Translate.vc / Spanish → Turkish / Exige
Exige translate Turkish
1,309 parallel translation
que es lo que orquídea exige, ya que esta vez deposita el polen en otra simulación de hembra.
Bu da orkidenin istediği şey zaten. Çünkü başka bir sahte dişiye bu sefer polenleri bırakmak için yanaşacak.
La situación exige que vuelva a la base.
Bu şartlar altında üsse dönmem gerekiyor.
El gobierno exige la máxima multa y cárcel.
Para ve hapis cezası talep ediyoruz.
Londres exige acción.
Londra harekete geçmemizi istiyor.
Tu deber de marido te lo exige.
Bir koca olarak bu, senin görevin.
¿ Os parece que se lo demos a conocer, como exige el amor y corresponde al deber? Hagámoslo, por favor.
Ona karşı sevgimiz de, görevimiz de bunları anlatmamızı gerektirmez mi?
Es un monstruo, y como tal exige respeto, pero no por mucho tiempo.
- Ondan kurtulacak mısın? Onu atacağız ama şimdilik kukla olarak tutuyoruz.
Es un monstruo, y como tal exige respeto, pero no por mucho tiempo.
Hoşuna gitti mi? Bir daha dinlemek ister misin?
Algunas personas son los que la época exige y la vida sin ellos parece imposible.
Belli dönemlerde belli insanlara ihtiyaç vardır... ve onlar olmadan yaşamak imkansız gibidir.
"The White Christian Minuteman Exige Tribunal Supremo norteamericano que Mongrel"
BEYAZ HRİSTİYAN ASKERİ
El Albatross nos llevará lejos, caballeros, pero exige una atención constante.
Albatross, bizi çok uzaklara götürecek, ama sizden sürekli ilgi bekler.
¿ Se te exige que coquetees... y qué te comportes de esa manera con esos hombres allí... como parte de tu trabajo?
Şuradaki adamlara doğru yaptığın gibi flört etmek işinin bir parçası mı?
Jacob me exige lealtad todo el tiempo pero ¿ y mi lealtad hacia tía Emily?
Jacob bana sadakat dersi veriyor ama ya benim Emily Teyze'ye olan sadakatim?
Bien, como tenemos a nuestro cargo este establecimiento el gerente exige : nada de armas, nada de explicaciones, y no están permitidas las auto-cirugías durante el espectáculo.
Yükselmekte olan aktif bir şirket olduğumuz için yönetimin sizden ricası ; silah getirmemeniz, ayin düzenlememeniz ve gösteri sırasında kendinizi kesmemeniz yönünde.
La familia de Santiago exige una investigación.
Santiago'nun ailesi soruşturma açılmasını istedi.
- Lo exige la ley.
- Yasa bunu gerektiriyor.
¿ Sabes lo que es crecer con alguien que te mandonea... -... exige, y no razona?
Sürekli bilmişlik taslayan, ilgi isteyen ve katlanılamaz biriyle büyümek nasıl bir şey bilir misin?
Exige ver a un matasanos.
Şarlatan bir hekim görmek istiyor.
"Helms exige impuestos a rosquillas".
Dümeni yönetenler donut vergisi istiyor.
Mi capitán le dará todo lo que exige si libera a todos los rehenes.
Kaptanım, bu şartlar altında, rehineleri bırakmak şartıyla ne istiyorsanız vermeye hazır.
El cliente exige que el envío esté listo esta noche.
Müşteri malın bu gece hazır olmasını bekliyor.
Eludir este tema exige verdadero liderazgo. Gente, sus impuestos son altos debido a los inmigrantes ilegales.
Halkım, vergileriniz kaçak göçmenler yüzünden yüksek.
- ¿ Me exige que me marche, Braddock?
- Gitmemi mi söylüyorsun, Braddock?
Estamos entregando los fideos ramen tal como lo exige!
İstediğiniz Ramen şehri kupalarını teslim ediyoruz!
El Sr. McCain exige... el 20 % de ganancia de todas y cada una de las... partes de su imperio.
Bay McCain imparatorluğundaki her yatırımın sermayesinin % 20'si kadar kar etmesini istiyor.
McCain me lo exige.
McCain öyle istiyor.
Usted exige demasiado de mí.
- Benden çok şey talep ediyorsun!
