Translate.vc / Spanish → Turkish / Elizabeth
Elizabeth translate Turkish
7,037 parallel translation
Isabel puede ser la decisión más inteligente.
Elizabeth daha doğru seçim olabilir.
Elizabeth, Betty, Liz?
- Elizabeth, Betty, Liz?
Beth o Elizabeth Laws, aproximadamente concuerda con la edad... de la inquilina descrita por la Sra. Leeming, tiene ocho condenas entre 1975 y 1978.
Beth veya Elizabeth Laws, Bayan Leeming tarafından tanımlanan kiracı yaşıyla aşağı yukarı eşleşiyor. 1975 ve 1978 arasına ait 8 mahkumiyet var.
También tenemos el nombre de Elizabeth Laws.
Aynı zamanda elimizde bir de Elizabeth Laws'ın adı var.
Buenas tardes. ¿ Elizabeth Wilton?
Tünaydın, Elizabeth Wilton mu?
De todos los nombres y números que hay en el diario... Eliazbeth Wilton...
Günlükteki isimler ve numaralar, Elizabeth Wilton'a...
Aquí tengo 50 nombres posibles, clientes alojados en Arlingham House que pudieron haber conocido a Elizabeth Lawes o Erskine, y por cada nombre obtengo 30 o 40 personas con el mismo nombre, son todos Duncan Morrison o Wendy Haines o...
Arlingham House'daki Elizabeth Lawes veya Erskine'yi tanıyabilecek otel sakinlerinden 50 kişilik bir isim listem var. Onların da 30'u veya 40'ı aynı isim. Hepsi de Duncan Morrison ve Wendy Haines gibi gibi şeyler.
- ¿ Conocía a Elizabeth?
- Elizabeth'i tanıyor muydunuz?
- ¿ Elizabeth?
Elizabeth mi?
Traigamos a Elizabeth Wilton lo antes posible.
Hadi derhal Elizabeth Wilton'u getirelim buraya.
Elizabeth Wilton, se le acusa de agresión con intención de robar, por al sección octava de la Ley de Robos de 1968.
Elizabeth Wilton, 1968 Hırsızlık Yasasının 8. Paragrafı kapsamında saldırıdan ve hırsızlığa teşebbüsten suçlandınız.
Lori y tú pueden quedarse con la mitad de sus cenizas en California... y la otra mitad podríamos enterrarla en Elizabeth.
Küllerin yarısı seninle ve Lori'yle California'da kalsın. Diğer yarısı Elizabeth'te gömülebilir.
Rachel Elizabeth Zane, ¿ te casarías conmigo?
Rachel Elizabeth Zane benimle evlenir misin?
Soy Elizabeth. Del FBI.
Ben Elizabeth, FBI'danım.
Elizabeth...
Elizabeth...
No voy a decir nada hasta que me garanticen que no van a tocar a Elizabeth Keen.
Elizabeth Keen'e dokunmayacağının garantisini verene dek bir şey söylemeyeceğim.
Lo que puedo garantizar sobre Elizabeth Keen es que, voy a encontrarla... y voy a matarla.
Elizabeth Keen hakkında garanti edebileceğim tek şey onu bulup öldüreceğimdir.
Si quieres saber quién, entonces prométeme que nunca, jamás tocarás a Elizabeth Keen.
Kim olduğunu öğrenmek istiyorsan, Elizabeth Keen'e dokunmayacağının sözünü ver.
Usted dijo una vez que yo era como la reina Elizabeth de Salem.
Bir keresinde, benim Salem'in Kraliçe Elizabeth'i gibi olduğumu söylemiştin.
Hay aquí en el pueblo una pareja joven que asegura que su madre, Elizabeth Gadge, es una hechicera y muchas habladurías de su brujería, cuentan ellos.
Köyde, anneleri Elizabeth Gadge'in büyücü olduğunu ve büyücülükten çok söz ettiğini iddia eden genç bir çift var.
¿ O era leche fría de la teta del diablo, Elizabeth Gadge?
Yoksa bir şeytanın göğsünden soğuk süt müydü Elizabeth Gadge?
Elizabeth Anne Gadge, habéis sido acusada de practicar la brujería y la hechicería.
Elizabeth Anne Gadge, cadılık ve büyülükle suçlanıyorsun. - Ne?
Lo hicimos, anoche y muchas noches más, espiamos a Elizabeth Nutter, madre de mi mujer, salió fuera y se encontró con un demonio... cubierto, según vimos, de una piel marrón - y chupó de una teta negra hasta el amanecer. - ¿ Qué?
Yaptık, dün gece ve daha önce çoğu gece de eşimin annesi Elizabeth Gadge'ı izliyoruz ve etrafta gizlice gezinip gördüğümüz kadarıyla kahverengi tüylerle kaplı bir arkadaşıyla görüşüp sabaha dek kara bir meme emiyor.
Cierra el pico, Elizabeth Gadge.
Kapa çeneni Elizabeth Gadge.
También lo pensé, pero Sarah lo oyó hablar en un lenguaje extranjero y Elizabeth Gadge le contestaba.
Ben de çok düşündüm ama Sarah farenin garip dille konuştuğunu ve Elizabeth Gadge'ın da karşılık verdiğini duydu.
