Translate.vc / Spanish → Turkish / Halim
Halim translate Turkish
1,464 parallel translation
No tengo la fuerza para dar siquiera un paso más
Bir adım daha atacak halim kalmadı.
No me queda mucha fuerza.
Dövüşmek için halim kalmadı, Max.
Lo siento, no tengo valor.
Üzgünüm. Halim yok.
Y me pregunto que será de mí si no paso esta vez.
Geçemezsem, halim ne olur bilemiyorum. Yeni karım...
¿ Te lo ofrecería si no fuese?
- Sana benim verecek halim yokya?
Mi estado de ánimo...
Ruh halim...
Mi nombre es Sam Dunn y este soy yo en 1986.
Adım Sam Dunn. Bu da 1986'daki halim.
¡ Hace unos pocos minutos!
Az önceki halim!
Soy yo en la Universidad.
Üniversitedeki halim.
No estoy de humor.
Ruh halim buna uygun değil.
Como siempre, Wagner... Muy cansado para seguir y muy loco para parar.
Her zamanki gibiyim Wagner devam etmeye halim yok ama bırakamayack kadar da deliyim!
Así pido las cosas de buena manera.
En kibar halim bu.
¿ Tengo pinta de monstruo desfigurado y con escamas?
Eciş bücüş hırpani bir canavara benzer halim mi var?
No, es lo que haces después de replanteártelo.
Hayır, bu karar verdikten sonraki halim.
No puedo hacer aspiración de médula ósea en el pasillo.
Koridorda kemik iliği alacak halim yok ya.
Aunque esté maltrecho, no he perdido la cordura.
Halim harap olabilir ama henüz o kadar ümitsiz değilim.
No me interesan los dramas.
Bunu bana hemen söyleyecek nezaketi göster bari. Tiyatro yapmaya hiç halim yok.
Pero no me volveré verde, ¿ verdad?
Ama benim yeşile döner gibi bir halim yok degil mi?
Yeah. ¿ Que pasa? Bien, el me gritaba.
Artık eskisi gibi heyecanla yatağa girecek halim yok, biliyor musun?
¿ Te parezco cocinera?
Aşçıya benzer bir halim var mı?
Así que en este momento, no estoy pensando en la panadería sino en matricularme en la escuela de odontología para que mis hijos no sean huérfanos.
O nedenle fırını düşünecek halim yok çocuklar öksüz kalmasın diye dişçiliğe gideceğim.
Lo sé porque... ese hombre era yo en el futuro.
Biliyorum çünkü adam benim gelecekteki halim.
No puedo moverme.
Kımıldayacak halim yok.
¿ Yo les parezco extravagante?
Müsrifmiş gibi bir halim var mı?
Estoy de demasiado buen humor.
Çünkü ruh halim çok iyi.
Lo siento, no es que tenga un sentido del humor enfermizo un amigo me aconsejó tomar pastillas para el mareo antes de subirme al avión, y ahora estoy atontada.
Affedersiniz, genelde başıma bu tür şeyler gelmez. Bir arkadaşım mide bulantısına karşı bir ilaç önermişti. Binmeden önce aldım ve ruh halim tamamen değişti.
¿ Te parece que luzco como un "trailer boy"?
Sürüngene benzer bir halim var mı?
Me estás viendo en buen estado.
Bu benim iyi halim.
El yo joven desaparece y un viejo muerto en mi lugar.
Genç halim gitmiş ve yerine yaşlı bir ceset gelmiş.
Y para su información, soy gracioso en todo sentido.
Ve kayıtlara geçmesi açısından, benim her halim komiktir.
¿ Parezco estúpido?
Aptal gibi bir halim mi var?
Sabes bien que no.
Öyle bir halim mi var?
Pero mi condición actual justifica la visita.
Halim içler acısı.
No correré por el pueblo diciendo : "Lo he visto".
Bütün kasabada "Gördüm, gördüm" diye koşuşturacak halim yok ya.
Estoy hecha polvo y me duele la cabeza.
Lütfen yorgunum kıpırdayacak halim yok
Y la otra que es como yo esta empapada, como cuando me cai al rio.
Benimki sırılsıklamdı tıpkı benim nehre düşmüş halim gibi.
- Por eso me destaco.
- Her zamanki halim.
- Sí, este soy yo siendo feliz.
- Bu mutlu halim.
Por lo tanto estoy nervioso y enojado y parece que, por el momento, me descargo con su oreja.
Bu yüzden sıkıntılıyım. Sinirliyim.Bunu da, senin kulağından çıkartıyor bir halim var.
- Soy yo el que se reprime.
- Ölçülü halim.
- Pero no los voy a denunciar.
Ama onları ispiyonlayacak halim yok.
Esta soy yo, enojada.
Bu benim kızmış halim!
Bien, dejaré de ser impulsiva en un rato.
Bu taşkınlık halim bir dakika sonra geçecek.
No iba a ir por ti hasta allá.
Gelip seni alacak halim yoktu.
Quiero que conste que mi encarcelamiento fue muy breve, así que nunca necesité nada anal... ya sabe.
Kayda geçmesi için, benim tutukluluk halim çok kısa sürdü... bu nedenle asla anal bir ihtiyacım... bilirsin işte, olmadı.
Estoy muy confundido. Una versión de mí, pero.. .. mira sus ojos.
Yani benim biraz dağılmış halim, ama... gözlerine bakarsan...
No, no puedo ver películas de terror.
Benim de korku filmi izleyecek halim yok.
- � Te parezco peque � o?
- Miniğe benzer bir halim var mı?
Por favor. ¿ Acaso luzco como de clase media para ti?
Yapma. Sence orta sınıf gibi bir halim mi var?
¡ Mi cuerpo desnudo no es para mostrarse!
Benim kimseye çıplak vücudumu gösterecek halim yok!
Esto no es enfado.
Bu kızgın halim değil.