English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Fusión

Fusión translate Turkish

2,129 parallel translation
Fusión?
Fusion mu?
Shepherd odia la fusión, ustedes son del Mercy West, están acabados.
Shepherd, birleşmeden hiç haz etmedi... -... sizler Mercy West'ten geldiniz, işiniz bitti.
- Está hablando de la fusión.
- Birleşmeden bahsediyor.
No estoy ni a favor ni en contra de la fusión.
Birleşmenin ne yanındayım, ne de karşısında.
El rozamiento producido por este continuo movimiento supone que los límites de placa son zonas de fusión, donde se concentran minerales... y pueden ascender a la superficie.
Bu daimi hareketin yarattığı friksiyon levha sınırlarının, minerallerin yoğunlaştığı ve yüzeye doğru yükselebildiği erime bölgeleri haline geldiği anlamını taşır.
Es la compra, venta y fusión de compañias
Şirketleri alma, satma ve birleştirme işi işte.
- ¿ Qué? - Mira, si ella es una pequeña genio puede hacer centenas de éstas usando fusión fría.
Kız o kadar zekiyse ColdFusion'ı kullanarak aynısından binlerce yapabilir.
- ¿ Fusión fría?
Daha çok web tabanlı uygulamalar yazmakta kullanılır. )
Una especie de fusión entre la ingeniería de precisión y el poder de la materia prima.
Bir tür mühendislik hassasiyetinin ve ham gücün birleşimi.
La fusión de las vértebras podría indicar una lesión en la médula espinal.
Omurgadaki erimeler omurilikte bir yarası olduğu anlamına geliyor.
La fusión de hidrógeno en helio es la base de la potencia del Sol
Hidrojen füzyonu ile oluşan helyum güneşin bütün enerji kaynağıdır.
Sabemos que la energía es el precio de la producción del sol, el poder liberado en las reacciones de fusión en el núcleo, es muy constante en efecto.
Biliyoruz ki Güneş'in enerji üretimi, yani füzyon tepkimesinden açığa çıkan güç,... aslında değişmez bir sürekliliktedir.
Eso, más la fusión de los elementos vertebrales.
O, artı omur birleşenlerinin kaynaşımı.
Cada día, la fusión asiática de Tina y Mike crece con más fuerza.
Tina ve Mike'ın Asyalı beraberlikleri daha da güçleniyor.
Linda, lo que comenzó como una diversión inocente terminó en tragedia cuando una desnudista robot nuclear sufrió la catastrófica fusión de su reactor.
Linda, bu gece masum bir şekilde başlayan eğlence trajedi ile sonlandı. Nükleer güçle çalışan bir striptizci robotun reaktörü korkunç şekilde patladı.
Fusión Francesa-Coreana.
Fransız-Kore karışımı.
La teoría del campo unificado, la fusión fría, el "perrulpo".
Birleşik alan kuramı, soğuk füzyon, köptapot.
- Fusión corporativa.
- Şirket birleşmesi falan.
Como sea, no podría estar más feliz por esta fusión.
Neyse, bu birleşmeden daha memnun olamazdım.
Will justo estaba hablando de la fusión.
Will birleşmeden bahsediyordu.
¿ La fusión va bien?
Birleşme iyi mi gidiyor?
Ah, es cierto, allá han pasado por una fusión.
Doğru ya, sizler yeni birleştiniz.
Cómo la zoología te aburre, por favor, participa con nosotros con tu análisis de la fusión catalizada por muones.
Zooloji sizi sıktığına göre, lütfen bizi katalize edilmiş müon füzyonu konusundaki analizinizle bilgilendirin.
Para que la fusión sea interesante para nuestros amigos de Kabletown, debemos vernos como una atractiva compañía rentable.
Bu birleşmenin Kabletown'daki dostlarımıza cazip gözükmesi için seksi ve karlı bir firmaymış gibi gözükmemiz gerekiyor.
... Sacando heno político del trigal que es la fusión NBC-Kabletown...
... NBC - Kabletown birleşimi adındaki politik tarlayı biçip geçiyor...
" La fusión de la NBC y Kabletown es mala para el consumidor.
