Translate.vc / Spanish → Turkish / Guacamole
Guacamole translate Turkish
333 parallel translation
Cierra la boca o te estampo esta piedra en la cabeza con tanta fuerza que te va a salir guacamole por las orejas.
Çeneni kapamazsan bu taşı kafana öyle bir vuracağım ki kulaklarından salata sosuna benzer bir sıvı çıkacak.
Estas moscas, por ejemplo, están protegidas contra el robo bajo el acto Guacamole de 1 91 7.
Örneğin şu sinekler. 1917 Avokado Kanunu'yla koruma altındalar.
¿ Escucho sobre el acto Guacamole de 1 91 7 y moscas tsetsé que se llevan a niños y yo soy irracional?
1917 Avokado Kanunu ve çocuk kaçıran sinek hikayeleri benim mi?
Convierte el cerebro en guacamole.
Beyni, avokado ezmesine çeviriyor.
Habrá guacamole y margaritas y chiles rellenos...
Guacamole yeyip margarita içeceğiz kırmızı biberli fasulye...
" Salí del supermercado, tenia guacamole de plátano congelado en mis manos.
Marketten çıktığımda muzlu cips sosu elimdeydi.
Manejé hacia mi casa, salí del auto con el guacamole en mis manos, tenia las llaves en la mano, puse el guacamole congelado en el freezer, probablemente ahí dejé caer las llaves también, vamos a mirar.
Eve geldim, elimde muzlu cips sosuyla arabadan çıktım anahtar bu elimdeydi sosu buzluğa koydum anahtarı da herhalde oraya düşürdüm, gidip bir bakayım.
¡ Es la invasión de los ladrones de guacamole!
Bu Guacamole hırsızlarının istilası!
Así que desarrollé una radio de guacamole.
Ben de guakamol radyosu geliştirdim.
He metido la mano en el guacamole.
Sanırım elimi sosun içine soktum.
Sólo parece guacamole.
Zeravent gibi bir şey.
- Puerco con guacamole.
Domuz eti ve ezilmiş avokado sosu.
A menos que hablemos de queso y guacamole lo que implica hacer otras ecuaciones.
Tabii içinde peynir ve guakamole olursa yeni bir denklem ortaya çikiyor.
Música, comida, guacamole.
Müzik, yemek, soslar.
Haré mi famoso guacamole.
Meşhur guacamole sosumu yaparım.
"Copos de calabacín, alcachofas, ostras en lecho de verduras, guacamole picante, empanada de brie, pizza de queso de cabra en tortilla".
Yengeçli keklerimiz, kabak kızartmamız, enginarlarımız ve Santa Barbara istiridyemiz var. Baharatlı guakomole ve kuesediya.
¿ Alguien quiere guacamole?
Sos isteyen?
Deja ya el guacamole. Debemos empezar.
Bırak şimdi sosu, başlamalıyız.
No, pero puedo limpiarte el colon mas rapido que... uno de sus burritos con salsa guacamole extra.
Hayır ama seninkilerden birisi tetiğini yağlayamadan senin bağırsaklarından kokoreç yapmış olurum.
Maldito guacamole.
Lanet guacamole ( Meksika mezesi ).
Solo te falta Los gritos del silencio y guacamole, y ¡ la fiesta está lista!
Oraya "Ölüm Tarlası" nı da ekleyip guakamole hazırlarsan parti başlayabilir.
Eso después de haber convertido la Tierra en guacamole.
Tabi önce Dünya'yı patlatıp yok edeceğim.
Guacamole y estallido de ghetto en el medio del desierto?
Çölün ortasında Guacamole ve gecekondular kültür müdür?
- Apesta. Huele a tortillas y guacamole.
Bana temizlik malzemesi getirsene.
Podría poner, podría poner estricnina en el guacamole.
Guacamole'un içine strychnine koyabilirim.
Yo sé lo que quieres decir. Yo tenía un poco de guacamole anoche, y todavía me habla.
Dün yediğim avokado ezmesi de hala midemde gurulduyor.
Me gusta que los planes salgan bien.
Adı da... Guacamole. ( Meksika Mezesi )
- Guacamole.
- Meksika mezesi.
- Guacamole con... con mucho limón y cargado de sal.
- Meksika mezesi ama bol limonlu ve tuzlu olacak.
Se llama "La ventana guacamole".
Adı da... Guacamole. ( Meksika Mezesi )
Si no fuera por esto, estarías regresando a Cucaracha en "Air Guacamole" con gallinas vivas corriendo por los pasillos.
Bu olmasaydı koridorda uçuşan tavuklarla Avokado Hava yollarıyla Cucaracha'ya geri dönüyor olurdun.
Justo lo que quería, estar en un barco en medio del mar, rodeado de mil "reinas" solitarias, maeradas, vomitando en su guacamole.
Evet, istediğim bu işte. Okyanusun ortasında ve etrafta tabaklarına ağlayan 1000 yalnız gay.
¡ Y se dice guacamole!
Ayrıca ona haydari denir!
ya estaba muerto el guacamole te quedo muy bueno Joe
Zaten ölmüştü. Şu ana kadar gördüğüm en iyi "guacamole" sosu Joe.
Enormes y grasientos, con extra queso y guacamole que chorrean en su ropa cara.
Kocaman, yağlı ve ekstra peynirli hem de. Süslü giysilerine damlata damlata. Bilinmediğini sanıyor.
- Llévalo a tu cuarto. - Lechuga, guacamole, calabacín.
- Bu hayvanı odana götür lütfen.
Doble queso, anchoa, tomate, guacamole.
Ek peynir, ançüez, domates...
Qiero el plato de enchiladas, dos tacos, sin guacamole. ¿ Smy?
Bir porsiyon ençilada alayım. İki takolu, avakadosuz. Mike?
Tomates rellenos de guacamole. Tomatitos rellenos de guacamole.
"Guacamole" li küçük domatesler.
Todos creen que es guacamole y se decepcionan. No.
Herkes onu avokado ezmesi sanıp yemiyor.
Will, ese fue el peor guacamole que he probado.
Avokado salatası bu güne kadar yediğim en berbat salataydı.
Huele a pescado con guacamole.
İğrenç kokuyor.
No puede morirse sin probar el guacamole de Todd.
El Todd'un yaşantısından tadana kadar yaşamış sayılmazsınız
- El mío sin guacamole.
Benimkinde meze olmasın.
¿ Es un plato de guacamole maya o algo así?
Mayan guacamole kasesi gibi bir şey mi?
¡ Que comí una salsa mala y no podía dejar de cagar!
Bozuk guacamole yedim ve sürekli ishaldim.
Busca un lugar, compra mucha bebida, mucho guacamole y adviérteles a las chicas que eviten a Kevin, si quieren sus pechos intactos.
Bir yer ayarla, bol içki ve avokadolu cips sosu ısmarla ve okşanmak istemiyorlarsa kızlara Kevin'den uzak durmalarını söyle.
¿ Quién me robó el guacamole de plátano? " Buscas en los lugares más raros.
En tuhaf yerlere bakarsınız.
- ¿ Hay cóctel de camarón?
Karides kokteyli yok mu? - Orada biraz'guacamole'var.
¿ Guacamole?
Guacamole mi?
- ¿ Has traído el guacamole?
Özür dilerim.