Translate.vc / Spanish → Turkish / Dip
Dip translate Turkish
489 parallel translation
Remolcando la presa muerta fuera de la resaca.
Dip akıntısıyla ölen av, sürükleniyor.
No hay fondo a 30.
30'da dip yok.
¡ Quince brazas y todo despejado!
On beş kulaç, dip temiz!
26 brazas, el fondo es de piedra.
Yirmi altı kulaç, dip kayalık.
- Oye, Dip.
- Hey, Dip.
Estuve tan cerca de Krug como de usted.
Krug ile dip dibeydim.
No tocamos fondo, señor.
- Dip görünmüyor efendim.
No tocamos fondo, señor.
- Dip görünmedi.
Salud.
Fon dip.
¡ Vámos George, de un solo trago, si no Catriona llevará los pantalones!
Hadi George, fon dip! Yoksa pantolonu Catriona giyecek!
El fondo sube rápido.
Dip çabuk yükseliyor.
No hay daños sobre la línea de flotación, pero el pique de proa está inundado.
Boru hattında bir hasar yok, efendim. Ama gemi dip tankından en alt güverteyi su bastı.
Debo dormir, tengo que estar descansado mañana.
Biraz uyumalıyım. Yarına dip diri olurum.
La suerte es como el agua de un fuente, puedes sacarla y parar, pero si la dejas correr, te quedas sin nada.
Kötü şans dip ağındaki suya benzer, çekersin ve şişer. Ama dışarı çıkarınca içinde bir şey yoktur.
- ¿ Qué tenemos debajo?
- Dip nasıl?
- Al fondo.
- Dip.
Sólo recibo ecos del fondo.
Sadece dip yansıması alıyorum.
Un tipo que sea trabajador y honesto... puede cosechar algodón en el valle... y maíz al borde de las colinas.
Temiz yaşayan ve çok çalışan bir adam dip yerlerde pamuk yetiştirebilir ve tepelerin kenarlarında mısır ekebilir.
¿ Dónde está el fondo?
Dip nerede?
¿ Dónde está el botón?
Dip nerede?
Una página con tantas anotaciones y tachaduras parece un cuerpo apuñalado.
Deşilen vücudun çok fazla silinmiş ve dip not yazılmış bir sayfa gibiydi.
Mira, soy lo más bajo de la sociedad.
İşte, hayatın en dip noktasındayım.
Ahí representas el grado más bajo, el más degradado de la belleza.
Sen güzelliğin en dip noktasını temsil ediyorsun.
La barra empieza aquí y acaba en St. Louis.
Baş tarafı buradayken, dip tarafı hala St. Louis'deymiş.
Fue el peor momento de mi vida.
Hayır, varoluşumun en dip noktasıydı.
Reconozco a un par de traficantes en aquella mesa del rincón.
Şu dip köşedeki masada en az iki uyuşturucu kaçakçısı var.
Alcen las copas!
Fon dip!
Dave trabaja hasta tarde, así que las mandé con unos amigos así podré hacer una buena limpieza.
Dave mesaiye kaldı, ben de şöyle dip köşe bir temizlik yapayım diye çocuklarımı arkadaşa postaladım.
El tiene que conseguir que esa pelota penetre en el territorio Naval.
Topu dip çizgiden aldı.
Bebe.
Fon dip.
La marea baja se lo llevó y me ahorró problemas.
Dip su akıntısı onları götürdü, beni de dertten kurtardı.
¿ "Te sacarás un ojo"?
Dip Not : "Gözünü yaralarsın"?
Lenny, siempre te consideré la oveja negra de la familia.
Lenny, seni her zaman ailemin soy ağacında en dip kısmında kabul ettim.
P.D.
Dip Not :...
Te escribo esta carta en el momento más bajo de mi vida.
Size bu mektubu yazarken, hayatımın en dip noktasında bulunuyorum.
Esto es con una crema coq au base de pan frito.
Tavada "coq au" dip sos eşliğinde.
- En lo más bajo, así se hace, campeón.
"Dip Hammond" bizimle.
Al saxo tenor y soprano, Shadow Henderson.
"Dip Hammond." Tenor ve soprano saksafonda...
- Shadow. Bottom.
"Gölge". "Dip."
Mierda. ¿ En resumidas cuentas?
Ah, kahretsin... Dip çizgi. Ah, kahretsin!
Aún sigues fuerte.
Hala dip dinç adamsın.
Porque si me mientes y le das la espalda... estarás haciendo esnorkel en algun lugar del East River...
Çünkü bana yalan söyler ve onu yüz üstü bırakırsan... East River'da biraz dip dalışı yapmak zorunda kalırsın...
Estos rollitos de mortadela y alubias con salsa son facilísimos cuando vienen unos amigos.
Bu sucuklu fasulyeli dip ruloları misafir geldiğinde çok hoş oluyor.
- Dip me in the water - Dip me
- # Suya batır beni - # Batır beni
- Dip me in the water, baby - Dip me
- # Suya batır beni, bebek - # Batır beni
- Dip me in the water - Dip me
- # Batır beni suya - # Batır beni
Dip me
# Batır beni
- Take me, take me to the river - I said dip me one more time, baby
- # Götür beni, götür beni nehire - # Bir kez daha batır beni diyorum, bebek
- You gotta dip me - Take me, take me to the river, yeah
- # Batırman gerek beni - # Götür beni, götür beni nehire, yeeaa
Dip me in the water, yeah...
# Batır beni suya, yeaa...
Hay una posdata :
Dip not :