English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Hastings

Hastings translate Turkish

2,340 parallel translation
No me diga que ha caído en sus redes...
Sence de öyle değil mi, Hastings? - Ona âşık olduğunu söyleme bana.
No, no, no, Hastings. Poirot no cae nunca.
Hayır, hayır, Hastings.
Hastings... si he dicho que esta noche estaba ocupado, es porque espero que cene Ud. Conmigo.
Hastings, ona bu gece uygun olmadığımı söyledim, çünkü yemeği birlikte yeriz demiştim.
¡ Y por favor, Hastings, se lo ruego, no llegue tarde!
Yalnız, lütfen Hastings.
Capitán Hastings, su taxi está listo.
- Yüzbaşı Hastings, taksiniz bekliyor.
¡ Mire, capitán Hastings!
Bakın Yüzbaşı Hastings.
Con el inspector jefe, como dice Hastings, pisándole los talones, seguro que necesitará de mi ayuda.
Baş Müfettiş onu o kadar sıkıştırırken, hiç kuşkusuz yardımıma ihtiyaç duyacaktır.
Dígame, Hastings, qué opina de todo esto?
Söyler misin, Hastings? Bu konu hakkındaki fikrin ne?
Hastings, es que no lo ve?
Anlamadım. - Hastings, görmüyor musun?
¡ Hastings! ...
Hastings.
Y ahora, inspector jefe, discúlpeme, Hastings.
Bir şey daha, Baş Müfettiş. İzninle.
- No, capitán Hastings.
- Hayır, Yüzbaşı Hastings.
Hastings, estoy pensando en la muerte de Lord Edgware y en las preguntas que quedan por contestar.
Hastings, Lord Edgware cinayetini ve yanıtlanmamış soruları düşünüyorum.
- Bonjour, Hastings.
- Günaydın, Hastings.
No, no, no, Hastings. Creo que no.
- Hayır, hayır, Hastings.
Cinco preguntas, Hastings.
Beş soru var, Hastings.
- Capitán Hastings, siéntese. - Gracias.
- Yüzbaşı Hastings, buyurun oturun.
No creo que me recuerde, capitán Hastings.
Beni anımsadığınızı sanmam, Yüzbaşı Hastings.
- ¿ Cuándo sucedió eso, Hastings?
- Bu ne zaman oldu, Hastings?
De ninguna manera, Hastings.
Öyle değil, Hastings.
Dígame, Hastings.
Söylesene, Hastings.
¡ Las respuestas, Hastings, por fin... van encajando!
Yanıtlar, Hastings. Sonunda hepsi yerli yerine oturdu!
No, Hastings, era como una escena sacada del cine.
- Hayır, Hastings. Filmlerden alıntıydı, hemen anladım.
Précisément, Hastings.
Evet, Hastings.
Y sin embargo... no me di cuenta hasta que mi buen amigo y compañero el capitán Hastings hizo un comentario casual.
Ama yine de göremedim. Sevgili dostum Yüzbaşı Hastings şans eseri bir şey söyleyene kadar.
Hastings, el duque se puso en contacto conmigo. De la que se había librado, eh?
Kendi açısından çok şanslıydı.
Y por eso, Hastings, la recompensa le corresponde con toda justicia a Ud.
Ve bu nedenle Hastings, ödül de senin hakkın oluyor.
Te escogí cuando estabas en el segundo año de Hastings. No por tu inteligencia ni porque eras un muchacho pobre... que tenía que esforzarse más que nadie. Sino por tu potencial.
Hastings'de ikinci sınıf öğrencisiyken seni kendim seçtim zeki olduğun için değil diğerlerinden daha başarılı, fakir bir çocuk olduğun için de değil herşeyi olduğu gibi görebilme potansiyelin olduğu için seçtim.
Pero para la gran cena del capitán Hastings es necesario causar buena impresión, n'est-ce pas?
Yüzbaşı Hastings'in büyük açılışı için, iyi bir izlenim vermek gerek, n'est-ce pas?
Le agradezco mucho que me haya invitado, capitán Hastings.
Beni davet etmeniz ne incelik, Yüzbaşı Hastings.
¿ Ha invertido Ud. gran cantidad de capital en este restaurante, Hastings?
Sermayenin büyük bir kısmını bu restorana mı yatırdın, Hastings?
Ah, pero creo que no soy la única personalidad famosa de aquí esta noche, Hastings.
Ama bu gece buradaki tek ünlünün ben olduğumu sanmıyorum, Hastings. Haklısın.
¿ Y el hombre que la acompaña, Hastings?
- Yanındaki adam kim, Hastings?
Desde luego que es muy hermosa, Hastings, pero... que una mujer trate a su marido de esta manera, y en público...
Gerçekten çok güzel bir kadın, Hastings, ama bir kadının kocasına, hem de herkesin içinde böyle davranması...
Le felicito, Hastings.
Tebrikler, Hastings.
No, no, la verdad es que no, capitán Hastings.
Bilirim diyemem, Yüzbaşı Hastings.
¡ Capitán Hastings!
Yüzbaşı Hastings!
Pero yo ya estoy seguro, Hastings.
Ama ben eminim, Hastings.
Parece que todo Londres sabe lo que ha ocurrido, Hastings.
Anlaşılan bütün Londra olanlardan haberdar, Hastings.
Seguro que a Ud. También, capitán Hastings.
Eminim sizin de, Yüzbaşı Hastings.
Hastings, el hotel está en una isla.
Hastings, otel bir adadaymış!
ÉI es mi socio, el capitán Hastings.
- Asistanım Yüzbaşı Hastings.
Aquella fue una velada, Hastings, que estoy intentando olvidar.
Unutmaya çalıştığım bir akşamdı, Hastings.
Hercules Poirot, y el capitán Hastings.
Hercule Poirot ve Yüzbaşı Hastings.
Capitán Hastings.
Yüzbaşı Hastings.
Gracias, Hastings.
Teşekkür ederim, Hastings.
- No, no, no, Hastings.
Hayır, Hastings.
Capitán Hastings...
- Yüzbaşı Hastings,
- ¡ Hastings!
- Hastings!
¡ Ah, Hastings!
Oh, Hastings!
Bueno, pero ya se habrá dado cuenta, Hastings, que la esquina de la tercera página está un poco rota.
Ama senin de gördüğün gibi Hastings, üçüncü sayfanın köşesinde böyle küçük bir yırtık var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]