Disculpe usted. entienda que meter mano en el correo y obstruirlo es una ofensa federal y la Ley Bolín exige que suministre a todos los carteros santuario y nutrien..., comida.
Şunu bilin ki postaya engel olmak federal suçtur. Ayrıca Bolin yasası gereğince posta memurlarını ağırlamak...
Simón, si la santidad exige tres milagros, lo has logrado, mi amor.
"Azizlik üç mucize gerektiriyorsa, sen bunu başardın, sevgilim."
Ella exige un esfuerzo y una práctica tenaces.
"Büyük bir çaba ve uğraş gerektirir."
La compañía de seguros las exige,
Sigorta şirketleri talep ediyor bunları.
El derecho penal exige ciertos juegos. Lo sé.
Suç hukuku, suç avukatlarının belli bir oyun oynamalarını gerektirir.
Nuestro seguro exige que nuestros telépatas sean de la Asociacion.
Uygun ama sigorta anlaşmamıza göre şirketimizce kiralanan tüm telepatların Psişik Birliği'nin lisans verdiği telepatlar olmasını gerektiriyor.
Este hombre, Andre Kreizel... tiene la carta en su poder y exige un rescate.
Bu adam, Andre Kreizel, belgeler onun elinde ve o bunun için fidye istiyor.
Pero si observan la ley y piden pruebas más allá de toda duda razonable, y si no se exige eso,
Eğer Gerald Braun önce size gelip deseydi : "Aa bu arada, Ronald Martin'i öldüreceğim" ahlaki onayınızı vereceğinizi hiç sanmıyorum.
También hay una ley que exige que los patos usen pantalones largos.
Ayrıca ördeklerin uzun pantolon giymesini gerektiren bir yasa var.
Esto exige una estrategia comercial agresiva.
Bunun için girişimci ticaret stratejisi izlememiz gerekiyor.
Exige que restituyan a tus agentes bajoranos.
Bajoran yardımcılarını tekrar tahsis etmelerini talep et.
Los piratas han desatado tal caos en el reino que el pueblo le exige a Penélope que tome un esposo.
Korsanlar krallıkta kaos yarattılar, insanlar Penelope'yi bir koca seçmeye zorluyorlar.
La ley exige una espera de cinco días.
- Üzgünüm. Kanun beş gün beklemeni söylüyor.
La ley moderna exige métodos modernos y eso significa información.
Modern hukuk, modern metodlar gerektiriyor. İstihbarat gibi.
Convencer al mundo para que considere una teoría exige paciencia, perseverancia y voluntad de luchar en cualquier instancia por una causa noble.
Yeni fikir ve teorilerin kanıtlanması için bütün dünyaya herhangi bir medya türüyle savaşması gerektiğini söylerler.
Schlichtmann Exige Justicia para Victimas
SCHLICTMANN KURBANLAR İÇİN ADALET İSTİYOR.
Si... Son parte de la investigación ahora, Como lo exige la orden.
Evet ama şu anda mekanın içindeler ve dolayısıyla garanti kapsamındalar.
Eso exige mejorar la calidad de la vida y no sólo demorar la muerte.
Bu da, yaşam kalitesini artırmakla olur. ÖIümü geciktirmekle değil.
El Derecho marítimo exige una obediencia estricta
Denizcilik kurallarında, kesin itaat esastır.
Exige un rescate exorbitante, y ha dicho que si no la pagan tendrá que cortar la garganta del joven.
Ödeme yapılmazsa çocuğun boğazını kesecek.
No. Mi casa exige corbata negra.
Hayır, evde siyah kravat takarım.
Mordecha ¨ i no nos exige nada.
- Jankele! Mordechai kafa ütülemiyor.
Bien, ahora mirad y decidme, aquel que lo sepa el por qué de esta estricta y rigurosa vigilancia que cada noche se exige a los vasallos y el por qué de tanto fundir cañones por el día y el comercio con el extranjero de vituallas de guerra el por qué tantos carpinteros de marina, cuyo arduo esfuerzo no distingue el domingo en la semana :
Öyleyse bilen varsa söylesin. Nedir bu sıkı, bu kuşkulu tutum memlekette? Geceler gecesi nöbet tutturmak millete?
Pero lo exige la ley.
Tüm bunlar için üzgünüm ama kanun bunu gerektiriyor.