Translate.vc / Spanish → Turkish / Disparó
Disparó translate Turkish
8,805 parallel translation
Él le disparó.
O vurdu.
Parece que uno de sus detectives disparó a dos policías, quienes ahora mismo están luchando por sus vidas.
Hayatlarını ortaya koyan iki polisini vuran dedektifine benziyor.
Sin embargo nadie parece poder explicar cómo el vídeo de vigilancia claramente muestra porque Thawne disparó su arma.
Öyle ama, güvenlik görüntülerinin Thawne'u silahı ateşlerken çekmesine bir açıklama yok.
Sin embargo nadie parece poder explicar... cómo el vídeo de vigilancia claramente muestra... que Thawne disparó su arma.
Öyle ama, güvenlik görüntülerinin Thawne'u silahı ateşlerken çekmesine bir açıklama yok.
Obviamente, alguien le disparó primero.
Silahı başkasının üstünde bıraktığı belli.
Me han dicho lo que le hiciste al tipo que disparó a Elena.
Bana Elena'yı vuran adama ne yaptığını anlattılar.
Por supuesto que se la disparó el pulso.
Elbette kalp hızı artacak.
Se disparó. ¿ Se disparó?
Kendini vurdu.
Bueno, recibí una llamada de un hombre que coinciden con la descripción, disparó y mató a alguien.
Senin eşkâline uyan bir adam hakkında ihbar geldi. Birini vurup öldürmüş.
¿ Y cuando se disparó la pistola?
Silah ateşlendiğinde peki?
Y se disparó.
Sonra da patladı.
Le disparó al tipo que ganó la lotería.
- Piyangoyu kazanan adamı vurmuş.
Disparó porque creyó que su vida estaba en peligro.
Tehlikede olduğunu düşündüğü için ateş etti.
Él la cortó cuando ella agarró su arma, y le disparó en el momento de fallecer.
Adam kızı, kız silahını kaptığı gibi kesti kız da ölürken adamı vurdu.
Y se supone que ella le disparó, ya sea cortada o no.
Ve kızın boğazı kesilmeden ya da kesilmişken onu vurması gerek.
Una mujer que se prostituía para él le disparó al corazón.
Onun için fahişelik yapan bir kadın onu kalbinden vurmuş.
Claramente no lo estaba, dado que les disparó a sus padres.
Olmadığı aşikâr, annesiyle babasındaki kurşunları göz önünde bulundurursak.
La apuntó a sus padres y la disparó varias veces.
Annesiyle babasına doğrultup tetiği defalarca çekmiş.
¿ El malnacido que le disparó?
Kafasına pompalıyla sıkan da mı şu kötü pislik?
Y me ordenó que observara, y luego me giró la cabeza y me disparó.
İzlememi emretti. Sonra kafamı çevirip bana ateş etti.
No puedo creer que esa perro me disparó.
O orospunun beni vurduğuna inanamıyorum.
No soy interesado en conseguir que disparó.
Vurulmanı falan meraklı değilim.
Me disparó, Dunn lo mató...
Beni vurdu, Dunn onu öldürdü.
Ella se disculpará con educación, y será acompañado y disparó.
Kibarca özür dileyecek. Sonra seni dışarı çıkartıp vuracaklar.
Ella le disparó.
- Onu vurdu.
¿ Quién le disparó? En Moe.
- Dondurmacıda işte.
Pero nadie sabe quién le disparó.
Fakat size kimin ateş ettiğini kimse bilmiyor.
- La que me disparó.
- Beni vuran.
¿ Sabes quién le disparó a Norrell?
Norrell'i kimin vurduğunu biliyor musun?
Creemos que el hombre que disparó a su esposa inicialmente la traía aquí para recibir tratamiento pero algo hizo que cambiase de opinión.
Eşinizi vuran adamın başta kendisini buraya getirdiğini, ama bir sebepten fikrini değiştirdiğini düşünüyoruz.
Así que, a las dos primeras víctimas las dejó donde pudieran encontrarlas rápido y a las siguientes dos no les disparó hasta que el sudes se aseguró de que la ayuda iba de camino.
Yani ilk iki kurbanı çabucak bulunacakları yerlere koydu, diğer ikisini de yardım yola çıkana dek vurmadı.
Le disparó por la espalda detrás del pozo.
- Nerede? Gölün aşağısında onu arkasından vurmuş.
Accidentalmente se disparó cuando trataba de sacar las armas del maletero.
Silahlan kamyondan çikarmaya calisirken yanlislikla kendini vurdu.
Ella le atrajo hasta aquí y le disparó a sangre fría.
Onu buraya çekti ve soğuk kanlılıkla onu öldürdü.
Paula, mi vecina, dijo que alguien disparó una bala a través de su ventana.
Komşum Paula birisinin camlarından içeriye ateş ettiğini söyledi.
Mark me embistió y se disparó.
Mark hamle yaptı ve ateş açtı.
Y luego, le disparó... y luego les disparó a todos.
Sonra da onu vurdun. Sonra da hepsini vurdun.
Significa que... Anna debe haber saltado enfrente de Cindy... Cuando la profesora Jones le disparó.
Demek oluyor ki Anna, Profesör Jones, Cindy'ye ateş ederken önüne atlamış olmalı.
Chuck ya me disparó una vez.
Chuck beni zaten vurdu.
Ella dijo que fuiste tú quien le disparó.
Onu senin vurduğunu söyledi.
Disparó a dos en el "drive-thru" de un restaurante y fue la que inició todo esto.
Arabaya serviste duran iki adama ateş açıp tüm bu şeyi başlattı.
La del accidente de auto de la seis... ¿ La chica que le disparó a los dos hombres?
6 numaradaki araba çarpan kadını, şu iki adamı vuran kadını biliyor musun?
¿ El hombre al que disparó, el asesino en serie, mató él a Arthur?
Şu sizin vurduğunuz adam, seri katil. - Arthur'u o mu öldürmüş?
¿ Por qué Gideon disparó hacia aquí, hacia la pared?
O halde Gideon niye bu duvara da ateş etmiş?
Y cuando eso no funcionó, le disparó.
Ve bu işe yaramadığında onu vurdun.
Pero no podemos probar que le disparó a John.
Ama John'a ateş açtığını kanıtlayamayız.
Ken se rompió su tobillo, así que Pope le disparó frente a mí.
Ken bileğini kırdı. Pope onu gözümün önünde vurdu.
Es endemoniadamente frustrante más que otra cosa... pero supongo que estoy mejor que el tipo que me disparó.
Son derece can sıkıcı ama beni vuran adamdan çok daha iyi durumdayım sanırım.
Ese hombre que le disparó... le ha cambiado la vida para siempre, ¿ no?
Seni vuran adam hayatını temelli değiştirdi, değil mi?
No es usted el que le disparó, ¿ no?
- Vuran sen değilsin, değil mi?
Un alguacil federal te disparó.
Ve bir federal ajan seni vurdu.