Translate.vc / Spanish → Turkish / Diga
Diga translate Turkish
34,914 parallel translation
Quiere que le diga la verdad.
Ona doğruyu söylememi istiyor.
Le pido que me diga si T.J. demuestra que sabe algo más sobre lo que pasó.
Sizden, eğer T.J. olanlara dair başka bir şey bildiğini ima ederse bana söylemenizi rica ediyorum.
No, no diga que lo intentará, hágalo.
Hayır, yapmaya çalışırım deme, yap sadece.
Y más vale que alguien me diga por qué el agente Sheehan no estaba en su puesto.
Birisi Memur Sheehan'ın neden yerinde olmadığını açıklasa iyi olur.
Y dejadme que os diga que me tenían bastante ocupado.
Şunu söyleyeyim ki, çok yoğun çalışıyordum.
Solo le pido que me diga si él...
Sadece sizden ricam..
¿ Qué quieres que diga?
Ne söylememi istiyorsunuz?
No sé que es lo que quiere que le diga.
Ne dememi istiyorsan, bilmiyorum.
Sin importar lo que diga.
Ne söyleyeceğimin bir önemi yok.
¿ Y que quieres que te diga? Yo...
Ne söylememi istiyorsun ki?
¿ Crees que puedes conseguir que Espinosa nos diga lo que sabe de Church?
Sence Espinosa'dan Church'e karşı bilgi alabilir misin?
¿ Quieres que diga la palabra que empieza con una "b", - y acaba con una "d"?
"B" ile başlayan "D" ile biten kelimeyi söylememi mi istiyorsun?
No sé lo que todo esto se trata, pero yo no te digo cómo escribir sus libros, así que no me diga cómo Identificación de un cuerpo.
Tüm bunlar ne hakkında bilmiyorum, Fakat ben sana kitaplarını nasıl yazacağını söylemiyorum O yüzden bana ceset nasıl teşhis edilir öğretme.
Agente de Mallory, este hombre perpetrado un ataque a la red eléctrica de Londres y asesinadas dos personas, así que es hora de jugar a la pelota y nos diga lo que sabe.
Ajan Mallory, Bu adam Londra'daki elektrik şebekesine bir saldırıda bulundu Ve iki kişiyi öldürdü,
Así que llamamos a la policía, lo detienen, hacemos que nos diga el algoritmo para revertir los códigos de barras, y salvar a Olivia y todos los demás.
- Polisleri ararız onu tutuklarlar, barkodları tersine çevirmek için gerekli algoritmayı söyletiriz, Olivia'yı ve herkesi kurtarırız.
No diga nada roma o duras.
Duygusuz ya da kaba bir şey söylemeyin.
Mami quiere que te diga algo.
Annecik sana bir şey söylemek istiyor.
Se siente mal, y quiere que te diga que lo siente.
Kötü hissediyor ve sana üzgün olduğunu söylememi istedi.
¿ Qué quieres que diga?
Ne dememi istiyorsun?
Quiero que diga la verdad a la gente de Gotham
Gotham halkına doğruyu söylemenizi istiyorum.
Puedo hacer que Diana le diga al chef que te haga una ensalada o algo.
Diana'yı arayıp, aşağıdaki şefe senin için salata ya da başka birşeyler yaptırabiliriz.
Van a creer lo que quieran sin importar lo que yo diga.
Neye inanmak isterseniz ona inanın, Benim söylediklerim birşey değiştirmez.
Quieren que diga que lo siento, que me arrepiento de mis acciones.
Üzgün olduğumu söylememi istiyorsunuz, yaptıklarım için...
Cualquier cosa que diga podrá y será utilizada en su contra en un juicio.
Söyleyeceğiniz herşey, aleyhinizde mahkemede kullanılabilir, kullanılacaktır.
Cualquier cosa que diga...
Söyleyeceğiniz her şey...
