Translate.vc / Spanish → Turkish / Hizo
Hizo translate Turkish
110,489 parallel translation
No hizo que Conway...
Conway'i...
Hizo lo que pudo.
Bakın... Elinden geleni yaptı.
Hace tiempo que quiere que Will confiese, pero no lo hizo.
Uzun zamandır Will'in gerçeği açıklamasını istiyordu ama istediği olmadı.
La llamada que hizo anoche nos ayuda.
Onu aramanız işe yaradı.
¿ Qué fue lo primero que hizo cuando supo que el Sr. Eddington había demostrado su teoría?
Doktor Einstein! Bay Eddington'ın kuramınızın doğruluğunu kanıtladığını duyunca ne yaptınız?
De hecho, fue el norte el que hizo esto.
Aslında bunu yapan Kuzey'di.
¿ Qué hizo este tipo para entrar en su base de datos?
Bu adam, neden veri tabanınıza girdi?
No lo hizo.
Yapmadı.
Si esto es lo que nos espera, quizás deberíamos marcharnos como hizo Albert.
Geldiğimiz nokta buysa belki biz de Albert gibi gitmeliyiz.
Solo la hizo más terrorífica.
Sadece daha dehşet verici kıldı.
¿ Hasta cuándo nos sentiremos mal por lo que él hizo?
Yediği haltın cefasını daha ne kadar çekeceğiz?
Pero lo que hizo Wendy estuvo mal.
Ama Wendy'nin yaptığı çok yanlıştı.
Cosas malas que hizo para ponernos en su contra.
Yediği haltlar gibi, bizi ona düşman edecek türde şeyler.
Entonces ¿ qué le hizo creer eso?
O hâlde niye öyle düşündünüz?
¿ Qué hizo?
Sen ne yaptın?
¿ Qué lo hizo decir : "Esta es mi vocación"?
Sizin bu yola baş koymanızı sağlayan neydi?
¿ Sabe qué hizo papá?
Sence babam ne yaptı?
Como hizo en San Luis.
St. Louis'te koruduğu gibi.
¿ Qué crees que hizo para acabar aquí?
Babası niye içeri girmiştir?
El predicador hizo lo correcto.
Vaiz doğru olanı yaptı.
Pero eso compensa la vez en que, en nuestra boda, hizo un discurso para que la dama de honor supiera en qué cuarto estaba.
Ama düğünümüzdeki konuşmasında zamanı öyle ayarlamıştı ki Bruce'un hangi odada kaldığını baş nedimem eksiksiz öğrenmişti.
¿ Sabes? Del me hizo una oferta muy generosa para que trabaje con él, y es justo lo que creíamos.
Bak Del ona çalışmam için bana çok cömert bir teklifte bulundu ve tam da düşündüğümüz iş çıktı.
- Ella me dijo que lo hizo.
- Bana kendi ağzıyla söyledi.
Ella hizo justo eso.
Ruth da aynısını yaptı.
Porque alguien lo hizo a propósito.
Çünkü biri bunu kasıtlı hazırlamış.
- Hizo lo mismo con Marty.
- Marty için olan planını aynen uyguladı.
Porque si lo hizo ella, tú tienes la culpa.
Çünkü bunu o kız yaptıysa vebali senin boynuna.
Para mí, el maldito Boyd hizo algo estúpido, chocó el cable de alimentación o alguna idiotez así.
Bence siktiğimin Boyd'u bir salaklık etti ve elektrik kablosuna falan çarptı.
Eso fue lo que me hizo apresurarme.
Ben telaşlandıran da o oldu.
Porque quien hizo esto podría atacarte a ti también.
Çünkü bunu yapan her kimse, hedefinde sen de olabilirsin.
¿ Lo hizo?
Yaptı mı?
Lo hizo.
Başardı.
No quiero que renuncies a la ciencia como hizo tu madre.
Annenin yaptığı gibi bilimden vazgeçmeni istemiyorum.
No desaproveches tu talento como hizo ella.
Yeteneklerini onun gibi boşa harcama.
Supongo que Clarke hizo una lista.
Clarke listeyi hazırlamış sanırım.
Skaikru me hizo matar a toda mi familia.
Skaikru bana tüm ailemi öldürttü.
Por eso nos salvará a todos si podemos averiguar cómo hizo que estas células se combinaran.
Karakan hepimizi koruyacak Tabiki hücreleri nasıl biraraya getirdiğini çözebilirsek.
O se dirige a esa cueva para ejecutar al rey de esa gente que le hizo un esclavo.
Veya o mağaraya kralı vurmaya Kralın adamları onu esir olarak tuttular.
El baeg-in hizo esto.
- Bunu baeg-in yaptı.
¿ Tenemos detalles más concretos sobre lo que el sudes le hizo en la cara?
Şüphelinin yüzüne ne yaptığı belli mi?
Como hizo con la chica de Tallahasee...
Aynı Tallahassee'deki kıza yaptığın gibi.
Pero ahora sé que se hicieron incisiones en el propio hueso de la mandíbula lo que indica que se hizo un implante mandibular para aumentar la forma puntiaguda de la mandíbula.
Ama kesikler alt çene kemiğine yapılmış, yani kurbanın çenesini daha sivri hale getirecek osteotomi yapılmış.
Le hizo cortes con una cuchilla, Jack.
Kadını usturayla kesmiş Jack.
Quizá la idea de tu madre sobre este país también lo hizo.
Belki annenin burayla ilgili görüşü de değişmiştir.
No hay signos de ataque repentino, ¿ cómo las hizo subir aquí?
Ani saldırı izi yok, peki onları buraya nasıl çekti?
Hay sangre por todas partes y no hizo ningún esfuerzo por limpiarla.
Her yerde kan var, temizlemeye gayret etmemiş.
Ella lo hizo y él la dejó una semana más tarde.
O da yaptırmış. Bir hafta sonra kadını terk etmiş.
Pero mi equipo ha determinado que el que hizo esto vigila a sus víctimas mientras intenta ocultarse.
Ama ekibim katilin kurbanları gizlice izlediğini düşünüyor.
Y mirad lo que se hizo.
Ne yaptırdığına bakın.
Mi trabajo es solo averiguar cómo lo hizo.
Benim işim sadece nasıl yarattığını çözmek.
Fue la presión del vapor la que hizo explotar el contenedor.
NAZİ PARTİ KARARGÂHI BERLİN, 1942... konteyneri patlatan şey buharın basıncıydı.