Translate.vc / Spanish → Turkish / Hurón
Hurón translate Turkish
248 parallel translation
- Lo acabo de comprar, es un hurón.
# Az önce satın aldım, yaban gelinciği.
¿ Para qué has comprado el hurón?
# Yaban gelinciğini neden aldın?
Conocerse mejor con el es como querer domesticar un hurón.
Onu daha yakından tanımak vahşi bir hayvanı evcilleştirmek gibi.
- Sin duda. Tienes ojos de rata y nariz de hurón.
Sende bir sıçanın kulağı, gelinciğin burnu var.
- ¿ Pegar al Hurón?
Weasel'la mı? O benim kardeşim.
- Eh, Hurón. ¿ Cómo está Ma?
- Hey, Weasel. - Evet, Junior.
El Hurón está donde Annie, por eso he venido.
Tamamen unutmuştum. Weasel, Annie'nin yanına gitti.
¡ Dandy! El Hurón sería tan buen secretario de guerra... como cualquiera de los que nombres.
- Bence, çok iyi Savaş Bakanı olur.
- Hurón, te lo dije... sin armas.
Daha kaç kez söylemem gerekiyor? - Weasel, söylemiştim.
¡ Hurón apestoso!
Kokuşmuş sıçan!
¡ Hurón apestoso otra vez!
Kokuşmuş sıçan!
¿ Un hurón?
Bir gelincik?
¡ Un hurón!
Sansar!
Víctimas a las que el Hurón les chupó sangre.
Sansarın kanını emdiği kurbanlar.
¡ Cuidado con Hurón!
Sansara dikkat et!
¡ Valerie, mi padre es Hurón!
Valerie, babam sansar!
¡ ¡ ¡ ¡ Hurón! 419 01 : 00 : 50,030 - - 01 : 00 : 52,508 Espero que todos los conjuros hayan pasado.
Sansar!
Le dije a Toby, " Escucha, hurón de dos caras,
Bu yüzden Toby'ye "Dinle seni iki yüzlü yabani gelincik..."
¿ Porqué no lo investigas? Busca como un hurón.
Bu olayı incelesene, hafiyelik yapar mısın?
Parece buena idea, Sr. Hurón, Visón, Weisel.
Bence güzel fikir Bay Hafiye, Weasel, aman Weisel.
Buscar como un hurón.
Hafiyelik yapıyor.
No le deseo esta vida podrida off en un hurón con un solo ojo, con sarna.
Düşmanımın bile böyle boktan bir ömür sürmesini istemezdim.
Es mi hurón.
Bu benim dağ gelinciğim.
Es un hurón.
Bu bir dağ gelinciği.
¿ Qué es un hurón?
Dağ gelinciği nedir?
Esto es un hurón.
Bu bir dağ gelinciği.
Dominic, no te olvides de Hurón. Sí.
Dominic, Ferret'i unutma.
Creí que traer un hurón fue una idea horrible... pero parece que a los niños les gustó.
Bir dağ gelinciğini tanıştırmayı... kötü bir fikir olduğunu sandım, ama görünen o ki çocuklar sevdi.
Si sigue el río, pronto llegará al pueblo hurón.
Nehri takip ederse, Huron köyüne varır.
¿ Y tú qué haces, hurón?
Ya sen ne yaparsın, gelincik surat?
El hurón parece creer que eres un tipo duro, enanito.
Gelincik surat, seni sert bir adam zannediyor, kısa bacak.
Como un hurón.
- Gelincik! - Audrey?
Hace un "hurón de oro".
O top altın bir dağ gelinciği gibi süzülüyor.
Bueno, ya sabes, tú sabes que no te puedes Acercar demasiado al primo Blinky Cuando está fileteado un hurón.
Kuzen Blink dağgelinciğini fileto yaparken onun yakınında durmaman gerektiğini herkesten iyi bilmen gerekirdi.
¿ El hurón?
- Gelincik mi?
¿ Cómo pudiste decirle que podía tener un hurón?
Gelincik besleyebileceğini nasıl söylersin?
Tú manéjalo. Le dijo a uno de los aconsejados que podía tener un hurón.
Öğrencilerden birine gelincik besleyebileceğini söylemiş.
Sí, y el hurón.
Evet. Gelinciği de.
Estaba por comenzar su ruta y metió ese enojado hurón a su bolso de cartas.
Yola çıkmak üzereydi. Posta torbasına öfkeli bir gelincik koyduk.
¿ Cómo haces enojar a un hurón?
Tanrım. Gelinciği nasıl öfkelendiriyorsunuz?
¡ Ahora sé qué le pasó a Freddy, el Hurón!
Dağ Gelinciği Freddy ve tavşanlara neler olduğunu biliyorum.
Es como un hurón.
Bir dağgelinciği gibi.
Solíamos llamarlo "Ferris el Hurón".
Biz ona "Gelincik Ferris" derdik.
- ¿ Ferris el Hurón?
- Gelincik Ferris?
Estaré sentado en la galería, lejos de la mirada del Hurón.
Ben balkonda olacağım, Gelinciğin gözünden uzakta.
Algún día estrangularé a ese hurón.
Bir gün boğacağım bu gelinciği.
¿ Quién quiere ver mi hurón? Tengo uno.
Kim benimkini görmek ister?
- ¿ Quién es ese con cara de hurón?
- Bu kaba arkadaşın da kim? - Kim bilir?
Pega al Hurón.
Tabii, patron.
El Hurón sería un gran secretario de guerra.
Ve Weasel. Harika Savaş Bakanı olmaz mı?
¿ El Hurón secretario de guerra?
Savaş Bakanı mı?