Translate.vc / Spanish → Turkish / Edmund
Edmund translate Turkish
940 parallel translation
- Hola, Edmund.
- Merhaba Edmund.
Enhorabuena, Edmund.
Tebrikler Edmund.
De acuerdo. Ahora mismo voy.
Tamam Edmund, hemen geliyorum.
Nunca se ponen de acuerdo en nada, Edmund.
Hiçbir konu üzerinde uzlaşamıyorlar Edmund.
- Enhorabuena, Edmund.
- Tebrikler Edmund.
- Enhorabuena otra vez, Edmund.
- Tekrardan tebrikler Edmund.
Por supuesto, Edmundo.
Tabii ki Edmund.
No dejes a Edmundo ir a trabajar.
Edmund'u ben çalıştırmadım.
No podemos dejar que Edmundo.....
Edmund'un çalışmasına izin- -
Edmundo - Oh, perdón.
Edmund- - Affedersiniz.
¿ Qué te pasa?
Edmund, birden bire ne oldu sana böyle?
Edmundo Koller.
Edmund Köhler.
Dime, mi joven Edmundo, ¿ qué estás haciendo aquí?
Söylesene genç Edmund burada ne işin var?
Escucha, Edmundo Realmente me gustaría ayudarte. Pero tienes que prometerme no decirle a nadie.
Dinle sevgili Edmund sana sahiden yardım etmek isterim ama kimseye söylemeyeceğine dair söz vermelisin.
Edmundo
- Edmund!
Edmundo, regresa pronto.
Edmund, gel çabuk.
Edmundo!
- Edmund!
Es sólo Edmundo.
Edmund sadece.
Edmundo está aquí.
Edmund geldi.
¿ Dejo que Edmundo haga el trabajo sucio y más corrupto?
Edmund'un kirli işlerle uğraşarak gittikçe ahlaksızlaşması?
¿ Vas ha dejar Eva y Edmundo para enfrentar solos el futuro?
Yoksa Eva ve Edmund'u bir başlarına bırakıp terk mi ederdin?
Eva y Edmundo te lo agradecerán.
Eva ve Edmund sana minnettar kalacaklar.
Edmundo lo hizo para ti.
- Edmund senin için almış. - Öyle mi?
- Edmundo, empaca tus cosas.
- Edmund, eşyalarını topla.
Edmundo!
Edmund!
Levántate.
Edmund ayağa kalk.
Querido Edmundo, cálmate.
Sevgili Edmund, sakin ol!
- ¿ Dónde está Edmundo?
- Edmund nerede?
¿ Has visto a Edmundo?
Edmund'u gördünüz mü?
Con la que Edmund estaba tan enloquecido de amor.
Edmund'un aklını başından alan kız.
Me casé con Edmund dos días antes de que fuese muerto en acción.
Edmund'la savaşta ölmesinden iki gün önce evlendim.
Pensé que Edmund resultó muerto antes de que se casaran.
Edmund onlar evlenmeden öldü sanıyordum.
De ser realmente la viuda de Edmund tendría una parte del testamento.
Gerçekten Edmund'dan dul kaldıysa mirasta hakkı olacaktı.
Dos de los otros mencionados en el testamento, Edith y Edmund, ya están muertos, por supuesto. - Mmm.
Vasiyette adı geçen Edith ve Edmund öldü.
¿ Edmund Dorf?
Edmund Dorf?
Lo siento, no me siento como un Edmund Dorf.
Üzgünüm, Edmund Dorf'muşum gibi hissetmiyorum.
- Recuerda, eres Edmund Dorf.
- Unutma, sen Edmund Dorf'sun.
Monica, éste es Edmund Dorf.
Monica, işte Edmund Dorf.
Edmund Dorf.
Edmund Dorf.
Edith, éste es Edmund Dorf.
Edith, Edmund Dorf.
Edmund Constantine.
Edmund Constantine.
Ricky y Maurice ofrecen gran variedad de estilos... el del sherpa Tensing o el de Sir Edmund Hillary.
Ricky ve Maurice şık dağcıya çok çeşitli saç modelleri sunmaktadır. Sherpa Tensing ve Sör Edmond Hillary gibi siz de Tepede Bir Numara iken, tepesi bir numara olun.
Edmund Burke dijo : "No puedes planear el futuro por el pasado".
Edmund Burke "Geçmişe bakarak geleceği planlayamazsınız" demiş.
¿ Te preguntas cómo alguien como yo cita a Edmund Burke?
Benim gibi bir kız Edmund Burke'ten nasıl alıntı yapar?
Edmund y Dorothy Yates...
Edmund ve Dorothy Yates...
Para cuando conoció a su esposo, Edmund.
- İnsanlara mı? Ta ki kocasıyla tanışana dek...
Fue en 1955.
İsmi neydi? Edmund.
¡ Edmundo, por favor!
- Edmund, lütfen!
Escucha, Srta. lista, ese pedazo de papel arrugado, como lo llamas, es la ultima voluntad del testamento supuestamente perdido, del capitan Joshua St Edmund, Marquez de Candleshoe.
Dinle zeki bayan, sözünü ettiğin o buruşuk kağıt parçası Kaptan Joshua St. Anand, Candleshoe markizi'ne ait olduğu sanılan son vasiyeti.
Agarra eso, Edmundo.
- Tut Edmund.
- Buenos días.
- Günaydın Edmund.