English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Groove

Groove translate Turkish

67 parallel translation
Y hay una habitación en Carter's Groove conocida... como la habitación de las negativas porque ejerce una mala influencia sobre el amor.
Topallar yürür, körler görür ve Williamsburg yakınlarında "reddedilme odası" adında bir oda var. Çünkü aşk konusunda lanetliymiş.
Dr. Loomis, se le ordenó volver a Smith's Grove.
Dr. Loomis... Geri Smith's Groove hastanesine dönmeniz emredildi.
El funk está aquí, así que puedes bailar
- Funk burada sen groove'a yönlen -
A movernos, Vanilla Ice esta aquí con el groove de NewJack rockeando el lugar con el poder del bajo de la tortuga ninja
"Let's move, Vanilla is here with the NewJack groove" "Gonna rock and roll the place with the power of the ninja turtle bass"
anglo. protestante... paseos... y matrimonio.
Şunu dinle : "Hassas WASP doktoru aranıyor mum ışığında bir akşam yemeği ve Coconut Groove da bir yürüyüşü ve evliliği paylaşmak için"
¡ How Stella Got Her Groove Back gana!
Görünüşe göre Stella ruhunu geri alacak.
Viniendo del tipo que aún me debe $ 10 por esa apuesta... de cuál iba a ser la película más exitosa-
Aynen, E.T.'nin mi Krush Groove'un mu tüm zamanların en iyi film olacağına.. ... dair benimle bahse tutuşupta hala bana 10 papelimi vermediğin gibi mi yani?
Cómo Hermes requisó su ilusión
How Hermes Requisitioned His Groove Back
usa tu mano y tócame, tócame tócame todo el cuerpo, si el cuerpo nena, así que solo quieres arreglarme, si arreglarme
Use your hand and touch me, touch me Touch me all over body, body Girljust want to groove me, groove me
- "Tu pene tiene ritmo" - "Tu pene me vuelve loca"
- "Your penis has got a rhythm -" Your penis makes me groove
Te voy a dar mi número uno, smooth-groove jam garantizándote poner el clima justo como lo necesitas.
Sana bir numaralı taktiğimi göstermek üzereyim. İşte yumuşak ve hafif açış. Havanı bozmaman icin ihtiyaç duyduğun şey.
El huracán de categoría dos golpeó con más fuerza en Coconut Grove con una marea de 2 metros.
Özellikle iki buçuk metrelik dalgaların vurduğu Coconut Groove büyük zarar gördü.
Y ahora, damas y caballeros esta noche, celebrando su décimo aniversario en el espectáculo el "Coconut Grove" se enorgullece en presentar al inigualable ¡ Bobby Darin!
Ve şimdi, bayanlar ve baylar, gösteri işinde 10. yılını kutlayan biri Coconut Groove gururla sunar, karşınızda çok sevdiğiniz muhteşem, Bobby Darin!
Esos edificios de Coconut Grove están en la costa atlántica ;
Bu mülkler Coconut Groove'da. Atlantik Kıyı Sırtı'nın üstündeler.
Voy a componer Shady Groove y después recuperaré a mi chica.
O Shadey Grove'u tepe taklak edeceğim. Kızımı geri alacağım.
Hablo porque estoy preocupado por sus amigos en Shady Grove.
Siz ve Shady Groove'daki arkadaşlarınız için endişeleniyorum.
McTeague ¿ te fue difícil ser tan malo allá en Shady Groove?
McTeague? Shady Grove'da patronluk taslamak zor oluyor muydu?
Y el groove, era algo que se usaba en la escena Hardcore de la temporada por que la mayoría de las bandas de metal no tenian ese groove.
Onlara teşekkür borçluyuz. O zaman'Groove'hard-core ortamları devam eden bir olguydu. Fakat çoğu metalde Groove yoktu.
Trajeron el goove al metal y lo cambiarón en toda forma. Ocurre hasta hoy en día.
Groove'u, metal müziğin içine sokarak... bütün oyunu değiştirdiler.
Han añadido el groove en su música y creo que... son increíbles músicos.
Müziklerinde çok fazla Groove etkisi vardı. Sanırım bu onları iyi bir grup yapan şeydi.
¿ Un contrato con Groove-tone Records?
Groove-tone Studyolari ile bir kontrat?
¡ Tono-Groove!
Groove-tone!
"SMITH'S GROVE ONCE MESES MÁS TARDE"
SMITH'S GROOVE SANATORYUMU 11 AY SONRA
Estoy afuera del Sanatorio Smith's Grove, donde anoche, trasladaron a Michael Myers de 10 años luego de declararlo culpable de asesinato preterintencional.
