Translate.vc / Spanish → Turkish / Grátis
Grátis translate Turkish
10,543 parallel translation
Bueno, vinieron aquí gratis en un barco repleto,
Gemiye doluşup, buraya bedavaya geliyorlar.
No todo va a ser diversión, pero cada día que consigáis hacer 8 kilómetros de vía, las bebidas serán gratis.
Her gün 8 km. ray döşerseniz içkiler müesseseden olacak.
¿ Qué pensaría si le dijera que la vida eterna es gratis?
Ebedi hayatın bedava olduğunu söylersem ne derdiniz?
Los más grandes y los más pequeños tendrán un polvo gratis con la chica de su elección.
En büyük ve en küçükler istedikleri kızla bir tur bedava eğlenebilir.
Y la Organización del Mar trabaja casi gratis.
Ona sayısız bedava Sea Org hizmeti verildi.
He visto cosas peores, y, aunque así sea, es gratis.
Daha kötülerini de görmüştüm, ama bu bedavayaydı.
¡ Sigue siendo gratis!
Hala bedava!
- ¡ Gratis!
- Bedava!
Que sea gratis tapa mucho su fealdad.
Bedava, bir çok çirkin şeyi kapsar.
Y pensó, ¡ Oye, ¿ un móvil gratis'!
Ve "bedava telefon" diye mi düşünmüş?
Debería ser gratis.
Bedava olmalı.
Conozco una clínica donde te ayudan gratis.
Sana bedavaya yardım edebilecek, kadınlar için bir sağlık kliniği biliyorum.
¡ Es gratis!
Beleş!
No necesitas apresurar estas cosas, nuestro sofá es gratis.
- Bu tarz şeyler aceleye gelmez ve kanepe serbest
¿ Muestras gratis? ¡ Claro!
- Eşantiyon ister misin?
¿ Quién quiere jabón gratis?
Kimler ücretsiz sabun ister?
Las dan gratis en la cafetería.
Kafeteryada bedava veriyorlar.
Ella tendria que estar dispuesto a hacerlo gratis debido a pagarle equivaldria basicamente a la prostitucion.
Bunu bedavaya yapmaya da gönüllü olmalı çünkü ona fahişelik için ödeyebilecek paramız yok.
Y además, es gratis.
Ayrıca bedava.
Aunque tendré que reconsiderar la política de comida gratis para empleados.
Ama çalışanlara bedava yemek politikasını bir daha düşünmeliyiz.
Hamburguesas gratis durante una semana si sonríes, tomas mi mano, y damos la vuelta a la calle.
Eğer gülümsersen bir hafta için ücretsiz hamburger, elimi tut ve blok etrafında benimle birlikte yürü.
Una vez Mike se convierta en la carta de salir de la cárcel gratis de Ali, también se convierte en el objetivo número uno de A.
Eğer Mike, Alison'ın hapisten çıkış kartı haline gelirse "A" nın da bir numaralı hedefi haline gelir.
Hace mucho, aprendí a no aceptar todo lo que sea gratis de un gitano.
Uzun zaman önce bir çingeneden hediye kabul etmemeyi öğrendim.
¡ Comida voladora gratis!
Beleşe uçan et!
Dame comida gratis o le voy a decir a la gente en Yelp que había un vello púbico en mi ensalada.
Bana ücretsiz yemek getir yoksa Yelp'de millete salatamda taşak kılı çıktı derim.
Comida gratis, enseguida.
- Ücretsiz yemek. Derhâl efendim.
Están calientes aún. Aquí me están dando patatas fritas gratis.
Çocuklar, Kensi ve Deeks Beck'in ofisinin önünde çatışmaya girdiler.
Por favor preséntese en cualquiera de las clínicas gubernamentales para realizarse pruebas gratis... si está infectada, podemos ayudar.
Lütfen ücretsiz tarama için bir sağlık ocağına görünün... Enfeksiyon kaptıysanız, size yardım edebiliriz.
La gente sigue desmayándose y vomitando, y ese vómito es gratis.
Millet sürekli kendinden geçip, kusuyor. Kusmukları yemek de beleş.
Gratis, como una... como una especie de vale.
Ücretsiz olarak, hediye babında.
- ¡ Champán gratis! - ¡ Sí!
- Beleş şampanya.
Siempre puedes retirarte gratis.
- Çekilmek bedava.
Voy a hacer creer que hay un bicho en mi comida y así la cena será gratis.
Yemeğimde böcek varmış gibi yapıp beleşten yemek almayı planlıyorum.
La última vez te alejaste gratis.
Geçen sefer gittiğinde cebin boş gitmiştin.
Un amigo de un amigo lo copió de su amigo, gratis.
Bir arkadaşımın arkadaşı başka bir arkadaşından bedavaya kopyalamış.
No más partidas gratis. Y después hablaremos de la seguridad.
Bedava olmasın ve güvenliği konuşuruz.
Evan y Alicia manejarían hasta acá por una comida gratis, ¿ Cierto?
Evan ve Alicia bedava yemek için gelir, değil mi?
La policía come gratis aquí.
CPD burada bedavaya yiyor.
La primera vez es gratis.
İlki bedavaydı.
Mamá, nos tienes aqui haciendo un "Concierto gratis a Lucious" cuando deberíamos estar realizándolo para los hermanos y hermanas que son inocentes.
Anne, burada bize "Özgür Lucious" konseri yaptırıyorsun ama gerçekten masun olan kardeşlerimiz için bunu yapmalıyız.
Por favor. Claro que sí, sobre todo si es gratis.
Elbette, evet, özellikle de bedavaysa.
Su lema es, "si es gratis, es para mí".
Adamın hayat felsefesi bu, "Bedavaysa, benimdir." - Lütfen, devam edin.
Desde que estoy en el barrio, he pensado en ofrecerle a la gente una inspección gratis y sin compromiso.
Hazır bu mahalleye gelmişken evinizi parasız kontrol edeyim dedim.
Como he dicho, es gratis.
Dediğim gibi, para almam.
Platos livianos, ambiente casual-chic, solo un refresco gratis...
Küçük tabaklar, alelade bir ambiyans, ücretsiz yenilenen soda servisi yok.
Podría llamar a uno de esos niños y ofrecerle un viaje gratis a Nueva York.
O çocuklardan birini arayıp New York'a ücretsiz bir gezi teklif edebilirim.
Dile que Tila Tequila está actuando gratis en Central Park.
Akbaba o. Ona Tila Tequila'nın Central Park'ta ücretsiz gösteri yaptığını söyleyin.
Mucha pornografía puede verse gratis en Internet pero muchos sitios semiprofesionales con chicas nuevas cobran suscripción
KIZ : Kim! ADAM :
"Vuelo gratis a Miami".
RILEY : "Miami'ye bedava uçuş."
Ahí están los próximos espectáculos, y hay un cupón por una bebida gratis si eres mujer...
Orada sahne alacak sıradaki gösterimiz için. Ayrıca, bir hanımefendiyseniz bedava içki kuponu var, yani...
Y tenemos este retrato gratis de Sears para demostrarlo.
Kanıtlamak için de Sears'dan bedava resim aldık.