English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Had

Had translate Turkish

1,298 parallel translation
Castración química, Depo Provera.
Kimyasal hadım etme, iktidarsızlık iğnesi.
A los hombres, no les gustan las mujeres demasiado autosuficientes.
Hadım edilmiş gibi olurlar. Erkekler kendisine yeten bir kadın istemezler.
- Castración.
- Hadım.
Had kan.
Eid kahn.
Se los convertía en eunucos.
Onlar hadım edilmiştir.
Todo lo que ustedes saben es comprar arcos y flechas, y sobre castración.
Hepiniz ok ve yay almayı ve hadım etmeyi bilirsiniz.
Es basicamente una forma extrema de negacion a si mismo.
Bu, temelde kendi durumunu inkâr etmenin had safhasıdır.
Es hispano, pero igual podría ser eunuco en lo que a la arena se refiere.
O bir İspanyol. Arenada iyi olsun da, hadım bile olsa önemli değil.
Saludos, mi hermano multifacético encarcelado.
Ne haber, hadım kardeşim?
Deberían castrarlo.
Bu adamı hadım etseler yeridir.
El abandono... la pérdida, la castración...
Vazgeçme... Kaybetme, hadım etme...
Porque esa mujer lo tenia todo!
! 'CAUSE THAT LONG COOL WOMAN HAD iT ALL!
No me gusta este hotel del todo, vamos... hop!
Bu oteli hiç sevmiyorum, had gidelim... hop!
Un ejército de eunucos y mujeres, ahora luchará Gujjar!
Hadımlar ve kadınlar Gujjar'a karşı ordu kuruyor!
baboso soy mas que uds
Sana bir hadımın, neler yapabileceğini göstermemi ister misin?
mejor usar esas pulseras para el tobillo y baila como marica!
Şu halları takta hadımlar gibi dans et!
-... para que le castre?
"sizi güzel bir hadım edeyim".
# I thought I had the answers Pensé que tenía la respuesta
Yanıtları bildiğimi sandım
Guardias eunucos.
Hadım korumalar.
- Suele pasar.
- Hadım edilmiş mi?
- Angel por un día.
- Hadım edilmiş değil.
Parece el salón de actividades que había en el colegio.
It's like an activity room we had at public school.
Ésa es la manifestación externa de la decepción de la abuela por lo del incidente con el éxtasis.
Bu, canım, bütün o Ecstasy vakası için anneannemin bana karşı had safhadaki hayal kırıklığının harici göstergesiydi.
Vamos, Cleveland. Si vamos a re-mascular a Peter, necesitamos chicas.
Eğer Peter'ı bu hadım olmuşluktan geri döndüreceksek etrafını yavrularla doldurmalıyız
¿ Qué es lo próximo, la castración?
Sırada ne var? Hadım etmek mi?
Uno en la cara y el otro casi le corta las pelotas.
Bir parça yüzüne geldi. Diğer bir parça az kalsın onu hadım ediyordu.
Me volví una pesadilla de novia.
Had safhada boğucu bir sevgili olmuştum!
La extrema incertidumbre... de subsistir sin trabajar... Hizo que los excesos necesarios... y el descanso definitivo.
Çalışmadan yaşamanın had safhadaki belirsizliği aşırılıkları gerekli kılar ve kesintiler belirleyicidir.
Una vez castre un toro, quien sabe lo que la gente celebrara en el almacen para el
Daha önce boğa hadım etmiştim. Siz daha dünyaya gelmemiştiniz.
It had its prime.
En iyisiydi.
¡ Estos son algunos más que habría que amarrar a una camilla y castrar con cuchillos de pesca!
İşte size bikaç adam daha Sedyeye fırlatılıp balık bıçağıyla hadım edilmesi gereken.
Castrad a ese canalla!
Hergeleyi hadım et!
Si no hacemos algo ahora..... la comunidad nos llamará una panda de eunucos.
Eğer bununla ilgili bir şey yapmazsak... halk bize hadım tayfası diye seslenecek.
Maldito eunuco!
Eli kanlı hadım!
¡ Me tomas por un eunuco!
Sen beni hadım ettin!
No tenemos manera de descender de esta meseta, y gracias a su insistente secretismo... la única persona que sabe dónde estamos parece feliz de que nos moriremos aquí.
Platodan çıkışı bilmiyoruz. Yolu bilense çılgın bir Peder. Ve gizlilik had safhada.
¿ Hay alguna portátiles que mostró que había planes... conspirar para cometer cualquier cosa en particular... otros que humillante Tsutomu Shimomura... Shimomura, que cualquier idiota que ha conocido podría haber dicho... este no era el tipo a meterse.
Are there any notebooks that showed he had plans... to conspire to commit any particular thing... other than humiliating Tsutomu Shimomura... which any idiot who's ever met Shimomura could have told him... this was not the guy to mess with.
Creo que la gente tenía los recursos, o si hubo una organización... dedicada a ayudar a las personas, a proporcionar los recursos....
l think if people had the resources, or if there were an organization... dedicated to helping people, to providing the resources....
Mientras tanto, John Markoff había accedido a hablar con nosotros.
Meanwhile, John Markoff had agreed to talk to us.
LT se salen de proporción por la fiscalía... que sabía exactamente lo que había hecho y su representación de ella... era casi lo hacen parecer como el tipo que voló el edificio federal Murrah.
lt got blown out of proportion by the prosecution... who knew what exactly he had done and their representation of it... was almost to make him look like the guy who blew up the Murrah Federal Building.
- Dicen que esta noche fue mucha gente.
You had quite a turnout. - Ehe, evet.
Eres guapo y valiente y heroico emocionalmente inmaduro, erratico, propenso al mal y un eunuco.
Yakışıklısın, cesursun, kahramansın duygu ustasısın, değişkensin, kötülüğe eğilimli ve hadımsın.
No soy un eunuco.
Ben hadım değilim.
You've had me by the short hairs.
Beni zayıf noktamdan yakaladın.
¿ Crees que si besas una mujer tu madre te castrará con una mini guillotina?
Bir kadını öpersen annenin seni minyatür bir giyotinle hadım edeceğini mi düşündün?
¡ Adelante!
Hadi! Hadi! - Had!
Vamos, vamos.
Had, hadi.
¿ Una chica?
- Hadın mı?
- ¿ Con ella?
Hadım edildiği için.
No soy un eunuco.
Ben hadım edilmedim.
Folks roamed the earth Like big rolling kegs They had two sets of arms
insanlar dünyada takılırken yuvarlanan koca fıçılar gibi iki kolları olan iki bacakları olan koca bir kafadan bölünmüş çevrelerindekileri izlemeyi sağlayan iki yüzleri olan..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]