Smith's Groove Sanatoryumu'nun önünde duruyorum 10 yaşındaki Michael Myers dün gece geç saatlerde birinci dereceden suçlu bulunmasının ardından buraya nakledildi.
- ¿ Quién? - El Dr. Koplenson de Smith's Grove.
Smith's Groove Sanatoryumun'ndan Dr. Koplenson.
Entonces que sea Cardio Hip-Hop Groove.
Kardiyo Hip-Hop Groove o zaman!
Ojalá no hubiéramos dejado ese cuarto de hotel en Honey Grove, porque estuviste perfecta y estuvimos perfectos y la noche fue perfecta.
Honey Groove'daki otel odasını hiç terketmemiş olmayı dilerdim,'çünkü sen harikasın, biz--harikayız, ve o gece... harikaydı.
En este almacén, Groove y la 3ra.
Grove ve 3. Cadde'deki bir depoda.
Te tenemos por apuñalar a Trey Holt en la bodega de la calle Groove, esta tarde.
Bugün Grove Caddesi'ndeki depoda Trey Holt'u arkadan bıçaklamışsın.
Un sueño llamado : ( Inoffensive, Urban Like, Hip-Hop Smooth Groove )
Saldırgan olmayan sokak hayatını anlatan bir hip hop grubu kurma hayali.
¿ Qué te puedo decir?
Ne istiyorsun? Ben Groove'lara inanıyorum.
Su estilo, me gusta verte groove...
Tarzın bir harika.
# Le encanta el groove. #
* Çok sever dans etmeyi *
Probablemente me reconoces por mi papel en Krush Groove.
Krush Groove'da oynamıştım, beni tanımışsındır.
Bien, ¿ qué tal Soul Groove?
- Doğru. Tamam. Soul Groove'a ne dersiniz?
- Douglas nos ha invitado a tomar algo en Lime Groove Studios. - ¡ Yupi!
Douglas bizi Lime Grove Stüdyolarına birşeyler içmeye davet etti. İyilik timsali.
Su lugar de trabajo es el mismo lugar donde nuestra víctima, Angela Kelly, trabajaba una barbería en Brooklyn llamado Groove Cutz.
Çalıştığı yer kurbanımız Angela Kelly'nin çalıştığı yerle aynı... Groove Cutz adında, Brooklyn'de bir berber dükkanı.
He pensado que podríamos parar en ese parque a las afueras de Walnut Grove.
Walnut Groove'un oradaki parkta dururuz diye umuyorum.
Nikki y yo tuvimos un ritmo musical genial un tiempo.
Ben ve Nikki bir müddet groove tarzı çalıyorduk.
Simplemente creo que Green Grove se merece el esfuerzo.
Bence, Green Groove Lisesi ; mücadeleye değer bir lise.
Un silencio tranquilo caía sobre la gente expectante, mientras Pamela Lansbury se abría camino hacia el escenario, y las primeras notas del single de Madonna de 1985 "Into the Groove" comienzan.
Pamela Lansbury sahneye çıkarken beklenti içindeki kalabalığa bir sessizlik çöküyor. Ve Madonna'nın 1985'teki sevilen parçası Into the Groove çalmaya başlıyor.
De lo contrario estaría atada para siempre en Hemlock "Groove".
Yoksa sonsuza kadar Hemlock Grove'da mahsur kalırdım.
Estaba pensando que igual podíamos conseguir una guitarra o... o un piano, o una batería, solo... es... es una forma genial de expresarse, porque... estaban estos músicos callejeros en Roosevelt, y ellos tenían esa cosa, y...
Düşünüyorum da gitar veya piyano, hatta bateri alabiliriz. İnsanın kendini ifade etmesi için harika bir yöntem. Roosevelt'te sokak müzisyenleri vardı, groove yapıyorlardı...
"Juntarse con una melodía complicada" es Trouble Funk.
Trouble Funk'ın Treble Groove'lu haliydi.
Y sólo tiene sentido... cuando escuchás la sintonía y el groove que tenían los Meters.
Onları dinleyince buna hak vermemek mümkün değildi.
"Boov" rima con "groove".
Sen bu dünyaya kıvırmak için gelmişsin.
# Te veo, querida, sacudiendo ese culo #
Groove Armada
- En la calle Naranjal.
Orange Groove'nin ilerisinde.
La mayoría de las bandas tiene groove ahora.
Bugünkü durum hala aynı.
* Groove lento *
# Hareket et hızlıca # # Sokul yavaşça #
¿ Cómo puede no groove a la canción de ser un fan Pawan Kalyan?
Neden herhangi bir duygu hiç göstermiyorsun o zaman? Ben gülümsedim. - Güldün mü?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]