Translate.vc / Spanish → Turkish / Fuller
Fuller translate Turkish
1,009 parallel translation
- Ya le dije, rutina.
- Sorun nedir Bay Fuller?
¿ Quiere beber algo, Sr. Fuller?
Bir karakolda bulunmakta olan bir çanta mangıra dair haber maber yoktu.
¿ Sabes, encanto? Tienes estilo.
- Bir içki ister miydiniz Bay Fuller?
- ¿ Es amiga de Fuller?
- Nazikçe diyor ya! Ya kabayken nasıl davranır bu?
El problema es que Wes Fuller está quemándome la casa.
Meselenin aslını öğrenmek bayım. Evimi yakan Wes Fuller'miydi.
Fowler, How y yo formamos la junta de vecinos.
Fuller, Haland ve ben belediye meclis üyeleriyiz.
- Claro Busca a Henderson, How y Fuller y diles... - que los necesito aquí.
Git Anderson, Howe ve Fuller'i bul, ve onları buraya çağırdığımı söyle.
- Hola señora Fuller, ¿ está Sam?
- Merhaba, Bayan Fuller. Sam evde mi?
Gracias señora Fuller, adiós.
Sağolun, Bayan Fuller. Hoşça kalın.
George Fuller, el abogado de Vince, y Larry Gordon.
George Fuller, Vince'in avukatı ve Larry Gordon.
No inente eso en un tiempo, Fuller.
Bir süre bu işlerden uzak kalsan iyi olur, Fuller.
- Bébaselo, Fuller.
- Sadece iç şunu, Fuller.
- ¿ Y Fuller?
- Ya Fuller?
Van a heredar una fortuna de Fuller.
Fuller'den bir servet devralıyorlar.
- Por Fuller.
- Fuller.
Nos llevamos a Fuller.
Fuller'i bizimle götürüyoruz.
Dile si quiere llevar a Fuller.
Sor bakalım Fuller'i taşır mı?
¿ Y Fuller no se puede quedar?
Fuller kalamaz mı?
Y Fuller no puede moverse.
Ve Fuller kımıldayamaz.
- Lo que le ha dicho Fuller.
- Fuller'in sana söyledikleri.
Ha ayudado a Fuller a huir.
Fuller'ın kaçmasına izin verdi.
- Mi invitado, el senador Fuller.
- Misafirim. Senatör Fuller.
Almuerzo con el senador Fuller.
Senatör Fuller ile yemek yiyeceğiz.
Ahora Mike Wallace entrevista al senador Worthington Fuller.
Şimdi de karşınızda Senatör Worthington Fuller röportajıyla Mike Wallace.
Senador Fuller, ¿ dice que no le afecta la alergia presidencial?
Senatör Fuller, Başkanlık ateşinin sizi sarmadığını mı söylemek istiyorsunuz?
General, mis periódicos apoyaron a Worthington Fuller desde el día que se postuló.
Adaylığını açıkladığı ilk günden bu yana gazetelerim Worthington Fuller'i destekledi.
Debo hallar 35 millones de compradores para el producto Worthington Fuller.
Worthington Fuller denilen bu ürünü satın alacak 35 milyon alıcı bulmalıyız.
Lo único deshonesto de "Curly" Fuller es la forma en que se peina.
"Kıvırcık" Fuller'in dürüst olmadığı tek konu saçını tarama şekli.
Miren quién nos viene a visitar y a conversar. El senador Worthington Fuller.
Bakın, kim bizimle çene çalmaya ziyaretimize gelmiş Senatör Worthington Fuller.
Sí, en un momento. Haré algunas preguntas al viejo Curly Fuller. Debería decir, al senador Worthington Fuller.
Evet, birazdan, bizim Kıvırcık Fuller'a bazı sorular soruyor olacağım.
El General habló con Fuller.
General, Fuller'ı ikna ediyor.
Si hacemos ganar a Fuller como sé que haremos quedará en deuda conmigo.
Fuller'ın kazanmasını sağlarsak, ki bunu yapacağımızı biliyorum bunu bana borçlu olacak.
El General lo anunciará luego del banquete de lanzamiento de Luchadores por Fuller.
General, Fuller'dan, yarın akşam Fuller'ın Savaşçıları için vereceğim partiden sonra benimle el sıkışmasını istiyor.
- Luchadores por Fuller.
- Fuller'ın Savaşçıları.
- Luchadores por Fuller.
- Evet, Fuller'ın Savaşçıları.
Invité a 20 de los hombres más importantes del país a apoyar a Luchadores por Fuller.
Ülkenin en güçlü adamlarından 20'si yarın akşamki Fuller'ın Savaşçıları partime geliyor.
Aún no lo saben, pero serán todos Luchadores por Fuller.
Henüz bilmiyorlar ama hepsi Fuller'ın Savaşçıları olacaklar.
¿ No es el tal Curly Fuller un tonto cazando?
Şu Kıvırcık amma da aptal bir avcı değil mi?
Fuller, el gran cazador.
Muhteşem avcı, Fuller.
Fuller ni siquiera avisó.
Fuller telgraf bile yollamadı.
La Srta. Muller tiene los libros de texto y los periódicos, así que si toman unos ejemplares, creo que podríamos empezar.
Bayan Fuller'da ders kitapları ve günlük gazeteler var. Birkaç kopya alırsanız sanırım başlayabiliriz.
Haremos un descanso mientras la Srta. Fuller nos prepara... la segunda proyección.
Bayan Fuller bizim için ikinci sunumu hazırlarken... biraz mola verelim.
Según salga, la Srta. Fuller puede preparar su calendario de clases.
Çıkarken... Bayan Fuller sizin için bir randevu planı hazırlayabilir.
- Es Fuller.
- Fuller, efendim, John H.
Ahora es el teniente Fuller.
Şimdi Teğmen Fuller oldun.
es un productor de cine americano.
- Samuel Fuller ; Amerikan bir yönetmenmiş, "Şeytanın Çiçekleri" filmini çekecekmiş.
"Calder, hazte un buen regalo y dale un puñetazo a Damon Fuller".
"Calder, kendine bir hediye ver, Damon Fuller'ı benzet." derim.
Arthur E. Fuller.
Arthur E. Fuller.
Bueno, no podemos hacerle volver, eso seguro. ¿ Verdad, Fuller?
Artık onu geri getiremeyiz, orası kesin. Değil mi Fuller?
Entre.
- Fuller'ın arkadaşı mısın?
-... Fuller el veneno. - De acuerdo.
Parker, onu eve götürüp adını-soyadını al ve Fuller'ın o zehri nereden aldığını öğren.