Translate.vc / Spanish → Turkish / Habrà
Habrà translate Turkish
28 parallel translation
Nadie volverá a robar, ni habrà celos.
Kimse çalmayacak, kıskanmayacak.
No habrà màs cárceles.
Hapishane kalmayacak.
Si derrota a esos bárbaros y les obliga a abrir los huevos por la parte ancha habrà valido la pena.
O barbarlara önümüzde diz çöktürür ve onları yumurtayı sivri uçtan açmaya zorlarsa buna değer.
Eso significa que habrà una ejecución.
Demek ki birisi idam edilecek.
¿ Qué le habrà pasado?
Ona ne oldu?
Miraremos hacia arriba y habrà ángeles bajando del cielo... que pondrán comida ante nosotros y quizàs ropas nuevas.
Kafamızı kaldıracağız ve gökyüzünden inen melekler... önümüze yemek koyacaklar ve bize yeni giysiler getirecekler.
Y no habrà ningún socio para dispararte.
Bu sefer seni kurtaracak ortağın da olmayacak ayrıca.
- Habrà mucho fuego antiaéreo.
- Ateş altında olacaksınız.
Supongo que quien le haya traído de la estación... le habrà mostrado el punto donde tuvo lugar el asesinato.
Seni istasyondan kim aldıysa... cinayetin gerçekleştiği yeri göstermiştir herhalde.
Cuando vengan a registrar sus tierras, habrà problemas.
Herkes hakkını talep etmeye başlayınca ortalık karışacak.
Creo que habrà una solución, así que no creo que continúe.
Bence bir çözüm bulunacak, bunun devam edeceğini sanmıyorum.
No habrà una solución fácil para la manifestación estudiantil en Columbia.
Columbia'nın kampüsündeki oturma eylemi kolayca çözümleneceğe benzemiyor.
Me lo habrà achacado.
Savannah muhtemelen beni suçlar.
Bien, no lo arruines, hijo... porque si no empiezas a escuchar... a tus maestros y superiores... no habrà una marca en las tarjetas de calificaciones..
Bunu eline yüzüne bulaştırma, oğlum. Öğretmenlerini dinle, yoksa puan kartında sana yetecek kadar düşük bir not bulamayacaksın.
- Habrà sido otra persona.
- Öyle mi? Başkasının olmalı.
Profesionales, o habrà un desastre.
Profesyonellere ihtiyacınız var, yoksa felakete sürüklenirsiniz.
No habrà padecido mucho.
Fazla acı çekmiş olamaz.
Habrà visto algún programa de "¿ Itimas preguntas", "Sor Citroen"...
Ama eminim "Ahret Soruları" ve "Rahibe Citroen" gibi programları mutlaka seyretmişsindir.
¡ La ceremonia no serà una boda, ni habrà miles de personas adoràndole, ni siquiera será una orgía!
Hayır düğün törenine benzemeyecek. Etrafta ona tapınan yüzlerce kişi olmayacak. Düşündüğün gibi değil!
No se preocupe por mìì, habrà sido el conejo.
Beni merak etmeyin. Sanırım tavşan yüzünden...
Habrà un estenógrafo que grabará todo... y eso es lo que irá al juez antes de fijar el juicio.
Herşeyi kaydedecek bir mahkeme stenografı olacak. Davadan önce hakimin önüne bu gidecek.
No habrà màs conexiones por un tiempo.
Bir süre yakınlık kurmak yok.
Y no habrà besos.
ve öpüşmek yok.
No habrà que esperar mucho.
Artık çok vakit kalmadı.
Sin ella, habrà problemas graves.
Almazsak, başımız belaya girer.
Habrà costado una fortuna.
Dünyanın parası tutmuştur.
- Habrà sido un golpe.
- Sarsılmış olmalısın.
Su dinero le habrà costado.
İyi yere yaptırmış demek ki.