Heel translate Turkish

Quieto. ¡ Brownie!

Stay! Brownie! Heel!

- Pascal, abajo. Heel.

- Pascal, sakinleş.

Heel!

Heel!

Heel, Podrías? Heel!

Heel, dursana.

¡ Heel!

Yardım!

Puede ser, pero siempre se trató sobre ser una Tar Heel para mí.

Belki ama benim için Tar Heel'den farkı olmazdı.

¡ Heel, Killer!

Buraya gel Katil!

PLANTA PROCESADORA DE PUERCOS SMITHFIELD

Smithfield Domuz İşleme Tesisleri Tar Heel, Kuzey Carolina

El pueblo donde está ubicada esta planta es un pueblito llamado Tar Heel en el medio de una zona económicamente deprimida.

Tesis, Tar Heel adında, çok fakir bir bölgede bulunan küçük bir kasabada yer alıyor.

Antihéroes de Alsatia.

Alsatia'nın Heel Hero'su.

Sólo Phoebe entiende el bushido del tacón.

Sadece Phoebe "bushido of the heel" i * anlıyor.

¡ heel!

Eğil!

Él se remanga, mete su sándwich en su lonchera... y genera empleo en el Tar Heel State.

O kollarını sıvar, öğle yemeği için kutuya bir sandviç koyar ve işleri Tar Heel State'getirir.

Mel te habré dicho cientos de veces que tus Tar Heel nunca van a ganar la "Sugar Bowl" si no consiguen más seguidores adinerados.

Sana bunu yüz kez soyledim, Mel, senin şu kuzeyli hemşehrilerin tempoyu arttırmazlarsa şampiyonayı rüyasında görürler.

Choi Gyeong Hee fue hacia el carro de Ji Dong Cheol.

Ji Dong-chu, Choi Gyung-Heel'in minibüsündeymiş!

- ¿ Un Tar Heel?

- Tar Heel mi?

Mummy... tee hee heel.

Mummyji.

Ahora voy a la fiesta con la banda en Achilles'Heel.

Şu an gösteri sonrası partiye gidiyorum. Achilles Heel'da olacak.

Me invitó a una fiesta en Achilles'Heel.

Beni şu Achilles Heel'daki olaya davet etti.

Desde las grandes Montañas de Smokey a la Pamlico Sound, sé que juicio justo se ofrecerá a todos los que pongan pie, en un Tribunal de Tar Heel.

Smokey Dağlarından Pamlico'ya kadar biliyorum ki Tar Heel kürsüsüne gelen herkes adil bir yargılanmayla karşılaşacaktır.

Soy una "tar heel".

Kuzey kızıyım *.