English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Europa

Europa translate Turkish

7,217 parallel translation
Mi hijo es el mejor chef indú de Europa.
Oğlum Avrupa'nın en iyi Hintli şefidir.
Implacables inundaciones de lava ardiente engulleron un área mayor que Europa Occidental.
Ateşten lavlardan oluşan acımasız seller Batı Avrupa'dan daha büyük bir alanı içine çekti.
Muy bien, Kubra Balik... la joya de tu red de narcotráfico... fue extraditado desde Europa para ser juzgado.
Pekala, Kubra Balik... uyuşturucu zincirindeki büyük elmas... davalı Avrupa'dan iade edildi.
En América, en el Reino Unido, Europa, Hotzenplotz.
Amerika'da, Birleşik Krallık'ta, Avrupa'da, Hotzenplotz.
Es un 95 por cien del tráfico yendo a Europa occidental y a Estados Unidos, exceptuando el satélite.
Trafiğin % 95'i Batı Avrupa'ya ve Birleşik Devletlere. Uydu hariç.
Él usa 100 servidores diferentes de europa.
Avrupa genelinden 100 farklı sunucu kullanıyor.
Me envió a estudiar en Europa para educarme, para ser... Nicolas Treviño.
Eğitim almam ve Nicolas Trevino olmam için beni Avrupa'da okula yolladı.
Acabamos de regresar de nuestra luna de miel en Europa.
Avrupa'daki balayımızdan yeni döndük.
Es como el genocidio en Darfur y la trata en Europa oriental, pero su hijo necesita una maldita rampa nueva.
Darfur'de insanlar katlediliyor ve doğu Avrupa boyunca insan kaçakçılığı yapılıyor. Ama oğlunun lanet olası yeni bir rampaya ihtiyacı var.
- Por primera vez en Europa.
- Avrupa'ya ilk gidişleri.
Esa es la Europa del Este, seis dias despues.
Burası Doğu Avrupa. Altı gün sonra.
Hemos adulado a sucios tipos de Europa con el fin de proteger nuestros intereses extranjeros.
Yurtdışı çıkarlarımızı korumak için avrupanın işe yaramazları tarafından içeri çekildik.
Las noticias de Europa son cada vez peores.
Avrupadan gelen haberler kötü.
En Europa.
Avrupa.
- Estaba pensando en ir a Europa. - ¿ Por qué?
- Avrupa'ya gitmeyi düşünüyorum.
- ¿ En qué lugar de Europa?
- Avrupa'da nerede?
El Cometa de 1664 envió escalofríos de pavor a toda Europa, y el terror pareció justificado cuando la plaga y el Gran Incendio de Londres sucedieron prontamente.
1664'teki kuyrukluyıldız tüm Avrupa'ya korku salmıştı ve Veba Salgını'yla Büyük Londra Yangını'nın bunu takip etmesiyle birlikte, dehşet tescillenmişe benziyordu.
Halley dio caza a cada observación astronómica de un cometa registrada en Europa entre 1472 y 1698.
Halley Avrupa'da 1472 ile 1698 yılları arasında kuyruklu yıldızlarla ilgili yapılmış tüm astronomik gözlemlerin izini sürdü.
Más tarde escribió que las Américas habían sido arrancadas de Europa y África mediante terremotos e inundaciones.
Daha sonra Amerika kıtalarının, Avrupa ve Asya'dan depremler ve tufanlar yüzünden koptuğunu yazdı.
Es una de las universidades más antiguas y más prestigiosas en Europa.
Avrupa'nın en eski en prestijli üniversitelerinden biri.
Francia tiene el índice de suicidios más alto en Europa.
Fransa, Avrupa'da en yüksek intihar oranına sahip.
Europa estaba en llamas, todos moriríamos.
Avrupa savaş tarafından tüketiliyordu ve hepimiz ölecektik.
Era el territorio más dócil y disciplinado de toda la Europa nazi.
Bütün Nazi Avrupası'ndaki en yumuşak başlı ve disiplinli bölge!
Hacia el 28 de junio de 1914 Europa disfrutaba de una paz próspera.
28 Haziran 1914'te Avrupa müreffeh bir barışın tadını çıkarıyordu.
Pone esa cara que usted cree de ingenuidad y dice que en lo que respecta a Europa Central es mejor escuchar a Berlín que a Viena.
Samimi olduğunu düşündüğünüz ifadeyi takınıyorsunuz ve Orta Avrupa'nın nerede endişelendiğini söylüyorsunuz Viyana'dan çok Berlin'in ne dediğini dinlemek daha iyi.
