Translate.vc / Spanish → Turkish / Dore
Dore translate Turkish
40 parallel translation
- Un par de zapatos dorados... - ¿ De dónde viene?
Bir çift dore ayakkabı...
Dore, en realidad.
Aslında Dore.
Voy a comprarme uno de esos saltos de cama... y unas sandalias doradas de tacón alto... con pompones de piel, o como se llamen.
Kendime şöyle süslü püslü bir sabahlık... ve üzerinde şu tüylü ponpon mu nedir... o zımbırtılardan olan yüksek topuklu dore terlikler alacağım.
Los habitantes de la banda A, deben reunirse en el parque de Abbydale...
Güvenlik çemberi "F"... yani Dore, Totley, Abbeydale ile Woodseats'te oturanlar... Abbeydale Parkına gelmelidir.
Club de tenis Dore y Totley, 4 semanas después del ataque.
Dore Totley tenis kulübü, saldırıdan 4 hafta sonra.
Se bate y se mete al horno hasta que se dore.
Sonra karıştır ve 175'de pişir, altın rengi alıp, kabarana kadar.
¿ Mulder?
Mul - dore mıydı?
Luego les frío la piel hasta que se dore.
Sonra domuzcukların derileri altın rengi olana kadar mikrodalgada kızartıyorum.
Los chicos de Arthur Bentley en Dore Cliffe.
Dore Cliffe'ten Arthur Bentley'nin ekibi.
Ha habido un descarrilamiento en Dore.
Bir acil durum var. Dore'da raydan çıkma olmuş.
¡ Hay un descarrilamiento!
Tanrı aşkına, Dore'da raydan çıkma olmuş!
Daos la vuelta. Atención... ¡ Marchen!
Mugan dore kuman vriçi!
Profesor Dumbly-dore, mis caballos han hecho un viaje largo.
Atlarım uzun yoldan geliyor, Profesör Dambli-dor.
Dore Schary estaba en la piscina de ellos.
Dore Schary de havuzlarında takılıyordu.
Bien, pero si nos aburrimos... o si Dore Schary se aparece, nos vamos.
Sıkılırsak veya Dore Schary oradaysa hemen kaçarız.
Bien, si se da el caso, yo quiero la que tiene el top dorado.
Tamam, iş o duruma girerse, dore renkli bluzu giyeni ben alırım.
Cocínalo durante 20 minutos o hasta que dore ".
"Kızarana kadar 20 dakika pişir."
Yo, León Dore, un chico normal,
Ben, Leon Dore normal bir çocuk mu?
¡ Estás enfermo, León Dore!
Sen hastasın, Leon Dore!
* I see the stars come out tonight... * Y el camarón, que se dore y se prense.
Tavada pişirilip düzeltilmiş karides.
Esta tela dorada es muy bonita.
Ay, şu dore kumaş çok güzel!
El cordero se cocina lento a 120 grados para derretir grasa. Y... y luego pones... la manteca ahí para que dore el romero y el ajo y tú...
Kuzuyu 120 derecede yavaş yavaş pişiriyorsun sonra üzerine tereyağı sürüyorsun sonra üzerine biraz mısır, biber ve sarımsak ekliyorsun, ök...
Tal vez necesitas un poco de oro.
Belki biraz dore eksiktir.
Tienes que vigilar hasta que el pan se dore y el queso se funda.
Ekmek altın rengi olana, peynir eriyene kadar izlemeni istiyorum.
- ¿ Cómo estás, Dore?
- Nasılsın Dore?
Literalmente no me queda nada.
Resmen hiçbir şeyim kalmadı Dore.
Bueno, no funciona así.
- O şekilde işlemiyor Dore. - Öyle mi?
¿ Dore?
Dore?
Vamos, Dore.
Hadi ama Dore.
Pero necesitamos separarnos, Dore.
Ama bir nevi ayrılmamız gerek Dor.
¿ Cuál se ve mejor, dorado o morado?
Hangisi daha iyi dore mi, mor mu?
Harold, ésta es Sunshine Doré.
Harold, bu Sunshine Doré.
Mi nombre real es Doré.
Gerçek adım Doré.
Ya se la doré.
- Bu zaten ballısıydı.
Así que a Dore, deprisa.
Çabuk, minibüse binin. Hemen Dore'a gidin.
" Oye, amigo, ya me doré de este lado.
" Hey, dostum. Bu tarafım tamam.
Le quité la piel la doré, le unté mantequilla de anchoa la empanicé con pan molido finamente en el asador otros diez segundos y la serví con aceite de oliva batida con limón, mostaza y chile.
Derisi yüzüldü kavruldu, ançüez yağına batırıldı ekmek kırıntısıyla kaplandı on saniyeliğine ızgarada tutuldu limon suyu yedirilmiş zeytinyağı, hardal ve acı biber ile servis edildi.
¿ Oro?
Dore mi bu?
Dore, ¿ estás ahí?
Dore, evde misin?
Dore, odio esto.
Dor, bundan nefret ediyorum.