Translate.vc / Spanish → Turkish / Ellos
Ellos translate Turkish
172,250 parallel translation
Los fantasmas, ellos... llevan tus pecados.
Hayaletler, bizim günahlarımızı taşıyorlar.
- ¡ Acaben con ellos!
- İndirin onları!
No era mierda para ellos, ¿ no?
Onlara göre saçmalık değil ama, değil mi?
Pues resultó que uno de ellos era el tío de Walker.
Bir tanesi Walker'ın amcasıymış.
Tal vez no te guste mi hospitalidad, pero te garantizo que la encontrarás mejor que la de ellos.
Benim ev sahipliğimi sevmemiş olabilirsin... ama sana temin ederim... onlardan daha iyiyimdir.
Eres como ellos. ¡ Eres peor!
Sen de onlar gibisin. Daha kötüsün hatta!
Y él tenía una hermosa esposa y... ellos tenían una pequeña niña solitaria.
Güzel bir eşi ve... yapayalnız küçük bir kızları vardı.
Es tu oportunidad, Jeremiah, para hacer algo por ellos...
Bu senin hatalarını onlara karşı telafi etme şansın, Jeremiah.
- Al demonio con ellos.
- Canları cehenneme.
No lo sé, hija... necesito conocer a su familia, ver como son ellos.
Bilmiyorum, kızım... Ailesi ile görüşmem lazım kızım. Nasıl biriler görmem gerek.
No es culpa de ellos.
Bu onların hatası değil.
Todavía estoy cabreada con ellos por robarme la historia de mi vida para Pretty Woman.
"Özel Bir Kadın" da hayatımın hikayesini çaldığı için hala kızgınım ona.
Ellos han sido más mi familia que lo que tú jamás lo fuiste.
Bana göre onlar senin asla olamdığın kadar aile gibiler.
Oye, ¿ crees que ellos vayan a... no se... los bolos o a algo el viernes en la noche?
Hey, sence onlar cuma gecesi bowlinge falan gitmek isterler mi?
Ahora ellos se la pasan... tratando de tener de nuevo el Internet.
Şimdi onlar tüm zamanını interneti geri getirmeye harcayacak.
¿ Querras decir tan ridículo como pedirme que ellos dejarán de...
Yani senin bana onların fantazi ligi oynamasını engellememi...
Asi que si hago esto ninguno de ellos va a pasar por eso, ¿ verdad?
Yani bunu yaparsam diğerleri yapmak zorunda olmayacak, değil mi?
Sí, pero no reconozco a ninguno de ellos.
Evet ama hiçbirini tanımıyorum.
¿ Por qué iba a hablar con ellos?
Onlarla neden konuşsun?
Y me habló sobre ellos.
Ve bana her şeyi anlatmıştı.
Hasta ahora, ninguno tiene ansia de cerebros, pero estamos preocupados por ellos, por eso le hemos traído.
Şimdiye kadar beyin arzusu göstermediler ancak onlar için endişeleniyoruz ve bu yüzden sizi çağırdık.
Y entonces seremos nosotros contra ellos.
O zaman onlara karşı duracağız.
Estamos bien armados y vamos a llevar la guerra hacia ellos.
İyi silahlanmış durumdayız ve onlara savaş açacağız.
¡ Matemos a cada bastardo de ellos!
- O puştların hepsini gebertelim!
- Aethelstan se encargará de ellos.
- Aethelstan onlarla anlaşır.
Estos hombres no escucharán a Aethelstan y Aethelstan no se encargará de ellos.
Bu adamlar Aethelstan'ı dinlemez ve Aethelstan onlarla anlaşmaz.
¿ Quieres que vuelva arrastrándome a ellos después de que hayan intentando matarme?
Beni öldürmeye çalıştıktan sonra gidip ayaklarına kapanmamı mı istiyorsun?
Ellos se enfadan si llega tarde.
Onlar annem geç kalsa kızar.
Washington, Jefferson, Franklin, ellos hablan de libertad, y sin embargo dejan que la horrible práctica de la esclavitud siga,
Bu şehir, yeni ulusumuzun tam merkezinde olmalı. Bir deniz feneri.
Conozco a estos hombres. Habla. Ellos te escucharán.
Bütün insanlar, ırk, renk, inancına bakılmaksızın özgür olmayı hak ediyor.
Y ellos te desterrarán o te matarán.
Seni ya sürgün ederler ya da öldürürler.
¿ Qué sucede con ellos?
Neyi var bunların?
Entonces, no regresen sin ellos.
O hâlde onlarsız dönmeyin sakın.
Ellos son Abades.
Onlar başkeşiş.
Ellos tienen a mi amigo.
Dostum ellerinde.
¿ Cómo sabes tanto sobre ellos?
Onlar hakkında bu kadar şeyi nereden biliyorsun?
¿ Eras uno de ellos?
Onlardan biri miydin?
Apuesto a que la cura está en uno de ellos.
- Çaresinin onlardan birinde olduğuna eminim.
Así que si no podemos procrear para ellos, entonces ¿ para qué más servimos?
Onlar için üreyemeyeceksek başka ne işe yarayacağız?
¿ Y ese tal Wilkins sabía de ellos?
Wilkins oraları biliyor mu peki?
Si sabía de ellos, ninguno sirve.
Eğer onları biliyorsa hepsi açığa çıkar.
Ahora es una pesadilla, porque sabemos que podría cambiar en un segundo y matarnos, como hizo con 18 de nuestros hermanos y hermanas, a quienes hoy rendimos homenaje, entre ellos a Erin, Samuel y Louis.
Şimdiyse bir kabus, çünki, bizi bir saniyede öldürebileceğini biliyoruz, aynen bugün burada onurlandırmak için bulunduğumuz, aralarında Erin, Samuel ve Lois'in bulunduğu kardeşlerimiz gibi.
A ellos les va a dar igual.
Umurlarında değil.
¡ Ya están hechas! Y... y no digas que tenías motivos, porque al final del día, en el fin del mundo, a nadie le importan un carajo tus motivos, porque ellos son tus motivos.
Ve sakın bana sebepleriniz olduğunu söylemeyin, çünki günün sonunda, dünyanın sonunda, hiçkimse lanet sebeplerinizi umursamaz, çünki onlar sizin sebepleriniz.
Lo que sé es que Azgeda marchó contra Arkadia, y aun así hicisteis otra alianza con ellos, un trato para salvar a su pueblo, no al mío.
Benim bildiğim şey şu azgeda, arkadia'ya gittikten sonra onunla yeni bir ittifak kurdunuz onun insanlarını kurtarmak için anlaştınız, benimkiler için değil.
Todo el mundo va a morir, Bellamy. Podemos hacerlo como ellos... o como nosotros. El final es el mismo,
Herkes ölecek bellamy, onlar gibi gidebiliriz... ya da kendimiz gibi gideriz.
Yo me encargaré para que ellos no tengan que hacerlo.
Buna ben katlanırım, onların yapmasına gerek yok.
Cada uno de ellos está más cualificado en personas desaparecidas que tú.
Her biri de kayıp vakalarında senden daha tecrübeliler.
Al Gobierno no le interesa la verdad. Son ellos los que mienten.
Devlet, gerçeklerle ilgilenmiyor.
Nos usaron, así que nosotros los usamos a ellos. Sí, mentiste.
Onlar bizi kullandığı için biz de onları kullandık.
Ellos ignoran la importancia de un gran segmento de la población Americana.
Işık saçan, ışıl ışıl bir cevher.