English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Fox

Fox translate Turkish

2,725 parallel translation
Los americanos la quieren tanto, que de hecho la FOX tiene una demanda pendiente en contra de la cervecería Duff.
Aslında, Amerikalılar çok sevdi. Fakat Fox, Duff Biraya karşı bir dava açtı.
¡ FOX estúpido mentiroso!
Hep o aptal Fox yüzünden!
Es dueño de Fox y cancelaron "Firefly."
Fox kanalının sahibi ve Firefly'ı iptal ettiler!
La abuela de Megan Fox.
Megan Fox'un büyükannesini oynayacağım.
Ooh, si. Eso fue lo el dijo en FOX News.
Oh evet, FOX Haber'in soyledigi buydu.
Despierta, Fox News.
Uyan da balığa gidelim.
Uh, "hey, enfermera, ¿ un poco más Megan Fox, y un poco menos Charlene Tilton?"
"Hemşire daha çok Megan Fox daha az Charlene Tilton var mı?" Böyle mi deseydim?
Y Megan Fox estaba tan sexy en ella,
Ve filmde Megan Fox çok ateşliydi...
Lo que quiero decir es que no importa que tipo de película somos, si vamos a ser una no para menores, entonces tú eres mi Megan Fox.
Yani şunu demek istiyorum ne tür film olursak olalım eğer yanımızda bir yetişkinle izlediğimiz bir film olduğumuzda, sen benim Megan Fox'um olacaksın.
Hola, ¿ habla Megan Fox?
Merhaba, Megan Fox mı?
Menos todo el mundo, si la Fox lo ha arruinado con los anuncios.
Fox'un berbat tanıtımları için çalışacaksın zannediyorduk.
Fox News.
Fox Ana Haber'de.
Todo lo que Fox News dice es mentira.
Fox Ana Haber'in söylediği her şey yalandır.
Lo viste con tus propios ojos y luego lo reportaste a Fox News.
Kendi gözlerinle görüp Fox Ana Haber'de kendin sunmuştun.
Incluso las cosas ciertas, dichas en Fox News, se vuelven mentira.
Doğru şeyler bile Fox'ta söylendiğinde yalana dönüşür.
Pero supongo que aveces la Fox tiene malas ideas, eh?
Ama sanırım bazen Fox'un da kötü fikirleri olabiliyor.
Ted debe haber llamado a la señora Fox para decirle que nos vio drogándonos.
Ted, Bayan Fox'u aradı herhâlde. Uyuşturucu kullandığımızı söylemiştir.
Buenas tardes, señora Fox. Buenas tardes, señora Fox.
İyi günler, Bayan Fox.
Pete Fox ha muerto.
Pete Fox ölmüş.
Y Buddy Adler, que era el jefe de la 20th Century Fox, me susurró al oído,
20th Century Fox'un başkanı Buddy Adler kulağıma şöyle fısıldadı :
Abraham Fox.
Abraham Fox.
Los Estudios Fox mejoraron mucho el proceso.
Fox, işi iyice çığrından çıkardı.
Créame, la oficina del fiscal no se deleita con el, pero Cecil Fox mató a un juez, un querido colega.
- İnanın ki savcı da bu işten hiç keyif almıyor ama Cecil Fox bir yargıç öldürdü.
Y este debe ser el señor Cecil Fox.
Getirdiğiniz Cecil Fox olmalı.
Sí George, parece que el Sr. Fox se ha aplicado a sí mismo una traqueotomía.
- Evet George, anlaşılan Bay Fox kendi kendine nefes borusunu açmış.
¿ Cómo podía haber sobrevivido Fox, aunque tuviera una traqueotomía?
- Fox bu numarayı yapmış olsa da omuru kırılmadan nasıl kurtuldu?
Sí George, claramente el cuello del señor Fox no estaba roto.
Evet George. Bay Fox'un boynu kırılmamış.
Fox empujó un cuchillo en el juez que lo condenó a trabajos forzados.
Onu ağır hapse mahkum eden yargıca bıçak sapladı.
Para que un imbécil como Fox escapara de la horca, debió tener ayuda.
Fox gibi bir ahmak idamdan kurtulmak için yardım almış olmalı.
Detective, conoce a Fox, ¿ alguna idea de bajo que piedra se arrastró?
Hangi deliğe girdiği hakkında fikriniz var mı?
Afirmó que Fox estaba con ella cuando Mead fue asesinado pero ella confundió las horas.
- Mead öldürüldüğünde yanında olduğunu söyledi ama sonra günleri ve saatleri birbirine karıştırdı.
¿ El señor Fox estuvo aquí?
- Bay Fox ne zaman geldi?
Señor, parece que Fox estaba goteando un poco.
Fox'un yarası kanıyormuş efendim. Burada temizlemeye çalışmış.
- Trató de limpiarse. - Señorita Smith, ayudó al sr. Fox a escapar de la horca?
Bay Fox'un idamdan kurtulmasına yardım ettiniz mi Bayan Smith?
Puedo hacer milagros entre las sabanas, pero eso es pedir demasiado.
Yatakta mucizeler yaratabilirim ama o kadarı biraz fazla olur. - Bay Fox nereye gideceğine dair bir ipucu verdi mi?
¿ El señor Fox le dijo algo, como dónde podría ir?
- Adamın kuş kadar beyni var.
George, deja un agente de policía afuera en caso de que el señor Fox regrese.
Bay Fox'un dönme ihtimaline karşı buraya bir memur gönderelim.
Cecil Fox debería estar muerto.
Cecil Fox'un ölmüş olması gerekirdi.
Pero pensamos que Fox se metió un tubo en la garganta que le permitió respirar.
Fox'un boğazına metal bir boru sokmuş olduğunu düşünüyoruz. Evet.
Murdoch, su reputación es todo lo que le queda.
- Adamın elinde bir tek itibarı kaldı Murdoch. Fox'un kaçışına bulaştığını hiç sanmıyorum.
Solo no puedo verle involucrado en la fuga de Fox. ¿ Qué acerca de este asistente, Catchpole?
Asistanı Catchpole ne alem?
Pesó a Fox el día anterior, fueron 81 kilos.
Bir önceki gün Fox'u tarttı. Adam 86 kilo çıktı.
La tabla de caida dice 2,45 metros para 86 kilos, pero Fox tenía un cuello fuerte así que el señor Pleasant agregó 20 centimetros a la longitud de la caída.
Düşüş tablosunda 86 kilo için 2, 48 metre düşme mesafesi gösteriyor ama Bay Fox'un boynu kalın olduğu için Bay Pleasant ipe 20 cm. daha ekledi.
¿ Es esta la cuerda que el señor Pleasant utilizó para colgar el señor Fox?
Bay Pleasant'ın Bay Fox'u asmak için kullandığı ip bu mu?
El cuello de Fox debería haberse roto.
Fox'un boynu kırılmış olmalıydı.
¿ Por qué iba a destruir mi reputación por un criminal como Cecil Fox?
Cecil Fox gibi bir sefil için neden itibarımı zedeleyeyim?
Cecil Fox no mató juez Mead.
Yargıç Mead'i o öldürmedi.
- ¿ Fox News?
- Fox haberleri mi?
Fox se arrastró fuera del infierno al nacer.
Fox dünyaya cehennemden çıkıp gelmiş.
No llegará muy lejos.
Fox fazla uzağa gidemez.
Y como Fox se defendió a si mismo, no tuvo el cerebro para arreglar eso.
Fox kendi savunmasını kendi yaptığı için karışıklığı düzeltmeye aklı yetmedi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]