NBC ve Kabletown'nun birleşimi müşterileri için hiç iyi olmayacak.
¿ Porqué sigue hablando de la fusión?
Neden hala birleşme hakkında mı konuşuyor?
Pero si pierde, no tendréque preocuparme de que lleve a pique la fusión.
Ama eğer kaybederse, onun bu birleşmeyi baltalamasından enidişelenmeme gerek kalmaz Jonathan.
Y al final del día, ¿ no es más importante que cualquier fusión?
Günün sonunda da bu bir birleşmeden daha önemli değil mi?
Esta fusión me ha hecho más famoso de lo que siempre he querido.
Olay şu. Bu birleşme beni hiç olmak istemediğim kadar ünlü yaptı.
- Desde la fusión.
- Birleşmeden beri.
- ¿ Qué pasa desde la fusión?
- Birleşmeden beri ne oldu?
- Desde la fusión has estado a otra cosa.
- Birleşmeden beri aklın başka yerde.
La mayoría de las estaciones de policía metropolitanas tiene una oficina llamada "centro de fusión", donde toda la información de inteligencia se concentra en un solo lugar.
"Pek çok büyük şehir polis karakolunda, bilgi-bileşim merkezi isimli bir yer vardır." "Gizli bilgiler, tek bir yerde toplanır."
El centro de fusión controla la comunicación con cualquiera que trabaje con seguridad nacional.
Bilgi-bileşim merkezinde ; ulusal güvenlikte çalışmış herkesin haberleşme izleri takip edilir.
La próxima vez que vallas a hacer algo gordo como, um, no sé, colarte en un "centro de fusión", te agradecería un pequeño aviso.
Bir daha ki sefere, bir bilgi-bileşim merkezine zorla girip bir şeyler yürüteceğini önceden haber verirsen minnettar kalırım.
Acabamos de cambiar el lenguaje en la fusión de su compañía.
Şirket birleşmesindeki ifadeleri revize ettik.
La fusión sigue en pie todavía. Voy a llamar para ver cómo están todos con esto.
Milletin havasını kontrol etmek için herkesi arıyorum.
La fusión continúa.
Birleşme gerçekleşiyor.
¿ La fusión?
- Birleşme mi?
¿ Es por la fusión?
Birleşmeyle mi ilgili?
La fusión violó la Ley Glass-Steagall...
Bu birleşme Glass-Steagall Yasasının ihlaliydi.
Parece que está en Los Ángeles para completar una fusión empresarial.
Bir ortaklık için Los Angeles'a gelmiş.
Millones caerán como rocas si la fusión avanza.
Ortaklık bozulursa batar.
La gravedad comprimió las nubes de hidrógeno durante millones de años hasta que muy profundo en el centro, el hidrogeno estuvo lo suficientemente caliente para que ocurriera la fusión.
Yer çekimi gaz bulutlarını milyonlarca yıl sıkıştırdı ta ki merkezin derinliklerinde hidrojen füzyonu oluşturacak kadar sıcak hale gelene dek.
La gravedad comprimió las nubes de hidrógeno durante millones de años hasta que muy profundo en el centro, el hidrógeno estuvo lo suficientemente caliente para que ocurriera la fusión.
Yer çekimi gaz bulutlarını milyonlarca yıl sıkıştırdı ta ki merkezin derinliklerinde hidrojen füzyonu oluşturacak kadar sıcak hale gelene dek.
Sí, en éste no hay celdas de energía de fusión.
Evet, bunda füzyon güç hücreleri yok.
La fusión no está funcionando.
İnfüzyon işe yaramıyor.
Esta fusión es llamada "Unificación Electrodébil". No tienes por qué comprenderlo... yo ciertamente no lo comprendo... pero para los físicos, fue como encontrar la conexión perdida.
elektrozayıf birleşme denir bunu kesinlikle senin anlamadığını zorunda değilsiniz ama fizikçiler için, kayıp halkayı bulma çabası devam edikçe.
Fusión epifiseal incompleta.
Epifiz birleşimini tamamlamamış.
E inicia un proceso llamado Fusión nuclear.
Hidrojen 10 milyon kritik dereceye ulaştığında nükleer füzyon denen bir süreç başlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]