Translate.vc / Spanish → Turkish / Hudson
Hudson translate Turkish
1,990 parallel translation
Se verificó la substancia hallada con el río Hudson.
Lanie, kurbanlardan alınan örnekleri Hudson Nehri'nin suyuyla karşılaştırdı.
Así ambos reciben el agua del Hudson.
Peki Hudson'ın suyu ikisine birden nasıl bulaştı?
Sr. y Sra. Hudson.
Bay ve Bayan Stanley Hudson.
Parece que las plegarias de Tripp fueron respondidas con otro milagro en el río Hudson.
Boğuluyorum! Görünüşe göre Tripp'in yakarışlarına Hudson'dan bir başka mucizeyle cevap geldi.
Esta mañana el candidato a diputado Tripp Van Der Bilt rescató a un hombre que se ahogaba en el río Hudson.
Bu sabah milletvekili adayı Tripp Van der Bilt Hudson Nehri'nde boğulan bir adamı kurtardı.
Estoy en el Hudson.
Hudson'dayım! Eğer bu cesur genç adam...
Lo que pasó esta mañana en el Hudson no es lo que parecía.
Bu sabah Hudson'da olanlar göründüğü gibi değildi.
Estamos recibiendo noticias de que la grabación del rescate del río Hudson revela que el heroico rescate de Tripp Van Der Bilt no fue tan heroico.
Şimdi elimize ulaşan görüntülere göre Hudson nehrinde Tripp Van Der Bilts'in yaptığı kahramanlığın pek de kahramanlık bir tarafı yokmuş.
Parece que después de una inspección cuidadosa del video es evidente que el hombre se arrojó adrede al río Hudson.
O anda çekilen görüntüleri yakından incelediğimiz zaman, görüyoruz ki adam Hudson nehrine kasten atlıyor.
Y sé que hay muchos rumores rondando sobre lo que realmente sucedió esta mañana en el río Hudson.
Bu sabah Hudson nehrinde olanlarla ilgili etrafta bir sürü dedikodu dolaştığını biliyorum.
Porque un pajarito me ha dicho... que te ha roto el corazón que Finn Hudson no te haya elegido para tener a su prole.
Çünkü aynı kuş, Finn Hudson'ın, bebeğinin annesi olarak seni seçmediği için, kalbinin kırıldığını söyledi.
Puedes averiguar a quién te asignó Lily.
Hudson olayını planlayan oydu.
¿ Hola? Estoy atrapada en el ascensor con alguien que consume todo el aire de aquí. Manden ayuda o estaré muerta en una hora.
"Hudson kahramanı" olayının arkasında büyükbabanın olmadığını öğrendim.
Hudson, él es el Dr. Spencer Reid.
Hudson, Dr. Spencer Reid.
La Agente de campo Anne Hudson.
Saha ajanı Anne Hudson.
- Sr. Hudson.
- Bay Hudson.
- Sea como sea, Sra. Hudson, en San Dominic, tenemos un bien definido código de disciplina.
Bayan Hudson, her ne olursa olsun St. Dominic'te sıkı disiplin kurallarımız vardır.
En la realidad, no veo a un tipo cuyos platos nunca llegan al fregadero, recogiendo popó en el Parque Hudson.
Gerçeklere bakarsak, bulaşıklarını asla lavaboya götürmeyen bir adamın Hudson Park'da köpeğin pisliğini temizlemek için yere eğileceğini zannetmiyorum.
Soy Stanley Hudson,
Ben Stanley Hudson.
Supongo que no va a dejar a Maureen por lo del asunto del héroe del Hudson.
Sanırım Tripp Maureen'i Hudson olayı için bırakmıyor.
Pues aunque quisiera, le prometí a mi hermana que la visitaría en Hudson City.
Gelebilseydim bile, Hudson City'deki kız kardeşimi ziyaret edeceğime söz verdim.
Rock-hard Hudson.
Sert miydin?
Sra. Hudson.
Bayan Hudson.
¿ Sra. Hudson?
Bayan Hudson?
El curioso caso de la Sra. Hudson.
Bayan Hudson'ın tuhaf davası.
Que crearon grandes dramas suicidas... en los farellones de los apartamentos del Hudson... bajo el foco azul de la luna durante la guerra... y sus cabezas serán coronadas con laurel y olvido,
Hudson Kanyonunun dik kayalıklarına kurulu evlerinde ayın savaş zamanı ışığına benzeyen projektörün mavi ışığında büyük intihar dramaları yaratanlar ve başlarında defne taçlarıyla unutulacak olanlar.
Ella trabajaba en Hudson's, en el centro.
Woodward şehir merkezinde Hudson's'ta çalışıyordu.
Gracias por venir a Hudson Mutts.
Hudson Kırmaları'na geldiğiniz için teşekkürler.
Perry y Hudson.
Perry ve Hudson'ın köşesi.
Hola, es Shane Hudson hablando...
Merhaba ben Shane Hudson...
¿ Tú... tienes ganas de ver la nueva película de Kate Hudson donde es diseñadora de zapatos, y no puede conseguir novio?
Kate Hudson'ın ayakkabı tasarımcısı olduğu yeni filmine gitmek ister misin?
Habrá una protesta contra la construcción... de una planta de cemento en el Hudson.
Hudson'da bir çimento fabrikasının inşaatını protesto edeceğiz.
Alice Hudson estuvo aquí.
Alice Hudson buradaydı.
¿ Alice Hudson?
Alice Hudson?
¡ Alice Hudson nos quiere matar!
Alice Hudson bizi öldürmeye çalışıyor!
Tu nombre es Alice Lee Hudson.
Senin adın Alice Lee Hudson.
Una patrulla encontró sus armas junto al río.
Arama ekibi silahlarınızı Hudson Nehri'nde buldu.
Hudson. Sácalo de aquí.
Hudson, çıkart şunu.
Hudson y yo tenemos un pequeño trato.
Biz Hudson'la anlaştık.
Adelante, Hudson.
Yürü, Hudson.
De hecho, el estúpido piensa que le amas.
Geri zekâlı onu gerçekten sevdiğini sanıyor. Hudson, tamamdır.
Sobre el Hudson, volviendo a la parte alta.
Hudson bulvarındayız, şehrin dışına doğru gidiyoruz.
Este huevo viene de Honey Hill Farms, que está a más o menos a una hora del río Hudson. Acérquense.
Bu yumurta.. sağlık çiftliğinden geliyor
Tenemos un 10.3 en el 1583 de West Hudson.
10.3 at 1583 West Hudson'da bir durum var.
Repito, un 10.3 en el 1583 de West Hudson.
Tekrarlıyorum. A 10.3 at 1583 West Hudson.
Y lo que ella en verdad quiere es uno, Finn Hudson.
Ve istediği de Finn Hudson.
Por que quiero que conozcas al nuevo y mejorado Finn Hudson. Bien.
Güzel.
Rachel, me he dado cuenta de que el descoordinado de Finn Hudson ha terminado contigo. Ouch.
Rachel, duyduğuma göre koordinasyon fukarası olan Finn Hudson tarafından şutlanmışsın.
Papá, esta es Carole Hudson.
Baba, Carole Hudson ile tanıştırayım.
¿ Dionne Hudson?
Dionne Hudson mı?
Dionne Hudson, 14 años, mujer, cuarto grado, 1,52 m, la última vez que se le vio llevaba uniforme de un colegio y una chaqueta azul.
Dionne Hudson, 14 yaşında bir kız. Boyu 1,47. Tren hattını kullanıyor.