Translate.vc / Spanish → Turkish / Estoý
Estoý translate Turkish
615,923 parallel translation
Ya estoy curado.
Tamamen iyileştim.
Estoy seguro de que esto para ti es rebajarse, Bri, pero ahora has vuelto a la vida real, donde la mierda apesta y todos comemos basura.
Bunun senin için bir düşüş olduğundan eminim Brian, ama artık gerçek dünyaya geri döndün. Kakalarımızın koktuğu, ve hepimizin çer çöp yediği yere.
- Estoy tan enfadado.
O kadar çok kızgınım ki.
Vale, estoy bastante seguro de que me estás manipulando, pero vayamos a cegar a ese viejo cabrón.
Tamam, Beni manipüle etmeye çalıştığından adım gibi eminim, ama yine de o yaşlı piçi kör edelim hadi.
Dios, estoy tan nervioso.
Tanrım, çok gerginim.
No estoy aquí para detenerte.
Durdurmaya gelmedim.
Estoy aquí para hacerlo por ti.
Senin yerine yapmaya geldim.
No estoy hablando de las tortitas.
Ben krepten bahsetmiyorum.
Estoy... feliz.
Sadece mutluyum.
Mira, sé que estoy emocionada, pero ¿ puedes culparme?
Bak, biliyorum çok heyecan yaptım ama beni suçlayabilir misin?
No estoy insinuando nada. Lo estoy diciendo.
İma etmiyorum, direkt söylüyorum.
Está bien, Stanum, dime... ¿ por qué estoy aquí ayudándote?
Peki, Stanum, söylesene, niye sana yardım ediyorum?
Yo, por otro lado, estoy bastante satisfecha conmigo misma.
Oysa ben, halimden gayet hoşnutum.
Estoy muy orgullosa de ti.
Seninle gurur duyuyorum.
No estoy orgullosa de lo que hice, pero hice lo que pensé que era lo mejor para mí.
Yaptığımdan gurur duymuyorum ama elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım.
- No, estoy bien.
- Hayır, böyle iyi.
- Bueno, al principio, pero estoy seguro de que a largo plazo le encantará.
- İlk başta yapabilir ama uzun vadede memnun olacağından eminim.
- Estoy calmado.
- Sakinim.
- Estoy interesado.
- Merak ettim.
Incluso podría estirarme hasta una tarta de crema o... - ¿ un pastel de zanahoria? - Bueno, estoy...
Kremalı tart da ekleyebilirim ya da havuçlu kek.
No, estoy... estoy bien.
Hayır, ben... İyiyim.
Estoy en el nivel del Emperador.
İmparator seviyesindeyim.
En un minuto, es que estoy acabando este nivel.
Bir dakika içinde, bu seviyeyi bitiriyorum.
Solo estoy enseñándole dónde murió el Sr. Williams.
Bay Williams'ın öldüğü yeri gösteriyorum.
Sé que esto es un poco fuera de lo común, pero estoy, finalmente a un paso
Bunun biraz olduğunu biliyorum Yolumdan çekilme, ama ben, uh, nihayet bir yumruk attı
Estoy aquí para negociar el testimonio de mi cliente.
Ah. Pazarlık etmek için buradayım Müşterimin ifadesine göre.
¿ Solamente soy yo, o estoy sintiendo algo aquí?
Öyle değil mi, sadece ben mi, yoksa burada bir şey hissettim mi?
De acuerdo, ¿ estoy loco, o esto es como ver una colisión de cinco vehículos en cámara lenta?
Tamam, ben deliyim Yoksa yavaş çekimde beş arabalık yığın izlemek gibi mi?
Estoy en eso. ¡ Oye, Bailey!
Üzerinde çalışıyorum. Bailey!
Estoy en eso.
Üstünde.
Estoy aquí para protegerlo.
Seni korumak için buradayım.
Estoy presentando el papeleo para que sea transferido a una prisión federal.
Onu federal kilide devretmek için evrak hazırlıyorum.
Estoy como a una cuadra, esperando para que me den a mi testigo.
Ben, bir blok öteye, tanıklığımı almak için yola koyuldum.
Estoy celebrando mi nueva aventura.
Kutluyorum Benim yeni maceram.
Estoy tan orgulloso de ti.
Ben seninle gurur duyuyorum.
¡ pero estoy en una persecución de una ambulancia que se dirige al este por Spring!
Ama sıcak takipçiyim Baharda doğuya dönük bir ambulans!
Estoy fuera de vista.
Ben görüş dışı kaldım.
Ellos ni siquiera saben que estoy aquí.
Burada olduğumu bile bilmiyorlar.
¡ Ellos saben que estoy aquí!
Burada olduğumu biliyorlar!
¿ Ves lo que estoy viendo?
Ne gördüğümü görüyor musun?
Así que, estoy seguro que tener un poco de miedo residual es normal.
Eminim biraz da var... Artık korku normaldir.
Estoy en casa.
Ben evim.
Y tal vez no pase un buen momento aterrizando en una nueva empresa, entonces... estoy considerando en hacer la mejor carta denigrante que se ha escrito jamás.
Ve belki de bu kadar kolay bir zamana sahip olmayacağım Yeni bir firmaya iniyor, o yüzden... Çalışmayı düşünüyorum
Sabes, un caso muy grande en el que estoy... que tenemos aquí.
Bilirsin, benim için büyük bir olay, uh... Buraya geldim.
Estoy sintiendo algo.
Bir şey hissediyorum.
Caramba, no puedo creer que estoy haciendo esto.
Vay be, bunu yapacağıma inanamıyorum.
Pero no estoy cansada.
Ama uykum yok.
Pero ¿ y si los monstruos vienen cuando estoy durmiendo?
Ya canavarlar ben uyurken gelirse?
Ethan Cahill, lo que significa... sinceramente, no estoy seguro de qué te va a pasar, pero, sea lo que sea, es probable que no sea bueno.
Ethan Cahill, demek istediğim... gerçekten sana ne olacağını tam olarak bilmiyorum, ama ne olursa olsun büyük ihtimalle iyi bir şey olmayacak.
No estoy aquí para pelear.
Buraya kavga etmek için gelmedim.
Solo sé que no estoy listo aún para despedirme.
Sadece hoşça kal demeye henüz hazır değilim.