Entonces reconocéis, Elizabeth Gadge, ¿ qué le disteis un nombre a la criatura?
Bu yaratığa bir isim verdiğini kabul ediyor musun Elizabeth Gadge?
Tomad nota, Sr. Clarke, que Elizabeth Gadge confiesa que ha tenido conversaciones con el demonio llamado Copo de Nieve.
Not alın Bay Clarke, Elizabeth Gadge Kar Tanesi diye bilinen bir iblisle konuştuğunu itiraf ediyor.
¿ Fue junto al culo o solo en la nalga? Sr. Waterhouse, tengo entendido que conoce a Elizabeth Gadge,
Tam delikten mi yoksa yanaktan mıydı? Bay Waterhouse, Elizabeth Gadge sizi tanıyor zannedersem.
Por favor, su señoría, vamos a seguir con el proceso interrogando a Elizabeth Gadge.
Lütfen Sayın Yargıç, bu olayları Elizabeth Gadge'ın sorgulamasına işliyoruz.
Elizabeth Gadge.
Elizabeth Gadge.
¿ Estáis preparada para confesar, Elizabeth?
İtiraf etmeye hazır mısın Elizabeth?
Elizabeth Gadge todavía tiene que confesar sus crímenes.
Elizabeth Gadge suçlarını henüz itiraf etmedi.
Elizabeth Gadge, ¿ reconocéis vuestros crímenes?
- O sadece bir fare. Elizabeth Gadge, suçlarını kabul ediyor musun?
Elizabeth Anne Gadge, habéis sido encontrada culpable de brujería y vais a ser llevada al lugar de la ejecución, en donde vais a ser quemada en la hoguera hasta la muerte.
Elizabeth Anne Gadge, büyücülükten suçlu bulundun ve ölene dek kazıkta yanarak idam edileceksin.
Que sigáis con vida es mi premio, Elizabeth.
Senin hayatta kalman bana ödül, Elizabeth.
- ¿ El enviado de Isabel?
- Elizabeth'in elçisi mi?
- Haced frente a vuestro destino en Francia, o pedid la mano de Isabel en matrimonio.
- Fransa'daki kaderinle yüzleş, ya da Elizabeth ile evlen.
Si Isabel tiene una fortaleza en Francia y Condé reclama el trono, eso significa el final de nuestro reinado.
Eğer Elizabeth Fransa'da güçlenirse ve Condé tacı ele geçirmek isterse..., bu kraliyetimizin sonu anlamına gelebilir.
Evidentemente, quienquiera que fuese quiso eliminar a la intermediaria de Isabel.
Kim olursa olsun, açık ki onun Elizabeth ile olan vekalet evliliğinin izlerini yok etmeye çalışıyordu.
Condé e Isabel juntos sujetando una espada apuntando directamente a Francia.
Condé ve Elizabeth birlikte Fransa'ya karşı ellerinde bir kılıç.
Condé podría estar huyendo hacia Isabel para casarse con ella ahora mismo.
Condé şu an Elizabeth'e kaçıyor onunla evlenmek için.
Sé que te sentiste forzado a casarte con Isabel, pero...
Biliyorum Elizabeth ile evlenmek zorunda hissettin, ama...
Isabel nos ha enviado a buscaros.
Elizabeth bizi sana göz kulak olmamız için gönderdi.
Por el asesinato de la intermediaria, los enemigos de Isabel en Inglaterra han mostrado su atrevimiento.
Onun vekilini öldürerek, Elizabeth'in düşmanları ne kadar korkusuz olduklarını gösterdiler.
No lo sabía. ¿ Te das cuenta de que ayudando a Condé a escapar, Isabel podría tener
Bilmiyordum. Farkında mısın Condé'nin kaçmasına yardım ederek, Elizabeth Fransa'da kendine
¿ Cómo puedo siquiera consierarlo cuando Condé está aún ahí fuera, muy probablemente con espías de Isabel?
Bunu nasıl düşünebilirim Condé dışardayken ve büyük ihtimalle Elizabeth'in ajanları ile birlikteyken?
No solo tiene de su lado a los hombres de Renaude, sino que gracias al oro y apoyo de Isabel tiene bajo sus órdenes los ejércitos de cientos de lores franceses protestantes.
Sadece kendinin ve Renaude'un askerleri.. .. yok, Elizabeth'in altinlari ve destegiyle.. ... birçok Fransiz Protestan lordlarinin..
Su recuerdo hará que los protestantes de todo el país se levanten en nuestra contra lo que es peor que unos pocos cientos de mercenarios pagados por Isabel.
Onun hatırası, Protestanların ve Elizabeth'in yüzlerce paralı askerinin tekrar bize karşı gelmelerini sağlar.
Hoy María ha superado a Isabel.
Mary bu sefer Elizabeth'i yenmiş olabilir.
Sí, solo este...
Sadece Elizabeth Gadge'ın bir küreğin üstünde pencereden uçtuğunu gördüm.
Espié a Elizabeth Gadge saliendo volando por la ventana en una pala, con la cual viajó al Sabbat besó el culo del diablo y devoró la cara de un bebé.
Cadı festivaline gidip Şeytan'ın kıçını öptü ve bir bebeğin yüzünü yedi.