Translate.vc / Spanish → Turkish / Fríes
Fríes translate Turkish
34 parallel translation
Te levantas cuando te apetece, te rascas, fríes unos huevos, ves qué día hace, le tiras piedras a una lata y te pones a silbar.
Canınız istediğinde kalkarsınız. Biraz kaşınıp, bir iki yumurta pişirirsiniz. Düşünebiliyor musunuz nasıl olduğunu?
¿ Estamos luchando por la causa y tú fríes carpas al estilo checo?
Biz yüce bir amaç için savaşıyoruz, siz ise sazanı Çek usulüyle kızartıyorsunuz?
¡ Veré personalmente como te fríes en la maldita silla!
Bu yüzden kızartılmanı kendi gözlerimle izleyeceğim.
No lo voy a permitir, ¿ Y si me fríes la mente?
Bunu benim üzerimde denemenize izin vermeyeceğim.
- ¿ Entonces, por qué los fríes?
- Öyleyse neden pişiriyorsun?
Después de hornearla, la fríes con hierbas y aceite de oliva en una sartén de hierro.
Fırından çıktıktan sonra baharat ve zeytinyağı ile tavada çevirmelisin ama dökme demir tava kullanman lazım.
Tú fríes pollos y yo manejo.
Sen tavuk kızartırsın, ben araba sürerim.
Si fríes la mortadela, sabe como salchicha,
Salamı kızartırsan, sosis tadı verir.
... pelas la cebolla, la picas en trocitos bien finos luego los fríes en aceite hasta que se doren agregas algo de páprika, pero tienes que ser cuidadoso porque si lo pones en un aceite muy caliente se quemará y se pondrá amargo luego agregas el cerdo y agua.
Soğanın kabuğunu soyacaksın, ince ince doğrayacaksın. Sonra yağda penbeleşinceye kadar kızartacaksın. Biraz da kırmızı biber ekledin mi...
Le quitas lo de adentro y lo fríes con diez dientes de ajo semillas de comino, cebollas coloradas y tomates.
Kepçe ile dışarı çıkar ve sonra 10 baş sarımsak, kimyon küçük kırmızı soğan ve domateslerle kızart.
Coges la cebolla, la pelas y la fríes. Con la hamburguesa lo mismo, y le pones la cebolla.
soğanı al, kes ve kızart ve aynı şeyi burgere de uygula ve Deep Purple çal.
Tomas una pizza, lo doblas, pones carne y queso adentro, lo fríes, y ya.
Pideyi alırsın, katlarsın, içine et ve peynir koyarsın ve iyice kızartırsın, hoop, tamam
Fríes la carne y le das un toque de aceite de sésamo. Lo hierves junto con el alga remojada, ¡ fantástico!
Eti kızartıyorsun, bir miktar susam yağı katıyorsun, karışımı yosunla suda kaynatıyorsun... harika!
¿ Por qué no se la das a un conejo, luego lo rellenas con tocino y luego lo fríes?
Neden gidip bunlarla bir tavşanı besleyip, içini pastırmayla doldurup, iyice kızartmıyorsun?
Si fríes las anchoas sin aceite te puedes librar del olor a pescado...
Balık kokusundan kurtulmak için kurutulmuş sardalyeleri yağsız kızartın.
Haces una masa con harina, huevos, leche y azúcar... y los fríes.
Un, yumurta, süt ve şekeri karıştır... Ve karışımı kızart.
Tú fríes y yo te enseño.
Sen bunu yap, ben de ders anlatayım.
Haces rebanadas bien finas de papa frotas los bordes con limón y ajo las fríes en una sartén de hierro y las salas a gusto.
Patatesi çok ince dilimliyorsun kenarlarına limon ve sarımsağı sürüp kızgın tavada kızartıyorsun ve son olarak tuzu ekliyorsun.
Una chorrada, la fríes, que quede como cúpula.
Şişko sosis, tepesinden kızartılmış olsun.
No Me Importa Si Te Fríes Aquí.
Burada pişsen de umrumda değil.
leche y azúcar... y los fríes.
Un, yumurta, süt ve şekeri karıştır... Ve karışımı kızart.
Es más saludable si no fríes la tortilla.
Kızartma yemiyorsan bunlar çok daha sağlıklıdır.
Ni siquiera fríes el Pan Doblón.
Sen hiç Duble Ekmekli kızartmadın ki.
Abres la puerta, los fríes y cierras la puerta.
Alçaktan uçacağız, hepsini yakacağız, geri döneceğiz.
Una de estas puede acabar con un pelotón entero en el tiempo que fríes un huevo.
Bunlardan bir tanesi yumurta haşlayacak kadar zamanda bir müfrezeyi bitirebilir.
Si fríes suficientes nodos, todo el sistema colapsará.
Yeterince nod kızartırsan, bütün sistem düşer.
Se ha dado cuenta que fríes el tocino con palillos chinos.
Pastırmayı çubuklarla kızarttığını fark etmiş.
Las patas de rana saltan de la sartén cuando las fríes... ¿ No es cierto, muchacho?
Kızartmaya çalıştığında kurbağa bacakları tavadan dışarı kaçar değil mi evlat?
Puedo degenerar los tejidos si fríes el sistema operativo implantado por Cho.
Doku dejenerasyonu üzerinde çalışabilirim... Cho'nun yerleştirdiği her türlü işletimsel sistemi yok edebilirseniz.
Sabes, casi cualquier cosa, si lo fríes...
Biliyor musun, iyice kızartırsan neredeyse her şey...
Así es cómo tú fríes un maldito huevo. - ¿ Por qué?
İşte yumurta böyle yapılır.
Normalmente no me gusta el risotto, pero si lo pones en forma de pelota y lo fríes mucho, puedo comer como cientos de ellas.
Normalde risotto yemem, ama onu top şekline getirip, kızartırsan yiyebilirim. Hatta binlercesini yiyebilirim.
Tal y como fríes los huevos, necesitaré una sierra para cortarlos.
Yumurtaları kesmek için testere alacağım.