Coge el móvil de Wes, piérdelo en la biblioteca y no te vayas de aquí hasta que yo te lo diga.
Wes'in telefonunu al, kütüphanede bir yere at. Ve sen, ben söyleyene kadar buradan ayrılmıyorsun.
- ¿ Qué quieres que te diga?
- Ne dememi istiyorsun?
¿ Diga?
Alo?
¿ Quieres que yo se lo diga?
Benim söylememi ister misin?
- Diga, chef.
- Şef.
El barrio hará lo que le diga.
Buralılar ne desem yapar.
No se lo diga a mi exmujer.
Eski karıma söylemeyin.
Eso suena un poco complaciente, si no le importa que lo diga.
Alınmayacaksanız söyleyeyim, bu biraz fazla rahatlık.
Oh, dios, no diga eso.
Tanrım, böyle demeyin.
Realmente no... Los números ocultos me sacan de quicio. ¿ Diga?
Bilinmeyen numaralar kafayı yedirtecek bana ya.
El chico se queda hasta que diga lo contrario.
Ben aksini söyleyene kadar çocuk içeride kalacak.
Paige, a Tim, por favor diga Nada, pero decir si a mi gigante bulbo raquídeo,
Paige, lütfen Tim'e Nada de ama devasa medulla oblongatama si de.
Oh, por el amor de Dios, no diga terminal,
Tanrı aşkına, ölümcül deme.
Si no quieres que yo le diga al equipo, eso quiere decir que tú...
- Takıma söylememi istemiyorsan demek ki...
Y tú habla cuando se te diga que hables, niña. ¿ Me entiendes?
Sen de sadece sana bir şey sorulduğunda konuşacaksın, kız.
¿ A quién le importa lo que diga Barry?
Barry'nin ne dediği kimin umurunda?
La próxima vez que tu instinto le diga al equipo qué hacer, confiaré en él.
- Bir daha hislerin sana ne yapacağını söylediğinde ben güveneceğim.
¿ Crees que puedes conseguir que Espinosa nos diga lo que sabe de Church?
Espinosa'yı Church'e karşı konuşturabileceğini mi düşünüyorsun?
Espera. ¿ Qué ese voto no quedaría en segundo plano respecto a encontrar a Church antes que le diga a todos los criminales de la ciudad quién eres?
Bir dakika. Oylama, Church'ün şehirdeki tüm suçlulara kim olduğunu açıklamasından daha önemsiz değil mi?
Un náufrago estadounidense jamás lo entendería, así que puedes decir todas las palabras que Anatoly te diga, pero nunca serás uno de nosotros, y deberías saber a estas alturas lo que les hacemos a los invasores.
Amerikalı bir serseri hiçbir zaman anlamayacaktır. Yani Anatoly'nin sana öğrettiği tüm lafları söyleyebilirsin ama hiçbir zaman bizden biri olamayacaksın ve burada yabancılara ne yaptığımızı öğrenmişsindir.
No necesito ser la que te diga que tener a toda la ciudad en pánico es lo peor que podría pasar antes de este festival.
Sana şehir genelindeki paniğin.. .. bu festivalden önce.. .. yaşanacak en kötü şey olduğunu..
- No lo sé, pero me preocupa que no los lo diga si lo está.
- Bilmiyorum ama sanırım öyle olsa bile söylemezdi.
Cualquier cosa que me diga, puedo sobrellevarla.
Söyleyeceğiniz her şeyi kaldırabilirim.
Bueno, ¿ qué quieres que diga?
Ne dememi bekliyorsun? Aferin ona mı?
Y, por cierto, ¿ dónde más se supone que se diga la palabra negro si no es en casa después de cogerse a la esposa de su amigo?
Ayrıca evinde arkadaşının karısını siktikten sonra Z kelimesini söyleyemeyeceksen başka nerede söyleyeceksin?
No le diga que lo hicimos.
Sakın ona böyle bir şey yaptığımızı söyleme.