Porque si lo hiciéramos, todo el sistema, el acuerdo que ha mantenido la paz en Europa, que mantuvo incluso el anticuado... Imperio Austriaco a flore, empezaría a venirse abajo.
Çünkü bunu yaparsak bütün sistem Avrupa'da barışı koruyan, miadı dolmuş Avusturya İmparatorluğu'nu bile ayakta tutan uyum bozulmaya başlar.
- Pero ¿ en Europa?
Ama Avrupa'da?
Dice que nuestros dos países... se asientan en los límites de Europa... y que si alguna vez nos peleáramos...
Diyor ki, Avrupa sınırında duran iki ülke var ve eğer kavgaya tutuşurlarsa...
Es importante que mantengamos el equilibrio de Europa.
Avrupa dengesini devam ettirmek için önemli.
¿ No tenemos, por un golpe de suerte, una fórmula que... nos permita mantener la paz en Europa occidental?
Büyük bir şanssızlıktan ötürü Batı Avrupa'da barışı sağlayacak bir formül bulamadık mı?
Durante cuatro semanas, desde el asesinato de Franz Ferdinand, en Europa, habíamos vivido con la crisis de los Balcanes.
Dört haftadır, Franz Ferdinand suikastından beri Avrupa'da bizler Balkan krizi ile yaşıyoruz.
Seríamos los primeros en Europa, de todos modos.
Her nasılsa Avrupa'da ilk oluruz.
Y esto también, tendríamos una Europa dominada por una sola potencia.
Ve şu da var. Tek bir gücün himayesi altında bir kıta ile yüzleşiriz.
Sabe, las lámparas están apagándose en todo Europa.
Biliyorsun, tüm Avrupa'da lambalar sönüyor.
El Príncipe Max Lichnowsky culpó a su gobierno de llevar a Europa... a la guerra.
Prens Max Lichnowsky, kendi devletini Avrupa'yı savaşa sürüklemekle suçladı.
Acabo de volver de Europa.
Avrupa'dan yeni döndüm.
- Quizás en europa en algún lugar.
- Belki de Avrupa'da bir yerdeler.
Podría ser en Europa o algo así.
Avrupada falan olabilir.
La mayor parte de Europa no sabía leer.
Avrupa'nın çoğu okuyamıyordu.
A Europa.
Avrupa'ya.
Europa.
Avrupa.
Sus fósiles se han encontrado a montones por toda Europa.
Fosilleri Güney Avrupa'nın her yerinde bulunmuş, on binlerce.
Bueno, está en Europa con una amiga.
Bir arkadaşıyla Avrupa'da.
Hemos visto pacientes por todo el país, algunos lugares lejanos como Europa.
Ülkenin diğer ucundaki değişik Avrupa ülkelerinden hastalara baktık.
¿ Olvidaste cuando se fue a Europa con Rebekah luego de que ella lo desviase del camino?
Kamyonetini yoldan çıkardıktan sonra Rebekah ile beraber Avrupa'ya gittiği zamanı unuttun mu?
De alguna forma, en mi cabeza, el día de la victoria en Europa, el final de la guerra más terrible y sangrienta de la historia, está siendo olvidado con el paso del tiempo,
Nedense hatırımdaki Zafer Günü de insanlık tarihinin en korkunç ve kanlı savaşının sonu da zamanın akıp gitmesiyle birlikte unutuldu.
Investigué un poco en Internet y vi que los mejores sitios eran del Este de Europa u Orientales, así que...
İnternette araştırma yaptım, ve internette en çok tıklanan eş bulma sitelerine girdim. Doğu Avrupalı ve ya doğulu olacaktı.
Tiene más conocimiento en los recientes avances quirúrgicos en Europa que cualquier hombre en el país.
Avrupa'daki cerrahi gelişmeler konusundaki bilgisi ülkedeki tüm hocalardan daha fazla.
De hecho, un fórceps que él modificó ahora es el estándar en Europa.
Hatta yarık dudak için geliştirdiği forseps şu an Avrupa'da standart olarak kullanılıyor.
Si alguna vez me encuentro en Europa trabajando con un fórceps, sabré a quién agradecerle.
Kendimi Avrupa'da bir yarık dudak vakası üzerinde çalışırken bulursam kime teşekkür edeceğimi biliyorum artık.
* y saber, sobre todo, quiénes son los señores sudamericanos de la coca. * * que inundan no solo Italia, sino también toda Europa. *
Hakimlerin artık yeni uyuşturucu anlaşmaları ve Kuzey Amerika'dan gelen uyuşturucuları, Avrupa'ya ve İtalya'ya kimin dağıttığı hakkında daha iyi bir bakış açısı kazanma fırsatları var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]