Translate.vc / Spanish → Turkish / Estes
Estes translate Turkish
26,852 parallel translation
Me preocupa que estés haciendo esto sola cuando no tienes por qué.
Hamileliğini yalnız geçirmen beni endişelendiriyor. Yalnız olman gerekmiyor.
Sí, bueno, te llevaremos a obstetricia, y cuando estés allá te los llevarán, ¿ de acuerdo?
Şimdi kadın doğuma çıkacağız. Çocukları da yanına getiririz, olur mu?
Los niños podrán ir cuando estés allá.
Çocuklarını orada görebilirsin.
Vamos a trabajar turnos de 12 horas durante el tiempo que estés aquí.
Kalamam anne. Gram'in küpelerini buldun mu?
Creo que esto podría ser el fin de la Reina Malvada, siempre y cuando estés segura de qu es eso lo que quieres.
Bence bu, Kötü Kraliçe'nin sonu olabilir bunu istediğinden eminsen tabii.
Gretchen, siempre que estés aquí...
Gretchen madem buradasın- -
Y debo estar muy cerca de hacerlo para que estés aquí.
Burada olduğuna göre başarmaya gerçekten yaklaşmışım demektir.
Necesito, sobre todo, que estés calmada.
Senden soğukkanlı olmanı istiyorum.
Comenzaremos cuando estés lista.
Hazır olduğun zaman başlarız.
Sí. Es culpa mía que estés en este problema. Dispárame y estamos a mano.
Hey dinle, bu halde olman benim hatamdı sen de beni vur ödeşelim.
No quiero que estés cerca molestándola.
Onu rahatsız etmeni istemiyorum.
Pero para que estés preparada... voy a volverte a llamar.
Hazır olduğun zaman tekrar arayacağım.
Y estaré esperando... hasta que estés lista porque... estoy bastante seguro que vale la pena esperarte.
Bekleyeceğim. Sen hazır olana kadar çünkü beklemeye değer biri olduğuna inanıyorum.
Estábamos esperando que estés muerto.
Ölmüşsündür diye umuyorduk.
Sí, necesito que cubran la mañana cuando estés lavando ropa, ¿ no?
Aynen, sen çamaşırlarını yıkarken sabahları halletmem gerekiyor sonuçta.
- Cuando estés listo, ¿ dale?
- Hazır olduğun anda, tamam mı? - Tamam.
No estés enfadada conmigo.
Bana değil.
Pero el hecho de que no lo estés es...
Ama sen kızmıyorsun...
Te envié su foto para que estés atento.
Sana onun resmini gönderiyorum, etrafta görürsen diye.
Mientras estés a mi lado, iré adonde sea.
Seninle birlikte olduğum sürece her yere giderim.
No quiero que sientas que haces algo mal cuando estés conmigo.
Benimleyken yanlış bir şey yaptığını hissetmeni istemiyorum.
Necesito que estés a mi lado mientras dure esto.
Bu davada yanımda olmana ihtiyacım var.
Quizá vuelva en un año o dos. ¿ Sabes que nos cuesta 60.000 dólares que estés en esa universidad?
Seni o okulda okutabilmek için her yıl 60.000 dolar ödüyoruz farkında mısın?
Sabes que voy a espiarte el teléfono cuando no estés mirando.
Biliyor musun sen bakmazken telefonunu karıştıracağım.
Está tan contento de que estés aquí.
Evde olduğun için çok mutlu.
Vale, mira, es muy temprano para que estés tan contenido.
Tamam, böyle heyecanlı olman için fazla erken bir zaman.
Que estés aquí no es parte del plan.
Burada olman planın bir parçası değildi.
Que estés aquí no es parte del plan.
Burada olman planın parçası değil.
Cuando vi el anillo de Yvonne, yo... sabes, aunque estés feliz por la persona está ese... dolor sordo.
Yani.... Yvonne'nin yüzüğünü gördüğümde, ben sadece... Biliyorsun, onun için mutlu olsan bile içinde garip bir ağrı olur.
Me da igual que estés enfadada con nosotras.
Bize kızgın olman umrumda değil.
Me preocupo por que estés bien.
Güvenliğin umrumda.
Lo que me confunde es que estés involucrada.
Aklımı karıştıran şey, senin nasıl bu işe karıştığın.
No puedo agradecerte lo suficiente que estés aquí.
Burada olduğun için sana ne kadar teşekkür etsem az.
Quiero que estés a salvo.
Güvende ol istiyorum.
Pero si no tienes ningún plan, me gustaría que estés en casa cuando llegue.
Ama planın yoksa, ve geldiğimde evde olursan.. .. bir şeyler yapmak hoşuma gider.
Bueno... lo que sea que estés haciendo, parece que funciona.
Her ne yapıyorsan, işe yarıyor gibi.
Y quiero que estés ahí.
Ve seni orada istiyorum.
Nos alegramos de que estés bien.
İyi olmana çok sevindik.
Solo quiero que estés...
- Tek istediğim...
Solo me aseguro de que no estés reprimiendo nada.
Sadece geçmişe takılı kalmadığından emin olmak istiyorum.
"Espero que estés sentado para esto".
"Umarım bunun için otuyorsunuzdur."
Solo estoy sorprendido de que estés en mi casa.
Sadece, evimde olduğun için hayal kırıklığına uğradım.
¿ Cuántos más cuerpos hasta que estés lleno?
Dolana kadar ne kadar daha ceset lazım?
Hayley, no se supone que estés aquí.
Hayley, burada olmaman lazım.
Uh, en cualquier caso, Estoy muy contenta de que estés mejor.
- Ne olursa olsun iyi hissetmene çok memnun oldum.
Pero me alegra que estés aquí.
Ama burada olduğun için mutluyum.
A mí también que estés tú.
Ben de sen.
¡ No me extraña que estés en la fecha límite!
Zamanın dolmasına şaşırmamalı!
Lista cuando tú lo estés, Drella.
Sen hazırsan, ben de hazırım Deedee.
Bueno, Maggie, espero que estés contenta.
Maggie, umarım mutlusundur.
Pero que quede claro, la única razón de que estés viva, es Butch
Açıklık getirmek için söylüyorum, hayatta olmanızın tek nedeni Butch.