con ese mástil tan echado hacia adelante
Ama direk o kadar uzakken yelken açmak biraz zor olabilir.
Es difícil describirlo.
Tarif etmesi zor.
Es... difícil ser algo que uno no es.
Olmadığın bir şey olmak, zordur.
- Suena difícil.
Gayet zor duruyor.
Esto no tiene que ponerse difícil.
İşi yokuşa sürmeye gerek yok.